| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 17 .06.2016 |
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Arkadaşlarımın ifade ettiği gibi, bu maddenin özellikle gerekçesinde asıl amaç son derece açık bir biçimde ifade edilmiş. İhtisaslaşma konusundaki isteme bağlı olarak bu düzenlemenin yapılmış olması bizim daha önce sıkıyönetim mahkemeleri, arkasından devlet güvenlik mahkemeleri, daha sonra özel yetkili mahkemeler diye karşılaştığımız, her biri de özel bir alanı ifade ettikleri için, çifte standartlı bir uyulamaya da neden oldukları için doğal hâkim ilkesinden uzaklaştığı iddiasıyla yine yasa koyucu tarafından yürürlükten kaldırılmış olan düzenlemelerdir. Şimdi biz ne yapıyoruz? Biraz önce verilen örneklerden yola çıkarak söylüyorum, diyoruz ki: Örneğin, Cizre'de ağır ceza mahkemesi var ama Cizre'deki ağır ceza mahkemesinde hukuki yolların, soruşturma gibi, savcılık aşamasındaki süreçler gibi ya da yargılama gibi, bunun başarıyla sürdürülemediği kanaatindeyiz diyoruz. Cizre örneği, bugün Cizre'deki özel durum nedeniyle ayrıca bir yana konabilir ama Türkiye'nin her yerinde kurulmuş olan mahkemelerin görevlerini yapabildiklerine inanmak gerekir. Eğer sadece terör suçları için böyle bir gereksinim içinde isek bu takdirde şunu anımsatmak isterim: Terörle Mücadele Yasası var, 1713 sayılı Yasa. Terörle Mücadele Yasası kapsamındaki tutuklu ve hükümlülere ilişkin ceza infaz hükümlerinde bir özellik var. Ayrıca, cezaların yatış süresiyle ilgili farklı düzenlemeler var. Zaten bu gruba, terör iddiasıyla yargılanmakta olan gruba ilişkin ayrı yasalar var. Bu yasaları bütün yargıçlar eşit olarak uygulayabilirler. Bunların deneyimsiz oldukları, yeni oldukları gibi bir noktadan hareketle bu ayrıma gitmenin gerçekten yeni bir DGM inşa etme gibi bir sonuca ulaşılmasına neden olacağını düşünüyorum.
Ayrıca, belki -Sayın Bakan çıktılar- özellikle buradan paylaşmak istediğim bir şey var, arkadaşlarım da aslında değindiler, "Nakiller oluyor." dediler kendileri. Fakat, şöyle olsa: Örneğin, diyelim ki Diyarbakır'ın bir ilçesindeki mahkemeden Diyarbakır'a nakil olsa, bu savın doğru olduğu, böyle bir gereksinim olduğuna belki ikna olabilirim ama örneğin, Ankara'da yürüyen bir davanın Nevşehir'e, Nevşehir'de yürüyen bir davanın Diyarbakır'a, Diyarbakır'daki bir davanın Trabzon'a gönderilmiş olmasının mantığını kavramak mümkün değildir. Yani, genel güvenlik gerekçesiyle elbette bu yapılmaktadır ama bunu da bir problem, bir sorun olarak bilginize sunmak istiyorum.
Teşekkür ederim.