KOMİSYON KONUŞMASI

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Yine bu (5)'inci fıkra üzerinde konuşmak istiyorum. "Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle ilgili iş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılır." Aslında, bakarsanız, tabii ki zarar görenin zararını karşılama konusunda bir devlet güvencesi getiriliyor ve "Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder." diyor. Burada bu zararların karşılanması konusunda belki bir güvence getirmek doğru ama benimsenmesi gereken sistem belki birlikte sorumluluk esası olmalıydı; müşterek müteselsil sorumluluk, devletle beraber olabilirdi. Yani dolayısıyla da kayyumun yapmış olduğu hatanın, verdiği zararın faturasını devletin kesesinden karşılamak, vatandaşın sırtına yüklemek doğru değil.

Ve yine, "...kayyımlara bir yıl içinde rücu eder." dedi, edilmedi; ne olacak? Rücu işlemleri başlatılmadı, bir yıllık süre geçti, kayyum bu sorumluluktan kurtuldu, rücu müracaatından kurtuldu. Müracaatı geciktiren neyle sorumlu? Görevi ihmalle sorumlu. Bir kişinin sadece görevi ihmaliyle sonuçlanabilecek bir durumda o büyük sorumluluk tamamıyla ortadan kaldırılmış oldu.

Dolayısıyla, kayyumun sorumluluğu esas olmalı, en fazla müşterek müteselsil sorumluluk şeklinde gerçekleşebilir. Rücu meselesinde de bir sınırlama konulmamalı veyahut da bu konuda bir ihmali olacak kişiye de yaptırım getirilmeli. Dolayısıyla, kayyumun kusuru devletin kasasından tazmin edilmemeli.

ADALET BAKAN YARDIMCISI BİLAL UÇAR - CMK 141'le aynı Necati Bey.

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Biliyoruz, oradaki düzenlemeye paralel bir düzenleme var. Bunu da ona uydurmak yerine, aksine onları da düzeltmek lazım, biz onlardan rahatsızız.

BAŞKAN - Peki.

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Biz paralel bir düzenlemeye gidildiğinden haberdarız.