| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 19 .11.2014 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bugün görüştüğümüz Adalet Bakanlığı bütçesinde geldiğimiz durumu ve içinde bulunduğumuz süreci Sayın Adalet Bakanı Bozdağ birkaç gün önce verdiği bir demeçte çok veciz bir şekilde tarif etti. "Yargıya güven emniyetten daha geri durumda ve aşağılardadır. Adalet Bakanı olarak ben bu durumdan fevkalade rahatsızım." diye bir demeci oldu Sayın Bakanın. Türkiye'ye gelen bir yabancı konuk bu demeci duysa Sayın Bakanın bu demecinden sonra ülkemizde yeni bir seçim olmuş, yeni bir iktidar gelmiş ve çiçeği burnunda Adalet Bakanı olarak koltuğuna oturmuş bir kişinin makamına geldiği ilk günde gördüğü tabloyla ilgili bir durum değerlendirmesi yaptığını zannedebilir ama biz hepimiz Türkiye'de biliyoruz ki burada on iki yıldır iş başında olan bir AKP iktidarı ve Sayın Bakan da bu iktidarın bir bakanı. Şimdi, aslında, cümlenin sonu şöyle gitmeliydi, yani on iki yıldır iktidarda bulunan bir partinin Adalet Bakanı birkaç gün önce "Yargıya güven daha geri durumda, hatta emniyetten -ki emniyetin durumu malum- ben bu durumdan rahatsızım." dedikten sonra yapması gereken istifa mektubunu verip, ceketini alıp evine gitmesidir.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Daha yeni geldi, yorulmadı ya!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Size göre!
LEVENT GÖK (Ankara) - Şimdi, Sayın Bakanın bütçeyi sunuş konuşmasında yaptığı bütün değerlendirmeler yanlıştır, hiçbiri ciddi değildir, doğru değildir.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bir de siz yapın!
LEVENT GÖK (Ankara) - AKP iktidarı, Parlamentodaki sayısal çoğunluğuna dayanarak kuvvetler ayrılığının; yargının, yürütmenin yasamanın ayrılığı ilkesine dayanan cumhuriyetimizin yapısını sürekli değiştirmeye, yasama ile yürütmeyi zaten iç içe geçirdiği bir süreçte yargıyı da kontrol altına alarak ülkemizde bir kuvvetler ayrılığının sona erdirilmesi; dolayısıyla cumhuriyetle bir hesaplaşma ve cumhuriyetin hukuk devletini ayaklar altına almak için inanılmaz çabalar içerisindedir. Ülkemiz çıkartılan yasalarla âdeta bir polis devleti olma yolunda hızla ilerlemektedir ve bu devletin doğuracağı sonuçları umarım bütün partiler tartıyordur.
Ülkemizde demokrasi, insan hakları ayaklar altındadır. Sayın Bakanın "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde 4'üncü sıradayız." dediği tablo yanlıştır, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kabul edilebilir dava sayısı bakımından Türkiye 1'incidir Sayın Bakan. Diğer ülkelerin vatandaşlarına açtıkları davaların pek çoğu...
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Dosya sayısını söylüyorum ben.
LEVENT GÖK (Ankara) - Dosya sayısını söylüyorsunuz, ben de kabul edilebilir dava sayısı bakımından Türkiye 1'incidir diyorum. Yani, yanlış değerlendirmede bulunmayın. Başka ülkelerin açtıkları davalar kabul edilebilirlik açısından reddedilmektedir.
ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Benim söylediğim şey doğru, resmî veridir. Ha, siz başka bir taraftan bakıyorsunuz, o ayrı bir konu ama benim verdiğim...
LEVENT GÖK (Ankara) - Süremin korunmasını rica ederim yalnız.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakan, bitirsin ondan sonra.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, siz dosya bakımından 4'üncü sırada derseniz, ben de kabul edilebilirlik açısından ayrıca bir değerlendirme vardır derim ve insan hakları örgütleri ve uluslararası örgütler o sırayı baz alırlar, ben de size onu hatırlatmak isterim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yasama ile yürütmeyi karıştırmayalım diyorsunuz, partinin Adalet Bakanı...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Arkadaşlar sonra... Uğur Bey, ya yapma böyle! Lütfen ya, bırak konuşsun, ondan sonra söz al, konuş!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar lütfen... Sayın Bakan cevap verir.
LEVENT GÖK (Ankara) - Yasama faaliyetlerinin hiçbiri Parlamento teamüllerine, Meclis İç Tüzük'üne ve Parlamento hukukuna uygun yürütülmemektedir. Normalde Bakanlar Kurulu tarafından getirilmesi gereken kanun tasarıları birkaç tane milletvekilinin imzasıyla getirilmekte ve uzman kadroların, bürokratların denetiminden kaçırılarak Adalet ve Kalkınma Partisinin günü kurtarma ihtiyaçlarına uygun hâlde Meclise sunulmaktadır.
Sayın Bakan uzlaşmaktan bahsediyor. Sayın Bakan, Parlamentoya daha yeni getirdiğiniz Hâkimler ve Savcılar Kurulundaki değişiklik ve bazı kanunlardaki değişiklikle ilgili maddelerde hangisinde dediğimiz yaptınız? Yedi ay önce, daha şubat ayı içerisinde kuvvetli suç şüphesini ararken -bizim itirazlarımıza rağmen ararken- bugün makul şüpheye dönmenizin gerekçesi nedir? Çünkü o zaman, ihtiyacınız olan, yolsuzluk operasyonlarının yapıldığı ortamda yandaşlarınızı ve birtakım AKP'yle iş birliği içerisinde olan yakınları korumak için makul şüpheyi kuvvetli suç şüphesine değiştirdiniz şubat ayında, şimdi bugün, o ihtiyacınızı aldıktan sonra, tekrar makul şüpheye dönerek şu anda polisler, emniyet müdürleri ve başkaları hakkında yürüttüğünüz soruşturmalarda daha kolay bir noktaya gelerek bir intikam arayışını sürdürüyorsunuz.
Kamu denetçiliğinden bahsettiniz. Kamu denetçiliğinin hangi raporu Türkiye'nin kamuoyunu sarsmıştır? Kamu denetçiliğinin başdenetçi ve üyeler olmak üzere tümü AKP'yle içli dışlı olan, milletvekili yaptığınız şahsiyetlerdir ve tavsiye niteliğindeki bu kararları zaten Türkiye'de uygulama şansı dahi bulunmamaktadır.
TOMA ihalelerinden, biber gazından bahsetmiyorsunuz. Oysa Türkiye'nin özgürlük alanının genişlemesi yönünden Adalet Bakanlığınızın yapacağı çok iş vardır. Şu anda Türkiye'de yapılan antidemokratik uygulamalarla özgürlükler ve demokratik haklar tamamen ayaklar altına alınmıştır.
Devlet güvenlik mahkemelerini kaldırdığınızdan bahsediyorsunuz. Peki, kurduğunuz sulh ceza mahkemeleri nedir Sayın Bakan, özel yetkili mahkemeler değil midir bunlar? O özel yetkili mahkemelere atadığınız birer birer tanıdık isimlerle siz insanların hayatlarını karartmak için adımlar atmadınız mı ve bunları yapmıyor musunuz?
17-25 Aralık operasyonlarını yapan emniyet müdürlerini, savcılarını yolsuzlukları yapanları neredeyse aklayan ve bu soruşturmayı yürütenlerin neredeyse hain ilan eden bir soruşturma sürecini yürütüyorsunuz.
Sayın Bakan, Adalet Bakanı olarak göreviniz, kanunların ve mahkeme kararlarının uygulanmasını sağlamaktır. Şu anda Cumhurbaşkanının oturduğu kaçak sarayla ilgili Ankara 5. İdare Mahkemesinin tam 25 sayfalık kapı gibi yürütmeyi durdurma kararı vardır ve siz bir Adalet Bakanı olarak mahkemenin verdiği bu karara karşın Adalet Bakanlığı olarak mahkeme kararını uygulamakla görevliyken Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne giderek bu kararı dahi tanımadığınız belirttiniz.
SALİH KOCA (Eskişehir) - Yapı kullanım izin belgesi dahi var.
LEVENT GÖK (Ankara) - Bırakın, geçin onları siz, kimin verdiği bellidir o yapı kullanım izin belgesini. Ben mahkeme kararından bahsediyorum, mahkeme kararlarına herkes uymak zorundadır. O mahkeme kararlarına rağmen eğer yapı ruhsat izni alınmışsa o zaten iptal edilecektir ve o da suçtur. İlgililer hakkında biz o konuda da dava açmaya hazırlanıyoruz.
Sizler gecekonduları yıkmaya gittiğinizde hiç şaşırmayın eğer gecekondu sahipleri "Siz önce gidin önce o kaçak sarayı yıkın." derlerse. Bu, belediye görevlileri, iktidarınızın polisi, garibanın yaptığı gecekonduları artık bundan sonra yıkma şansını bulamazlar ve bu kaçak saray orada durduğu müddetçe de mahkeme kararlarının uygulanması açısından Adalet Bakanlığınız çok kötü bir örnek teşkil eder.
Sizler yine cezaevlerinin denetlendiğinden bahsediyorsunuz. Türkiye İnsan Hakları Kurumunu kurdunuz, Birleşmiş Milletlerin İşkenceyi Önleme Komitesini oluşturmadınız. Birleşmiş Milletlere akredite olmamış bir İnsan Hakları Kurumumuz vardır ve habersiz denetimleri gerçekleştirmek için Birleşmiş Milletlerin aradığı komite Türkiye'de kurulmamıştır.
Türkiye'deki cezaevlerindeki hasta mahkûmlar sorunu ciddi bir şekilde devam etmektedir. Cezaevlerindeki hasta mahkûmların hastalandıktan üç ay sonra, beş ay sonra hastaneye götürüldüğüne dair bize çok ciddi şikâyetler gelmektedir. Bunu size bir kere daha sözlü olarak ifade etmeme rağmen bu konudaki şikâyetler hâlen sürerek devam etmektedir.
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunda Adalet Bakanlığınız ve Müsteşarınızın bulunması kabul edilebilir bir uygulama değildir. Daha geçen hafta Kıbrıs'taydım, yavru vatan Kıbrıs da dâhi oradaki Adalet Bakanlığı temsilcileri ve Bakanın HSYK'nın yapısı içinde bulunması söz konusu değildir.
Sizler Türkiye'de gözdağı vermek için, toplumu sindirmek için adaleti bir araç hâline getiriyorsunuz. Demokratik, barışçıl taleplerde bulunan vatandaşlarımıza terör örgütü damgası vurdurarak onları yıllarca hapisle cezalandırıyorsunuz. Parasız eğitim isteyen öğrencilerimize sekiz yıl gibi ağır cezalar verilen bir ülkede Adalet Bakanlığı yapıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Gök, sözlerinizi lütfen toparlamanızı rica edeceğim.
LEVENT GÖK (Ankara) - İki dakika daha rica edeceğim.
BAŞKAN - Siz, zaten grup başkan vekili olunca pozitif ayrımcılıkla on dakikayla başladım, o yüzden iki dakika içinde lütfen toparlayın.
LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür ederim, iki dakika içinde toparlıyorum.
Sayın Bakan, siz elbette önemli bir bakanlığın başında bulunuyorsunuz ama gece evinize gidip başınıza yatağınıza koyduğunuzda rahat uyumanız için bir kere Gezi olaylarında hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmazların, Abdullah Cömertlerin hesabının sorulacağı mahkemeleri derhâl çabuklaştırmak durumundasınız. Bu ailelerin her biri kilometrelerce uzaklıktaki mahkemelere âdeta göç ettirilerek, sevk ettirilerek inanılmaz bir mağduriyet yaşıyorlar. Uludere'de hayatını kaybeden ailelerin yakınları adalet bekliyorlar. Daha bu konuda Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru hak ihlali açısından bekliyor. Umarım en kısa zamanda bu karar çıkacaktır ve Türkiye'de ölenlerin yanına kâr kalmadığı bir dönemi gördüğümüz zaman biz adalete güveniriz. Çünkü Sayın Bakan, adalet kutup yıldızı gibidir, buna hepimizin ihtiyacı var, sizin de bir gün ihtiyacınız olacak ama biliniz ki biz her zaman adaletin terazisini tutan kişinin gözünün kör olduğu gibi bakacağız herkese. Kimseyi siyasi düşüncesinden dolayı, kimseyi etnik kökeninden dolayı, mezhebinden dolayı ayırt etmeden, sadece insan olma onuruyla, sadece yurttaş olma onuruyla, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma sıfatıyla adaletten hak ettiği payı alması için mücadele edeceğiz.
Benim de size tavsiyem, hiç olmazsa üzüldüğünüzü beyan ettiğiniz bu demecinizden sonra, bundan sonraki uygulamalarınızda bu haklı ve yerinde olan eleştirilerimizi dikkate alır ve en azından bu eleştirilerdeki haklılık payının da bir nebze dahi olsa iç dünyanızda yaratacağı adalet duygusuyla bundan sonra Adalet Bakanlığı yaparsınız diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.