KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Gaye Hanım ana hatlarıyla zaten pek çok şeyi vurguladı, ben birkaç son noktanın altını çizmek istiyorum.

Bir defa, Sayın Müsteşar "Bu konuda alt komisyonda uzlaştığımızı düşünüyoruz." demişti ama bu gelmemişti oraya, burada karşılaştık bununla.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI MÜSTEŞARI YUSUF TEKİN - Mülakatla ilgili subjektif değerlendirme yapıyorsunuz kısmında...

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Evet.

Örneğin, şu anda, Sayın Müsteşar "21 kişi elendi." dedi, ama burada böyle bir şey mümkün değil, çünkü zaten 3 katını çağıracaksınız ve öteki bakanlıklarla karşılaştırılmayacak kadar çok çağıracaksınız, gerçekten bu sözlü kısmının ben Genel Kurul aşamasında tekrar değerlendirilmesiyle belli bir sağduyuya geleceğini tahmin ediyorum, orada, zaten ayrıntılarıyla dile getireceğiz.

Burada, o bölgeye gidecek öğretmenlere, örneğin "Şimdi çakılı." dedi Sayın Bakan, şimdiden o "çakılı" sözcüğü bile onore edici bir şey değil. Devamında belki "çakma" diyecekler kendi aralarında, belki "kürek mahkûmu" diyecekler. Yani onun yerine, gelin, bu kadro sözü... Ben burada Sayın Halaçoğlu'na, bu konuda ısrar eden, "Başka bir yöntem yok." diyen arkadaşlara, evet, geçmişteki örnekler ışığında getirdikleri önerilere ve kaygılara katılıyorum. Biz, zaten bu konuyu açtığımızda, hep "Evet, böyle bir düzenleme gereklidir." dedik.

Sayın Başkan, gelin, bunun koşullarını çok teşvik edici... Örneğin güneydoğuya, 1990'lı yılların ortasında, o terör belasıyla büyük ölçüde, çok yoğun mücadele ettiğimiz günlerde, OHAL bölgesine giden görevlilere çok ciddi ayrıcalıklar verilmişti ve onlar "Ben burada üç yıl çalışırım, döndüğümde ev alacağım." derdi. Hiç unutmuyorum, mutlaka, biri "Ev alacağım." derdi, biri "Araba alacağım." derdi, yani bir gelecek umuduyla giderdi.

Bunu teşvik edici yönler belli değil. Genel Kurul aşamasında o teşvik edici yönleri, yine onare ederek altının çizilebileceğini düşünüyorum ve burada görev yapacak öğretmenler... Öğretmenlik mesleği kutsal, ama orada daha bir kutsal görev yapmış olacaklar.

Gelin, güzel bir ad bulalım buna kadroyla birlikte, ama orada kalmalarını şart koşacak, mesela "bölgeye özel kadro" denilebilir, "ile özel kadro" denilebilir, daha onore edici bir başlıkla değerlendirilmesi daha uygun olacaktır diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederim.

Ben de katılıyorum, yani Müsteşarımız Yusuf Bey, Genel Kurula kadar bunu, buradaki konuşmalar çerçevesinde...

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, bir de son cümlem, belki AKP'den arkadaşlar zaman zaman "Bir şeyi de beğenin, bir şeye de olumlu cevap verin." gibi sözler söylediler ama biz gerçekten iyi olana "iyi" dedik.

Bir de bu tür düzenlemelerde iyi olan iktidara, kötü ve kamuoyunda kabul görmesi zor olanlar da muhalefete yazılıyor, "Siz orada demek ki bunu anlatamadınız." deniliyor. Hani, teşekkürlerinizi müdüriyete, beğenmediğinizi şuraya iletin diye ikiye ayrılır, böyle bir tabloyla karşı karşıya kalıyoruz.

Bizim buradan kişisel bir çıkarımız yok, olabildiğince bir doz daha iyi olursa...

Örneğin, ben, son noktayı koyarken, müfettişlerle ilgili sağduyunuz için gerçekten teşekkür ediyorum ve bu konuda belki de zamanı uzattık, belki de üst üste sözler aldık ama, belli bir mesleğin onurunun korunması, kariyer mesleği olarak o kariyerde kalmalarında bir ölçüde muhalefetin tuzu olduysa da gerçekten emeğimize değdi diye düşündük.