KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük olarak özellikle de işlem vergilerinde yatırımcıyı kararından vazgeçirecek kadar abartılı bazı uygulamalar varsa bunları ortadan kaldırarak düzenlemeler yapmak her zaman bu Komisyonda ve Mecliste görüşülmesi gereken ve görüşülecek olan olaylardır. Dolayısıyla, bunlarla ilgili olarak bir yasa tasarısını görüşmek en azından ülkenin geleceğini belirleme açısından, tasarlama açısından önemli bir olaydır. Bu, altı çizilen bir konu yani herhangi bir itirazımız ya da "Buna gerek yoktur." gibi herhangi bir savımız söz konusu değil. Ancak yatırım ortamının elverişli bir hâle getirilmesi için gerekli olan temel değişiklikler hiçbir zaman vergi masraflarından ibaret değildir. Vergi masraflarını düşürmek elbette ki bazı ülkelerle kıyaslandığı zaman cazip hâle geliyorsa etki yapar ama vergi masrafları bu konuda birinci önceliği olan husus değildir. Önemli olan, o yatırım ortamının evrensel hukuk kurallarıyla korunuyor olmasıdır. Eğer o ülkede hukuk, evrensel hukuk kuralları geçerli değilse, eğer o ülkede kişilere veya kurumlara göre hukuk değiştirilebiliyorsa ya da ticari veya ekonomik yaşamı düzenleyen yasalarda sınırsız şekilde değişiklik yapılabiliyorsa siz orada istediğiniz kadar yatırım masrafları ve vergi masraflarını sıfırlayın yine de oraya herhangi bir sermaye gelmez. Şu anda Türkiye'nin temel sorunu budur. Bunun üzerinde durmak gerekiyor olduğu gibi. Bunu yapmadığınız sürece yani evrensel hukuk kurallarını geçerli kılmadığınız sürece, tarafsız ve bağımsız bir yargının hâkim olduğu bir hukuk sistemini kuramadığınız takdirde, objektif kuralların uygulandığı, dolayısıyla, diskriminasyon yapıldığı yani birilerinin özel olarak dışlanması için hukuk kurallarının düzenlenmediği bir ortam yoksa yapılan işlerin hepsi havadır, hiçbir etkisi falan kalmaz. Öncelikle bu hususu iyi belirlemek gerekiyor.

Şu anda, Türkiye'de uluslararası danışmanlık firmalarının en fazla danışmanlık verdiği alan nedir biliyor muyuz değerli arkadaşlar? Yurt dışına yerleşmek için acaba o ülkelerde, aynen Sayın Başbakanın geçenlerde söylediği gibi veya Hükûmet Sözcüsünün söylediği gibi, Türkiye'de ev alarak, sermaye getirerek, ve saire ederek yerleşecek olanlar var ya, Türk yurttaşları da yurt dışında acaba kendilerine böyle olanaklar sağlayan ülkeler var mı yok mu diye onun peşine düşmüş vaziyetteler. Yabancı danışmanlık şirketlerinin şu andaki en temel faaliyet konuları bu. Bu ülkede insanlar hareketlenmiş, sürekli olarak yerleşecek bir yerler aramaya başlamışsa ve de bu ülkeden bu anlamda dışarılara sermaye transferleri yapılıyorsa bizim öncelikle ve öncelikle önlememiz gereken de bu. Tabii, bu cebrî kuvvetle falan engellensin, önlensin demiyoruz. Bunların yasal düzenlemelerle ve güvencelerle önlenmesini kastediyoruz. Bir taraftan, ülkenizde biraz önce söylediğim nedenlerle çıkan bir sermaye olgusu var, bir taraftan da biz dışarıdan gelenleri getirmeye çalışıyoruz. Eğer insanlar mevcut yatırımlarını güvence altında görmüyorlarsa, kayyumluk uygulamalarıyla karşı karşıya kalıp, hatta müsadere gibi bir riskin kırıntısını taşıyorlarsa bu ülkelere gelmezler, temel sorun buradadır. Düzenleme yapmamız gereken olay da budur.

Yatırımlarla ilgili olarak yatırım ortamının iyileştirilmesi, işlem maliyetlerinin azaltılmasına dönük düzenlemelerin her birisi zaten maddelerin görüşülmesi sırasında ayrı ayrı görüşülüp teknik olarak değerlendirilecek, burada herhangi bir sorun falan görmüyorum. Doğru dürüst ve hızlı bir çalışma yapıldığı takdirde, buna dönük olarak hızlı bir sonuç almak mümkün olur.

Damga vergisiyle ilgili olarak, özellikle de gerçekten şu anda yargıda olan, tebliğle düzenleme nedeniyle yargıya intikal etmiş olayların azaltılması ve yok edilmesi konusunu yasayla çözmemiz, o da mantıklı bir olaydır. Bu şekilde sürdürülmesi mümkün olmaz ama bu, yasaların çok ayrıntılı ve kapsamlı olarak düzenlenmesine de neden olur yani tebliğ gibi kanun maddesi yazmaya başlarız. Bu ikisinin arası vardır, bu ikisinin arası gerçekten vardır. Dolayısıyla, o eksiklikler giderildiği takdirde, bunların yargıya intikal ettirilmesi "Bu kanunda yok, sen bana bunu uygulayamazsın." falan denmesi söz konusu olmaz. Dolayısıyla, bunların o şekilde çözülebileceği konusunu da göz önüne almamız gerekiyor.

Çekle ilgili düzenleme bizim sürekli olarak negatif enerji harcadığımızı gösteriyor. Biz bir şeyi düzenliyoruz diye uğraşıyoruz, çırpınıyoruz, çabalıyoruz, en sonunda kendimizi aynı noktada görünce "Oh ya, çok şükür aynı noktadayız." diyebiliyoruz. Bu olmuyor. Bu, ekonomik yaşamın kurallarla, değişmez kurallarla, en azından çok istisnai durumlarda değiştirilecek kurallarla yönetilmediği sonucunu doğuruyor. Dolayısıyla da bununla ilgili düzenlemede sanki bu düzenleme sorunu tamamen çözmeyecek gibi gözüküyor.

Kaydi para yaratmanın şu anda ekonomimiz için ne kadar önemli olduğu bir gerçek, parasal sınırlamaların olduğu bir yerde kaydi para yaratmadan bu ekonomiyi ayakta tutamazsınız çünkü çok bol bir para sisteminden geliyoruz, inanılmaz derecede para bolluğundan geliyoruz. Uluslararası sermaye hareketlerinin neredeyse sınırsız şekilde olduğu, borç bulma olanaklarının sınırsız olduğu bir dönemden geçerek çok sınırlı para politikalarına doğru geliyoruz. Dolayısıyla da kaydi para olgusu ve bununla ilgili düzenlemelerin üzerinde biraz daha tartışılması gerektiğini düşünüyorum.

Dönüp dolaşıp geleceğim nokta elbette ki bu geçici 2'nci maddeniz.

Değerli arkadaşlar, ne derseniz deyin, konu ayrıntısıyla tartışılacak zaten, yeniden dönüp dolaşıp oraya geleceğiz, eğer siz yurt dışından bu yasada tanımladığınız gibi transferlerin önünü açar, hele ve hele üçüncü kişilerin Türkiye'ye göndermiş olduğu değerleri burada hiç ilgisi olmayan bazı kişilerin hesaplarında yasal olarak kabul etmeye başlarsanız bunun adı dünyada bu tür işlemler için çalışan bütün kuruluşların nezdinde şüpheli işlemdir. Şüpheli işlem üzerine hareket etmemek, şüpheli işlem üzerine gereken araştırmaları yapmamak da kara para aklama suçunun muhatabı olmaktır. Siz, bu düzenlemeyi yaptığınız anda, kara para aklayan ülkeler grubuna girme riskinin kapısını aralıyorsunuz. Bu budur. FATF da bunu yapacaktır, hemen gelecektir. Zaten şimdiden "Yeteri kadar şüpheli işlem incelemesi yapmıyorsunuz." diye bizi uyarıyorlar mı? Uyarıyorlar. Uyardıklarını biliyorum. FATF gelecek "Bir dakika ya, ne yapıyorsunuz siz?" Bakın, 38'inci direktif ile bilmem kaçıncı direktifte bu şüpheli işlem sayılıyor. Bunlarla ilgili araştırma yapmak zorundasınız denecek.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Efendim, FATF'ı da bir açıklar mısınız? Öğrenelim.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - FAFT, OECD'deki Mali Suçlar Eylem Grubu'dur. Gelişmiş 9 ülke tarafından kurulan ve şimdi katılımcıları, Türkiye de dâhil olmak üzere 40'a ulaşan bir kuruluştur.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Türkiye de bunun üyesidir.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tabii, tabii, şu anda Türkiye'de üyesi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Financial Action Taxe Force, çok etkin bir şeyi vardır. Komisyona şey olsun diye söyledim. Çok tehlikeli bir şey anlatıyor Sayın Bakan da o yüzden.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, bu olduğu zaman yani Türkiye kara para aklama suçlarıyla ilgili olarak suçlandığı zaman ne olur? Biz burada yatırım ortamını iyileştirip de sermaye çekmeye çalışarak bir sürü düzenleme yapıyoruz ya buraya tek bir yabancı sermaye gelip de buradan kâr transferi veya kazanç transferi işlemini gerçekleştiremez çünkü Türkiye'den yapılan işlemlerin hepsi şüpheli işlem olarak incelemeye tabi tutulur. Bu koşullar altında siz kime yatırım yaptırırsınız Türkiye'ye? Gelmezler, yapmazlar, yapamazsınız çünkü her defasında bu işlemler şüpheli işlem kapsamında, Türkiye şüpheli işlemlerle ilgili suçlanan, kara para aklayan ülke konumuna gelecek. Burada, daha önceki düzenlemelerin hiçbirisinde olmayan ve kanununda, Ceza Kanunu'ndaki kara para aklama yani konusu suç olan fiillerle ilgili olan maddenin uygulanmamasına ilişkin de hüküm var. Bunu durduramazsınız siz. Bunu nasıl durduracaksınız? Peki, bütün bunlara rağmen "Canım herkes bu riski alıyorsa gelsin." dediğiniz andan itibaren ne olur? Peki, bir insan niye gelir böyle bir koşulda bu düzenlemeyi yapıp da?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bakanım, araya girmek istemiyorum ama o söylediğiniz manada mutlak bir koruma getiriyor değiliz. Sadece bu paranın getirilmesini gerekçe gösterme eylemi oldu. Bir de bir düzeltmede bulunayım: Yurt dışından Türkiye gelen her paranın bir varış ülkesi var bir de çıkış ülkesi var yani Amerika Birleşik Devletleri'nden veya Türkiye'den çıkan para nasıl sistemin işlemesi bakımından kurallara tabi olarak geliyorsa burada da aynı kurallara tabi olarak gelecek yani para bir ülkeden gelecek.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sayın Bakanım, geneli üzerinde konuştuğum için maddenin teknik ve ayrıntılarına girmemeye özel özen gösteriyorum. Maddenin ayrıntısıyla incelemesini yaparken orada çok net bir şekilde ortaya koyacağız.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, mümkünse, lütfen, tüm görüş ve eleştirilere, en son size cevap için söz vereceğim, orada cevap vermenizi rica ediyorum. Karşılıklı bir diyaloğu oluşturmayalım lütfen.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - İki taraf da memnun ya.

BAŞKAN - Ben memnun değilim.

Buyurun Sayın Bakan.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Maddenin teknik ayrıntılarına girdiğimiz zaman, hangi düzenlemenin hangi sonucu ortaya çıkarabileceği konusunu ayrıntısıyla konuşacağız zaten.

İşin ilginç yanı 2008 yılında bu kanun kelimesi kelimesine aynı olarak Genel Kurula kadar indi biliyorsunuz, Genel Kurula indi. Genel Kurulda madde aynısıyla geldi ama Genel Kurulda geri çekildi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sadece cezalar bakımından o ifadeler aynıydı, diğerleri farklıydı.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Ama cezalar bakımından bile geri çekildi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gelmeden geri çekildi.

Şöyle bir yanlış anlama olmasın, tasarı geri çekilmedi, madde geri çekildi.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ama karşılıklı rıza var.

BAŞKAN - Bende rıza yok.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Tasarı çekilmedi, maddenin fıkrası çekildi, fıkrası yani içinden fıkrasını çekti. Maddenin içinden fıkrası çekildi. Konuyla ilgili olarak Genel Kurulda yapılan tartışmalar...

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Sayın Bakan...

BAŞKAN - Yarın sizin yerinizde Erhan Usta oturacak, o zaman Sayın Usta geldiğinde ne yapacağım ben?

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Kendi karıştı, ben bir şey demedim.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Haklısınız, ben hiçbir şey demiyorum, hele konuklarımıza bu konuda bir şey deme hakkını asla kendimizde görmüyoruz. İstediğiniz kadar müdahale edebilirsiniz.

Değerli arkadaşlar, yaptığımız işin istediğimiz sonucu doğurup doğurmadığını bu Komisyonda görmek bizim sorumluluğumuzdadır. "Buradan herhangi bir sonuç çıkmaz veya bunlar herhangi bir şekilde şüpheli işlem takibini falan engellemez." diyemiyorsunuz, tam tersine, "Buradan hareketle bir işlem yapmayacağız." diyorsunuz. Şüpheli işlem tanımında, tam buradan hareketle o işlemi yapma vardır. "Bu şüpheli işlemdir." der, gönderilen paranın... Herhangi bir üçüncü kişiden buradaki bir kişiye para gelmesi ne demektir Allah aşkına? Ne demektir? Yani üçüncü kişi niye buradaki bir kişiye bu kadar büyük kaynağı gönderiversin? Niye gönderir? Nedir bu? Buradan kaçırılan veya daha önceden suç unsuru olan belirli kaynakların orada mutemet kişi olarak aktarıldığı kişi midir üçüncü kişi? Bu soruyu ben soruyorsam herkes soracaktır doğal olarak, sorulmaması mümkün mü? "Üçüncü kişiler de bunları gönderebilirler." ne demektir? Şu anda Gümrük ve Ticaret Bakanlığının yaptığı iki tane düzenleme var, gümrüklerden giren paraların sorguya tabi tutulamayacağına ilişkin. Bankacılık sisteminden de gelmesi şart değil bu şeylerin yaptığınız düzenlemeye göre, her şekilde gelebilir. Kanaat sağlayıcı bir vesikayla geldiği söylendiği andan itibaren "Ben bunu yurt dışından getirdim, aha şu bankaya yatırdım." dediğiniz zaman bu yurt dışından gelmiş mi olacak?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nakit getiriyorsa bunu gümrükte beyan etmesi lazım, içeride "Ben getirdim." diyemez.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Edebilir.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, yapamaz öyle bir şeyi.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır, gümrükten de edebilir.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bakanlığın genelgesi var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, şöyle: Gümrükte beyan etmeden yurt dışından "Ben bunu..."

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır, hayır, etti canım gümrükte. Kamyonla geldi "Arka da para dolu." dedi.

Sayın Bakanım, isterseniz, bu ayrıntılara birinci günden, geneli üstünden girmeyelim. Ben şüpheleri...

BAŞKAN - Sayın Bakan, bizim bir problemimiz yok, biz cuma, cumartesi, pazar buradayız da sizin yurt dışı seyahatiniz var diye biliyorum ben.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben yurt dışına gideceğim için rahatım.

BAŞKAN - Yani bunu şantaj gibi algılamayın.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Şimdi, bu tartışmaları daha uzun sürdüreceğimiz gözüküyor. Özetle, yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük olarak yapılan özellikle de vergi masraflarını azaltan düzenlemeler şu anda ekonomimizin karşı karşıya kalabileceği -kaldığı demiyorum- durumları da göz önüne alarak doğru düzenlemeler olarak algılanabilir, incelenmesi lazım. Ancak onun önüne konulması gereken yatırımcıya güven verecek hukuk düzenlemeleri, hukukun tarafsızlığı, hukuk organlarının bağımsızlığı, özellikle de Türkiye'de yatırımcılar arasında diskriminasyon sağlayacak hükümlerin ayıklanmasıdır. En önemli konusu budur bu olayın. Onun dışında geçici 2'nci maddeyle getirdiğiniz düzenleme Türkiye açısından bir felaketin başlangıcı olur, çok tehlikeli bir olay olur. Bunun ayrıntılı düzenlemelerini görürüz. Bunun düzenlemesi konusunu çok dikkatli bir şekilde yürütmek, yapmak zorundayız diyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.