| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/728) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .06.2016 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle tasarıyla ilgili gün boyunca yapılan her türlü eleştiriye, katkıya teşekkür ediyorum. Sizlerin katkılarıyla, eleştirileriyle tasarı Komisyonda daha da geliştirilecek ve inşallah Genel Kurula gidecek.
Öncelikle teşekkür ediyorum. Tasarının geneline ilişkin olarak getirdiğimiz düzenlemelerle ilgili olumlu kanaatler ifade edildi, mutlaka düzeltilecek, ilave daha da geliştirilecek hususlar vardır, onları da hep birlikte önümüzdeki günlerde geliştiririz diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, gerek çekle ilgili düzenleme gerekse iflas ertelemeyle ilgili düzenleme konusunda da farklı farklı düşünceler var. Tabii ki, bakış açısının farklı olmasından kaynaklanıyor. CHP Grubu içinde bile farklı farklı görüşler ifade edildi, bu normal. Çünkü olayın çok farklı sosyal taraflarının bakış açılarına göre konu şekillenebiliyor.
Sadece yapılan genel eleştirilere ilişkin şunları söyleyebilirim: Bu paket herhangi bir şekilde ekonomide veya yatırım ortamında bir kötüleşmeden dolayı getirilmiş bir paket değil. Bugünü daha iyiye götürme, bugünkü mevcut karşılaştığımız sorunları çözmeye dönük bir düzenleme. Tabii ki, demokrasinin geliştirilmesi, demokrasinin derinleştirilmesi, hukuk sisteminin, hukuk devletinin inşası hepimizin hep birlikte isteyeceği bir husus. Herkes tabii kendi hükûmette bulunduğu dönemde yaptıklarıyla da yapmadıklarıyla da bunun tarih karşısında hesabını verecek. Ama AK PARTİ olarak son on dört yılda Türkiye'de demokrasinin gelişmesi için, kökleşmesi için, hukuk devletinin inşası için çok önemli düzenlemeler yapıldı, Anayasa değişiklikleri yapıldı, yargı sisteminde, yürütmede, özellikle mevzuattaki belirsizliklerin ortadan kaldırılmasında, demokrasinin önünde engel oluşturan birçok konuyu teker teker sizlerin de destekleriyle birlikte aştık. Hep beraber bence demokrasiyi daha nasıl ileriye taşıyabiliriz, onun düşüncesi içerisinde olmamız lazım. Onun için burada sizin bu tasarının kendisiyle ilgili değil ama diğer bakımlardan da talepleriniz haklı taleplerdir. AK PARTİ olarak gerek 64'üncü Hükûmet Programı'mızda gerek 65'inci Hükûmet Programı'mızda biz de "demokratikleşme" diyoruz, "daha fazla demokrasi" diyoruz, "daha fazla hukuk devleti" diyoruz, "daha fazla yapısal reform" diyoruz. Dolayısıyla bugünkü getirilen düzenlemelerin de bütün bu yapılması kararlaştırılan hususları dışlamadığını, onların bir parçası olduğunu ifade etmek isterim.
Fakat bütün bu düzenlemelerin getirildiği ekonomik ortama ilişkin olarak yapılan eleştirilere katılmadığımı ifade etmek isterim. Bugün Türkiye'de özellikle bu tasarının yatırım ortamını iyileştirmediğini, yatırım ortamının gerek demokrasi gerekse hukuk devleti bağlamında son derece sıkıntılar ifade ettiğini söylüyorsunuz, bunları takdirle karşılıyorum. Ancak bir de şuna bakalım:
Bizim şu anda yaşadığımız ekonomik ortamda bu ülkeye son on dört yılda 168 milyar dolar sermaye gelmiş, yani bu sermaye buraya getirip yatırım yapmış. 1980'le 2002 arasında ülkeye gelen sermaye sadece 14, 8 milyar lira. Sizin ima yoluyla işaret ettiğiniz son üç yılda, yani 2013, 2014 ve 2015 yıllarında, yaklaşık olarak, topladığım zaman 40 milyar dolar bu ülkeye sermaye gelmiş. Diyorsunuz ki: "Ya, bu ülkede işler iyi gitse... Herkes dışarıya kaçmak istiyor." Bu ülkede yabancı sermayeli şirket sayısı cumhuriyet tarihi boyunca sayın vekilim, 4.997, siz Hazinede çalıştığınız dönemlerde yani, IMF'nin çok sık geldiği, sadece Afrika'dan "Param var." diye gelenler gelmiyordu, haftada bir IMF de o Hazine koridorlarına geliyordu. 4.997 adet yabancı sermayeli şirket vardı 2002 yılında.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir şey demedim ama Maliye Bakanım söylüyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Müdahale etmedim ben size, lütfen.
Şu anda kaç? 48.445 tane yabancı sermayeli şirket var. Yani 11 kat artmış, 4.900'den 48 bine çıkmış. Demek ki insanlar Türkiye'ye güveniyor, Türkiye'deki demokrasiye, Türkiye'deki hukuk devletinin inşasına güveniyor, Türkiye'nin fırsatlarına güveniyor, Türkiye'nin insanına güveniyor, Türkiye'nin yetişmiş insan kaynağına, pazarına güveniyor. Türkiye artık bölgesinde gerçekten yatırım merkezi, üretim merkezi, cazibe merkezi hâline geldi.
Bakın, sadece 2013'te... Türkiye'ye gelip konut alıyor insanlar. Yani en fazla insanın yerleşmek istediği yer. Eskiden vardı ya hani insanlar gidiyor Londra'da, Amerika'da konut alıyordu. 2013'te 12 bin konut, 2014'te 18 bin konut, 2015'te 22 bin tane konut satın alınmış. İnsanlar Türkiye'ye inanıyor ve güveniyor. Dolayısıyla bu rakamlara baktığımız zaman, işaret edildiği gibi ekonomide veya hukuk devletinde veya demokraside bir sorun değil. Bugün çok sayıda yabancı yatırımcıyla görüşüyoruz, yabancı sivil toplum örgütleri olsun, uluslararası örgütler olsun biz de onlarla görüşüyoruz. Görüştüğümüz zaman bakıyoruz ki onlar da Türkiye'ye dair Türkiye'nin ilerisine dönük son derece olumlu beklentiler içerisinde. İnşallah bunu hep beraber istemeliyiz, bundan gocunacak bir şey yok ki, Türkiye'ye daha fazla sermaye gelsin, Türkiye'de daha fazla yatırım olsun, daha fazla üretim olsun, Türkiye'de daha fazla konut satın alınsın, bunlar gayet güzel şeyler. Dolayısıyla, bugün bütün bu olanları yok gibi farz etmek mümkün değil.
Yine bir eleştiri, "Acaba Türkiye'de ekonomide bir sıkışıklık hâli mi var da bu düzenlemeler getiriliyor?" Bakıyoruz, ocaktan bugüne bakıyoruz, ilk çeyrek büyüme oranı yüzde 4,8, enflasyon yüzde 9,6'dan 6,5'lere gelmiş, politika faizi aşağıya geliyor, son bir yılda 1 milyon 40 bin kişiye bu ülkede ilave istihdam sağlanmış, yatırımın, üretimin çarkları dönüyor, beklentiler olumlu. Türkiye'nin global gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil ama Türkiye bugün gelinen noktada yaptıklarıyla, yapacaklarıyla gerçekten olumlu bir görünüm sergiliyor. Dolayısıyla, bizim hep beraber yatırım tarafını, üretim tarafını güçlü kılmamız lazım. İşsizlik oranları aşağı geliyor, iş gücüne katılım oranı yine öyle. Dolayısıyla, burada Türkiye ekonomisinde bir sıkışıklık değil, tam tersine Türkiye ekonomisinde son derece olumlu bir tablo var. Biz, bu olumlu tabloyu yaptığımız yasal düzenlemelerle daha da pekiştirmek istiyoruz.
"Türkiye'de gelir dağılımı bozulmuş, yoksulla zengin arasındaki uçurum açılmış." Yani bunu nereden ölçüyorsunuz? Bu konuda Türkiye İstatistik Enstitüsünün açıkladığı rakamlar var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Gini katsayısı kaç?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bir, mutlak yoksulluk Türkiye'de AK PARTİ hükûmetleri döneminde kesin bir şekilde azalmıştır. Yine gelir dağılımında bir ölçü olarak gösterilen Gini katsayısına baktığımızda da Türkiye'de gelir dağılımı bu dönemde iyileşmektedir. Kişi başına millî gelir bir kere gerçekten...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya rakamı söyle, iyileşmeyi değil.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli Vekilim, ben siz konuşurken müdahale ettim mi?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Naci Bey... 38'di, 40 oldu, iyileşmedi ki yani.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Kaçtı kişi başına düşen millî gelir?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Değerli kardeşim, siz ne kadar böyle derin kapitalist yorumlar yapmaya kalkıp burada ahkâm kesseniz de bu millet AK PARTİ'nin kıymetini biliyor...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Kapitalist değil, sosyalist.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...AK PARTİ'nin değerini biliyor, ekonomiyi sizden çok daha iyi biliyor. Öncelikle, yaptığınız tahlillerin ayağı yere basmayan tahliller olduğunu da söylemem gerekir.
Dolayısıyla, toparlamam gerekirse tasarının geneline ilişkin olarak yapılan olumlu eleştirilerden dolayı teşekkür ediyorum. Bazı eleştiriler var, katılmasam da doğru eleştirilerdir, bunları beraber tartışacağız, beraber konuşacağız.
Ben tekrar teşekkür ediyorum.