ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Aslında, Türkiye şu hassasiyeti göstermemiş olsa, şimdiye kadar yeşil pasaport uygulaması diye bir şey kalmazdı zaten, kalmazdı. Yok böyle bir olay. Sadece belirli ülkelerde kamu erkini kullananların ve düzenli olarak yurt dışında bu erk nedeniyle ilişkide bulunanların bu kapsamda değerlendirilmesi amacıyla çıktı bu uygulama. Şimdi, Yörük sırtından kurban kesiyoruz verelim, vermeyelim diye. Verdiğimiz bir şey yok. Diğer ülkeler kabul etmedikleri zaman veya onlar üzerinden bu işi yapmadığınız zaman burada bir şey vermiyorsunuz ki zaten. İsterseniz bundan sonra bütün pasaportlarımızın hepsi özel damgalıdır deyip çıkalım. Bu olay, o nedenle olmuyor ama kesin olarak Sayın Bakanın söylediği gibi, İçişleri Bakanlığı daha önceden bu dereceler, 3'üncü derece dediğiniz olay o kadar sınırlıydı ki, böyle önüne gelenin 1'inci derece olmadığı zamanlarda o önemli bir olaydı, kamunun belirli bir şeyine kadar geliyorlardı. Şimdi, bu olay değişti. Türkiye'nin sadece ve sadece kamu tarafından temsili diye bir şey söz konusu değil. Türkiye'nin temsilinde özellikle de kanunla kurulmuş kurumların, odaların, borsaların, baroların, vesairelerin artık bu işlev kapsamında değerlendirilme zamanı gelmiş ama bunu burada çözmeyelim Sayın Bakanın da dediği gibi, burada, tamam, ihracatçılara teşvik anlamlı olarak bir şey çıksın ama bu, kesin olarak Türkiye'nin, devletin gündemine alıp da yeniden düzenleyeceği ve hatta ve hatta büyükelçilere, vesairelere de brifingler vererek "Biz bu olayı sınırladık, sakın ha, yeşil pasaport genişledi diye bir şey yapmayın." demesi gerekiyor. "Schengen vizesini, yaptıkları düzenlemelerle aşamayan Türkiye, pasaportları değiştirerek, vize serbestisini kırdı." diye bir haber çıktığını düşünün, bu olay biter.