KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Gecenin bu saatinde belki sabrınızı zorlayacağız ama özellikle bir iki şeyi vurgulamak istiyorum. Yani gerçekten, muhalefete çatmak için değil, elbette ki muhalefetin bugüne kadar yapmış olduğu her bakanlıktaki muhalefet anlayışını yer yer takdir ettik ama çoğu kez de "Keşke böyle bir muhalefetle karşı karşıya kalmasaydık." dediğimiz anlar da oldu. Ama özellikle...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ülkeyi yönetmek ne kolay olurdu.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Şimdi, özellikle ben, tabii, hiçbir zaman için... "Tencere dibin kara, seninki benden daha kara." gibi halkın bir tabiri var. Yani "Onlarınki şöyleydi, bizimki daha temiz." gibi bir ifadeyi kullanmaktan da imtina ediyorum. Yani biraz geriye gittiğimiz zaman belki altından çıkamayacağız.

Biraz önce Sayın Çam "Debelendiler." dedi. Yani gerçekten biz eğer bugüne kadar debelenseydik millet sandıkta zaten bunun hakkını verirdi. Yani gerçekten eğer bir ülkede siz adaletle hükmetmiyorsanız bunun da karşılığını, mutlaka sandıkta insanlarımız destekleriyle veya yüz çevirerek bunun hakkını verirler. Eğer siz yönetimde adil davranamaz iseniz yani devlet adamları eğer adil davranamazlarsa, mutlaka bunun karşılığında başka birileri o boşluğu doldurarak, devletin kendilerine vermemiş olduğu yetkiyi sivil inisiyatiften alıp millet adına onlar kullanmaya başlarlar, tıpkı 2002'den önce olduğu gibi.

Yani cumhuriyetin ilk yıllarındaki olağanüstü hâllerin olduğunu belki arkadaşlarımız iddia edecekler. Yani o günün şartlarında yargı kurumlarına baktığımız zaman, özellikle yapılan yargılamalarda önce idamına, sonra kararın verilmesi gibi bir hukuk skandalının olduğunu burada ifade etmek de istemiyorum. 60 ihtilalinden sonra, yine o günkü iradenin nasıl davrandığını söylemek de istemiyorum ama özellikle bizim yaşamış olduğumuz 1997-2002 arasındaki -ona da belki olağanüstü dönemler diyecek arkadaşlarımız- o günün şartlarında yargının ne hâllerde olduğunu hepimiz çok daha iyi yaşadık. Yani okullardaki öğrencilerimize, sokaktaki insanlarımıza, Meclisteki seçilenlerimize yargının gece baskınları yaparak evlerinden zorla sabileri alıp yargılama gibi bir saçmalığa imza attığını da bugün burada konuşmamıza gerek var mı, yok mu? Ama bunları...

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Bugünü tarif ediyorsunuz herhâlde, değil mi?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ne zaman oldu ya?

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Merve Kavakçı'yı hatırlarsınız herhâlde, o günkü hadiseleri söylemeye gerek var mı Sayın Adnan Bey? Yani bu konuda...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Yani döneminizdekileri bir hatırlasınız ya!

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Nasıl?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Döneminizdekilere bir bak! Hadi bir tane, Merve Kavakçı. Sabah dörtte, beşte...

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Yani bizim dönemimizde de vardır, onu göreceksiniz. Yani şu anda...

ADNAN KESKİN (Denizli) - 50 tane, 100 tane.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Müsaade ederseniz, ben size hiç müdahale etmedim. Bakın, sabahtan beri arkadaşlarımın çoğu da gittiler burada, "Bidon kafalı demedik." dediler, bilmem, "göbeğini kaşıyan adam" demedi bir arkadaşımız -şu anda kendisi burada yok, ismini zikretmek istemiyorum- "Dağdaki çobanla bizim elit kesimlerin oyları bir olmaz." dediler.

Yani bu yüce millet... Haktan, adaletten uzaklaştığı zaman siyasi iktidarlar gerçekten sandık en güzel hakemdir. Yani hep söylenir, aktarmaya çalışacağım: Ülkeler kılıçla alınır, ancak adaletle korunur. Şimdi, bizde de bugüne eğer onu devşirirsek, gerçekten sivil irade, millet iradesiyle, sandıkla iktidara gelirler ve ancak sandıkla iktidara getirmiş oldukları bu yönetimler, iktidarlar davranış şekilleriyle eğer haktan, adaletten, hukuktan uzaklaşırlarsa insanlarımız yine bir sonraki seçimde onun hakkını da verirler. Buna baktığımız zaman, bugün muhalefetin değişik kesimlerinden arkadaşlarımız iktidara geldiler. Biraz dönüp geriye bakmamız lazım, "Acaba biz nerede yanlış yaptık?" diye bunun sorgulanması lazım. Şu anda, bu yıl içerisinde, yanılmıyorsam, 3 seçim birden geçiriyoruz. Eğer adil davranmasa idik, şu anda almış olduğumuz oylar ilk 2002'de yüzde 34'lerden bugün yüzde 50'lerin üzerine gelebilir miydi?

Şu anda "kaçak saray" diye ifade etmiş olduğunuz -her seferinde söylüyorsunuz- bu sarayları yapan sivil irade, sivil inisiyatif veya iktidarlarımız kendileri otursunlar diye yapmadılar. Tıpkı bugün Çankaya'da, Çankaya'yı yapanlardan sonra gelenlerin oturduğu gibi. Buraları yapan Sayın Recep Tayyip Erdoğan hükûmetleri de olsa, Ahmet Davutoğlu hükûmetleri de olsa bunları elbette ki devlet için, önümüzdeki süreçte kalıcı olsunlar diye yapmışlar. Mahkeme bir karar vermiş, ben hukukçu değilim, adil olur veya olmayabilir, ona ben yine bir şey demek istemiyorum ama biz geçmişte hukukun vermiş olduğu kararların hangi aşamalardan geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Yani bugün ben Malatya'dayım, 97'nin 28 Şubatına girsem, inanın içinden çıkamayız. Adamlar ihtimallerle yani "İleride suç işleyebilir." zannıyla örgüt ihdas ettiler. Bunu yapanlar 2002'den önceki, yine sizlerin de belki veya sizlerin düşüncesinde olan arkadaşların da iktidarda olmuş olduğu dönemlerdi. Yani burada biz birbirimizi suçlamaktan ziyade... Şu anda arkadaşlarımız epeyce şey yaptılar yani olayın vahametinden; bizlere çok daha, böyle, yakışıksız birtakım suçlamalarla... Özellikle burada bu ülkeye bugüne kadar on iki yıla yakın bir süre içerisinde Başbakanlık yapmış, yine milletin kahir ekseriyetiyle Cumhurbaşkanı seçilmiş olan bir şahsiyete her seferinde dil uzatmanın veya onlara küfretmenin, hakaret etmenin hiçbir zaman için sandığa olumlu bir şekilde yansımayacağını da insanlarımızın görmesi lazım.

Ben sözü aslında çok fazla uzatmak istemiyorum. Gerçekten, ben Adalet Bakanlığında özellikle en son konuşması gerekenin Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu da burada ifade etmek istiyorum. Onun için, tekrar ben sataşmaya da çok fazla meydan vermeden sözlerimi sonlandırmak istiyorum Sayın Bakanım.