| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/721) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .06.2016 |
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, bu madde, tabii bu yasanın en önemli, en tartışmalı konularından birini içeriyor.
Ben, öncelikle birkaç dakika içinde genel değerlendirmelerimizi paylaşmak istiyorum ama burada, Bakan olur ya da Bakanlıktaki bürokratların, bu yasayla ilgili yani genel bir, bizi tatmin edecek, niçin böyle bir şeye gereksinim duydular konusunda, ayrıca, teknik olarak da açıklama yapmalarını arzu etmekteyim, sizin de değerlendirmeniz o yönde olursa.
Bir defa, müfettişler, geçmiş dönemde, çok tartışma konusu olan bütün konularda ilk görev yapan, gerekli soruşturmayı yapan ve ne yapılması gerektiğini söyleyen insanlar. Bizde şöyle bir endişe var: Acaba, Hükûmet, örneğin okullarda öğretmenler ya da bir okulda herhangi bir olumsuzluk olduğunda, istedikleri kararı vermeyen müfettişler var, hemen ceza versin istiyorlar, en ufak bir istek karşısında hemen haddi bildirilsin istiyorlar ama müfettişler "Öyle değil." diyor, mevcut müfettişler. Ama "Öyle değil." deyip bu konuda rapor yazan müfettişlere karşı çıkabilen de yok çünkü gerçek o. Diyelim ki eğitimle ilgili, öğretmenler, toplu hâlde seslerini yükseltmek istediler kimseye zarar vermeden, şiddet içermeden, bir nefret içermeden, nefret söylemi içermeden. Şimdi, bu konuda pek çok kararın da Millî Eğitim Bakanlığı dosyasında durduğu söyleniyor yani arkadaşlardan bu konuda açıklama bekliyoruz. İşte şimdi, Millî Eğitim müfettişlerinin, bunun ruhunu değiştirerek, tamamen Bakanın atadığı müfettişlerin, onun dediği her kararı alacak kişiler olmasını arzu ettikleri yönünde bir endişemiz var bizim. Bu, işin, gerçekten Millî Eğitimin direkt işleyişiyle ilgili yanı.
Millî Eğitim müfettişliğiyle, çoğumuz, eğitimle ilgili olan herkes onlarla muhatap olmuştur. Ben, bugüne kadar, bu görevi aşkla yapmayanı tanımadım yani bu görevi çok aşkla yapan, böyle "Bizim geleneğimiz vardır." diyen, kendi içlerinde o örgütlenmelerinde hep hukuku, hakkı yani eğitimin daha iyi olması için her türlü çabayı harcayan insanlar.
Şimdi, bunları bir kalemde silip atıyorsunuz. Yani bunların, işte "Maddi durumları çok zarar görmeyecek...." Yani bu, bir gerekçe olamaz. Örneğin, deseniz bir profesöre: "Sen doçent olacaksın, aynı parayı alacaksın." Herhâlde kabul etmez. Bu, kariyer meslekleri biraz böyle bir şey.
Yani, o yüzden, ben buraya gelirken sizin, Bakanın, bu konuda biraz ikna olmuş geleceğini tahmin etmekteydim ola ki birazcık insafa gelirler, birazcık farklı bakarlar yani biraz da bizim gibi, yani "Biz bu kararı aldık ama gerçekten bu bir kariyer mesleği, tekrar bir değerlendirelim." demenizi bekliyordum ama sanıyorum, aynen getiriyorsunuz.
Burada bugün, yine aynı maddenin içinde, kaldırdığınız teftiş kurullarını tekrar getiriyorsunuz. Yani, bu, birkaç yıl sonra bu sisteme tekrar dönebileceğiniz anlamına da geliyor ama bu değişiklikler öyle bir şey ki geri dönüldüğünde "Tamir ettik, oldu." diyebileceğiniz bir şey değil.
O nedenle, eğer bu konuda bir yenilik yapılacaksa, ben bir açıklama bekliyorum nasıl bir şey düşünülüyor yani şu anda kötü giden ne var, hangi denetim kötü, hangi müfettiş bugüne kadar Millî Eğitimde böyle olmadık bir rapor çıkarmış, Millî Eğitimin genel geleneklerini bozmuş da böyle bir şeye gereksinim duydunuz?
Şimdi ben, geçen sefer, tabii Komisyonda ezcümle vurguladım ama İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala'nın kardeşinin burada etkin olduğu... Bu, konuşuluyor. Bunu hani burada söylemezsek dışarda mı borazanlık yapalım ya da içi boş, dolu şeyler söyleyelim? Burada biz bunu dile getirmek durumundayız.
Bir bakanın kardeşi bir göreve gelebilir mi? Tabii, gelebilir. Yani bakan kardeşi olmak suç mu? Ama eğer kurum içinde dedikodu yükselmişse, e onun da gereğini yapmak, onu engellemek, "Öyle değil, böyle." demek de ya da onun çıkmamasını sağlamak da yine Bakanlığın görevleri, sorumlulukları arasındadır.
Bu Millî Eğitim müfettişleri, diyelim ki işte Anayasa Mahkemesine ya da bir şekilde mahkemeye gittiler, haklarını... Böyle bir gelenek de yerleşmekte maalesef "Ben yaptım oldu, Anayasa Mahkemesi iptal etti. Etsin, geriye işlemez. Biz aynen devam ederiz." böyle bir anlayış hâkim. Pek çok alanda olsa bile, bunun eğitimde olmaması gerekiyor Sayın Başkan.
O nedenle, ben, bunun tümüyle çekilmesini, eğer tümüyle çekilmeyecekse, bir Komisyon üyesi olarak biz burada Bakandan ya da teknik arkadaşlardan bir açıklama bekliyoruz "Şu yanı kötüydü, şu rapor bizi mahvetti..." Yani en çok tartıştığımız Karaman olayında bile, olayı çözenler müfettişler. Yani Konya'da gündeme geliyor, o, işte, Karaman derken, müfettişler çıkarıyor ortaya. Gazetelerde de pek çok "müfettiş raporu" diye, hakikaten itibar edilen, kabul gören bir şeydir, bir müessesedir yani. O yüzden, bunu yıkmayın, yazık etmeyin. Yani, sadece o kişilere zarar vermiş olmuyorsunuz, kuruma da zarar vermiş oluyorsunuz, kurumun içinden bir müesseseye, bir işleyişe zarar vermiş oluyorsunuz Sayın Bakan, Sayın Başkan.
Ben, açıklama hakkımızın altını tekrar çizmek istiyorum.