KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Muhterem Başkanım, ben teşekkür ediyorum.

Aslında Mustafa İsen Hocam benim söylemek istediğimin hepsini söyledi, sadece, inanın, rektörlük, YÖK Başkanlığı yapmış kimse... Bu bazen kişilerde bir sevda olur, bazen bir proje. Zaten her okula demiyoruz, proje yürüten okullara. Birisinin fırsatı olabilir, düşüncesi olabilir, sevdası olabilir, bir yeri daha ileri bir noktaya getirebilir. Bu kapsamda atayacağımız 140 öğretmenin hepsini atasak proje okullarının... 140 kişiyi konuşuyoruz, 140; dolayısıyla da öyle çok büyük, hocalar bekliyor, müdürler oluyor da onlar... İki: Burada gönüllülük esas, hiç kimse ben gitmiyorum... Şu anda bütün devlet kuruluşlarına 38 kapsamında üniversiteden görevlendirme yapabilir miyiz? Yapabiliriz, kamuda serbest bu, Bakanlığımızda da vardır, başka yerlerde de vardır. Dolayısıyla da olmuyor da yeni olan bir iş değil. Peki, bunu niye koymak durumunda kaldık? Öğretmenlik kanununda istisna var da yani öğretmenlik yapamazlar ancak bunlar... Biraz diğer kamu kuruluşlarındaki uygulamaya yaklaştırmak için yapıyoruz.

Bu en son Nobel Ödülü'nü alan Aziz Sancar Hocamız "Eğer dünyaya bir daha gelsem öğretmen olarak gelirim." dedi. Eğer "O öğretmen olarak gelirim." diyene de işte "Sizi Kabataş Lisesine müdür olarak atıyoruz." desek, inanın canıgönülden kabul eder. Bundan Kabataş Lisesi kaybeder mi? Kaybetmez. Dolayısıyla da samimi olarak diyorum, çok sınırlı sayıda olacak, kimseyi bir sürme de yok, gönüllü bir talep var. Yine, dediğim gibi, bu sistemin aksamasını, kötüye gitmesini biz ister miyiz ya? Herkes istese biz istemeyiz. Görülecektir ki uygulamada -daha henüz aklımızda böyle bir şey yok- ancak böyle birkaç tane talep olabilir diye düşünüldüğünden -Galatasaray'daki başarılı uygulamayı diğer tarafa da- böyle bir açıyoruz, inşallah uygulamaya geçtikten sonra diyeceğiz ki: "Bu iyi bir uygulama."

Yusuf Hocam, siz de bir okula müdür olarak talepte bulunursunuz inşallah.

Efendim, faydalı olacaktır.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - İsterseniz maarif müfettişleriyle ilgili de önce sizden duysun arkadaşlar.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, herkesin, muhalefetin talebini kabul ediyoruz çünkü sizlerin de talebi de o doğrultudadır. Efendim, şimdi, müfettişlerimiz, maarif müfettişlerimiz şunu istediler, sizler de daha önce söylediniz: "Bunların bu sıfatını niye ellerinden alıyorsunuz?" diye. Dolayısıyla, arkadaşlar bir önerge verecekler. Burada "maarif müfettişi" tabiri kalkıyordu. Biz diyoruz ki: "İki tane müfettiş oluyor yani birisi maarif müfettişi, taşrada, bulundukları yerde aynen göreve devam ediyorlar; birisi de Bakanlık maarifi müfettişleri." Bunların iş bölümünü yapıyoruz dolayısıyla herkes memnun değil mi? (Alkışlar)

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Teşekkür ederiz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Estağfurullah.

Dolayısıyla da bizim amacımız gerçekten üzüm yemek yani cezalandırmak değil. Herkesi aynı şevkle, iştiyakla, istekle, moralle, motivasyonla kendi görevlerini yapmaya çağırıyoruz. Ama, bizim de merkezdeki arkadaşlarımız... Ya böyle olursa, ben de ona inanıyorum... Yani, gerçekten yerelde çok kalan kimselerin denetim görevini tam olarak yerine getirebildiğini söyleyebilmek olmayabilir ama bundan sonra inşallah iyi bir iş bölümü yaparak da daha iyi bir netice alacağız diyorum.