MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın İrgil aslında bütün ayrıntılarıyla aktardı. Bende -bir fark, belki İrgil'de de vardır o ama- bu cihazın yurt dışındaki değerinin 250 lira civarında olduğu, Türkiye'deki değerinin ise, Türkiye'deki satışının ise 2 bin lira olduğu bilgisi var. Bu konuda Bakanlığın teknik heyetinde rakam varsa onu da ayrıca bilmek isteriz. Aslında, sadece bu para yanını konuşmak hoş bir şey değil ama şu anda bende -eminim size de gelmiştir- Engelli Aileleri Platformunun değerlendirmesi var ve bu konuda kimi pilot illerde yapılan değerlendirmede... Ki Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin'in geçen komisyonda söylediklerine çok üzülmüşler, "'Kaçak oluyor, makul en az zararı vereceğiz.' tanımları bizi çok yaraladı, aileler olarak bizleri yaraladı." diyorlar. Bu uygulama birkaç yerde denenmiş -yine bana gelen bilgiden söylüyorum- ve bire bir, cihaza hiç el sürmeme kaygısıyla epilepsi nöbetine giren olmuş. Bu çok insani... Ben çok da tanımlamada bulunmak istemiyorum ama sanıyorum, Sayın Bakanın, Bakanlıkta resmî görevli arkadaşların burada "Bir miktar tasarruf yapacağız. Evet, biz özürlülere, engellilere bazı haklar tanıdık ama masraf da çok olmaya başladı. Biraz kısabilir miyiz?" diye de hareket ettikleri anlaşılıyor, "Bunu kontrol edelim." dedikleri anlaşılıyor ama bunun yöntemi bu olmamalı.

Yine, bir yerde "500'e yakın el değdi. En ufak bir mikrobik olayda normal insan gibi değil bağışıklık sistemi, hemen etkilenip hastalanıyorlar." diyorlar. Onu koymayın, bunu koyun, en doğrusu budur diyecek bir bilgiye de sahip değiliz ama önerileri "Kamera sistemi gelse aynı işlevi görür." diyorlar ve bu kayıt sırasında da hani "Elini koy, çek." değil, çok zaman kaybettiklerini, bazen sıraya girdiklerini, daha cihaza gelmeden sırada bazılarının geri döndüklerini söylüyorlar. Tasarruf buysa herhâlde Yusuf Bey'in de içine sinen bir tasarruf değildir bu diye düşünüyorum.