KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - Sayın Başkan, biz grubumuzla değerlendirdik. Buradan ayrılırken de bu ortama, Meclisin şahsiyetine karşı herhangi bir şey, önyargımız olmadı ama son anda gelen bu değişiklik karşısında gerçekten, biz de grubumuzla bir değerlendirme yapma gereksinimi duyduk. Eğitim konularını da çok iyi bilen grup başkan vekilimiz Engin Altay'la durumu değerlendirdik. Açıkçası grup başkan vekilimiz de ilk defa gördü. Okudu, açık söyleyeyim, öncelikli yörelere öğretmen zaten şart, böyle başladı değerlendirmesi. Sonra baktı, "Ya, sekiz yıl yapma..." Baktı, "Ya, sözleşme, yine mi geldi bu?" Bu şekilde oldu tepkisi de. Bu anlamda gerçekten, tekriri müzakeresi olabilir, yeniden değerlendirmesi olabilir.

Başından beri alt komisyonda Sayın İsen şahidimiz. Burada sonuna kadar yapıcı, daha iyi olmasını sağlayan bir çaba içinde olduk ama bu son dakikada gerçekten ne getirdiğini, ne götürdüğünü... Hatta Sayın Bakan da takdiri Komisyona bıraktı. Leyla Hanım "3'e 3 olsun." dedi, Yusuf Bey "3'e 2 olsun." dedi, kimi arkadaşlar sadece "3'te kalsın..." Yani burada bile dalgalanarak gittiğine göre bunun biraz daha fermante olması hâlinde daha ele avuca gelen bir şey olacak. Biz o bölgede hepimiz bundan yanayız. O bölgede öğretmen olsun... Bizim de içimiz yanıyor, hepimiz gittik o bölgelere. Hastanede doktor yok, okulda öğretmek yok. İşte bir yıl kalan doktordan... Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde bir yıl kalmış. Rekor kırdı burada diyorlar. On dört ayda burada diye olağanüstü bir ihtimam ve hoşgörü gösteriyorlar.

Öğretmen olmasına gerçekten biz de taraftarız ama gelinen noktanın bir... Gönüllülük böyle... "İşsiz kaldın, hiçbir yere de gidemiyorsun, mecbursun şu anda, al işte böyle gönderiyoruz." demek hakikaten çözüm getirmeyecek. Sayın Bakana ben iki defa sordum, dedim: "İkinci yılda bir yolunu bulup Kültür Bakanlığına geçebilir mi?" "Geçebilir." dedi. "Bir yolunu bulup Sanayi Bakanlığına geçebilir mi?" "Geçebilir." dedi. Ama bunu pişirsek, teşvik edici yönleri çok net olsa...

1995 yılıydı, en çok 1996'dır, olağanüstü hâl bölgesi. Olağanüstü hâl bölgesini biz de arzu etmedik, terörün bir an önce bitmesini biz de arzu ettik. Ama o koşullar nedeniyle o bölgeye giden güvenlik görevlileri 2 maaş, olağanüstü teşvikler aldılar ve gittiğimizde bize "Kalacağız, dönüşte inşallah ev, dönüşte inşallah araba..." O da insanın hayatının bir parçası, böyle bakıyorlardı.

Gelin, bu yasada... Bizim de ne olursa olsun...