| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sayın milletvekilleri, Sağlık Bakanlığının ve bürokrasimizin, basınımızın değerli mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar diliyorum.
Sayın Bakanın sunumunu izledik. Gördüğümüz şu, tabii, pek çok konuya temas edebiliriz fakat bu kısa süre içerisinde Hükûmetin ve Sayın Bakanın dikkatini çekmek istediğim husus, bu "bağımlılıkla mücadele" başlığı altındaki anlatılanlar.
Şimdi, obeziteyle mücadele, diyabetle mücadele tamam, yani bunları elbette yürütmek lazım fakat bağımlılıkla mücadele konusunda bilgilenmeye ihtiyacımız var. Uyuşturucu kullanımında, özellikle çocuk yaşlarda -üstelik Çocuk Hakları Günü'nün olduğu bir zamanda bunları hatırlatmak istiyorum- gerekli mücadelenin verilmediği kanaatindeyim. Şimdi, farkındalık eğitimlerinden bahsediliyor, "Eğitim kurumlarına yönelik tedbirleri artırıyoruz." diyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? "Narkotimleri devreye alıyoruz." Nedir bu narkotimler, ne yapacaklar gibi... Bağımlılıkla mücadele her geçen gün aciliyeti artan bir konu.
Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde sağlık yatırımlarının gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payı düşmüştür. 2002'den 2013'e kamu sağlık yatırımlarının gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı binde 3'ten binde 2,2'ye düşmüştür. Sağlıkta sabit sermaye yatırımlarının kamu tarafından yapılması için imkânlar mevcut olduğu hâlde, mevcut Hükûmet düzenli bir şekilde bu alandan kaçınmaktadır. Özellikle tasarruf, israftan kaçınma gibi topluma ve vatandaşlara akıl verme gayreti olurken ve tabii elbette bizim de bunları, tasarrufu ve israftan kaçınmayı elbette destekleyebileceğimiz tavsiyeler karşısında Hükûmeti de tutarlı olmaya davet ediyorum.
Şimdi, Hükûmetin aldığı uçaklar, kaçak saray ve değişik hizmet binaları, bürokratların lüks makam harcamaları, hizmet binası kira ödemeleri, yurt dışından bazı kesimlere yapılan yardımlar, Suriyeli mülteciler için harcanan milyarlarca liralık harcamalar gözü kapalı yapılırken sağlık, eğitim yatırımları, tarım desteklemelerinin, bu bakımdan bütçe imkânlarıyla mukayese ettiğimizde ihmal edildiğini söyleyebiliriz. Bu sadece sağlık yatırımları bakımından değil, aynı zamanda eğitim yatırımları bakımından da söyleyebileceğimiz hususlardır.
Şimdi, Hükûmet sağlıkta iyi işler olduğunu anlatıyor ancak TÜİK verileri Hükûmetin bazı iddialarını da tekzip etmektedir. 5 Kasım 2014'te TÜİK sağlık harcamaları istatistikleri 2013 yılı verilerini açıkladı. Bu veriler sağlıkta şişirilen balonu patlatmıştır. İstatistiklere göre, devletin sağlığa harcadığı paranın oranı düşmüş, vatandaşlarımızın cebinden çıkan para artmıştır. İnsanların sağlığa daha fazla para harcaması başarılı bir sağlık politikasına işaret etmez.
Toplam sağlık harcaması 2013 yılında 84,4 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2009'da 57 milyar 911 milyon liradır. Bu verilere göre kişi başı sağlık harcaması 2013 yılında 1.110 Türk lirasına tekabül etmektedir.
Yine, TÜİK verilerine göre hanehalkları tarafından yapılan yani kendi cebinden kişisel olarak yapılan sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı 2012 yılında yüzde 15,8'deyken bu 2013 yılında 16,8'e çıkmıştır. Bu verilere göre 2012 yılında 11 milyar 722 milyon liralık cepten sağlık harcaması yapan hanehalklarının bu harcamaları 2013 yılında 14 milyar 178 milyon liraya yükselmiştir. Kişi başı sağlık harcaması 2009'dan 2013'e yüzde 38 artmıştır. Devletin yaptığı ödemeler oransal olarak düşüş göstermektedir. Nitekim genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2009'da yüzde 81 iken 2012'de yüzde 79, 2013'te yüzde78,5'e düşmüştür. Kamu harcamalarındaki bu düşüş vatandaşlarımızın harcamalarıyla giderilmiştir. Hanehalkı sağlık harcamasının toplam sağlık harcamalarına oranı 2009'da yüzde 14,1 iken 2013'te yüzde 16,8 olmuştur. Bu tablonun sebeplerinden birisi Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın koruyucu sağlık hizmetlerini dışlayarak vatandaşlarımızı doktora daha fazla gitmek zorunda bırakmasıdır. Sağlık harcamalarındaki yükseliş Hükûmetin sağlığı da bir sektör olarak değerlendirip kâr ve rant üzerine kurgulamasından kaynaklanmaktadır. Hâl böyle olunca koruyucu sağlık hizmetleri de sağlık politikasının dışında kalmıştır. Sağlık Bakanlığının görevi insanların doktora daha fazla gitmesini sağlamak değil, insanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesine yardımcı olmaktır.
Hatırlatmak istediğim diğer husus: Aile hekimliği uygulaması. Şimdi, bu biliyorsunuz, en son, torba kanunda da, 6552 sayılı Kanun'da bir düzenleme yer aldı ve bunun 117'nci maddesiyle 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 5'inci maddesinin ikinci fıkrasına bir cümle eklenmişti. Buna göre "Halk Sağlığı Kurumunca belirlenen aile sağlığı merkezlerinde çalışma saatleri dışında aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarıyla gerektiğinde Sağlık Bakanlığı ve kuruluşları personeline nöbet görevi verilebilir." demişti. Şimdi, genelde hasta memnuniyet anketleri ile Türkiye'de aile hekimliği uygulamasının vatandaş nezdinde genelde olumlu olduğunu biliyorum. Bu düzenleme aile hekimlerini ve buna bağlı olarak da vatandaşlarımızın sağlık hizmeti almasını olumsuz etkileyebilecek bir düzenlemedir. Yani bu genel memnuniyetten memnuniyetsizliğe de bir dönüş olabilir.
Aile hekimleri ve aile sağlığı personeline aile sağlığı merkezlerinde ve toplum sağlığı merkezlerinde mesai saatleri dışında nöbet görevi verilmesi için Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığına bu kanunla sınırları belli olmayan ve Anayasa'ya da aykırı olan keyfî bir yetki verilmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Ağır iş yükü altında bulunan aile hekimlerinin Anayasa'da ve ILO sözleşmeleriyle Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, insan hakları evrensel beyannamesi, kamu çalışanları ve sözleşmeli çalışanların dinlenme, istirahat hakkı başta olmak üzere diğer özlük hakları yukarıdaki bu yetkiyle de büyük ölçüde zedelenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmete hatırlatmak ve yöneltmek istediğim birkaç husus da bu Manisa şehir hastanesiyle ilgili. Şunu baştan ifade edeyim ki Sayın Başkan, Sağlık Bakanlığına yönelttiğimiz bazı önemli soru önergelerine cevap alamıyoruz. Bu cevapların da artık bir an evvel verilmesi gerekir.
Şimdi, bu Manisa şehir hastanesinin geçen yıl seçimlerden evvel temeli atıldı fakat daha ortada herhangi bir çalışma göremiyoruz. Manisa şehir hastanesinin fizibilite raporu var mıdır -ben olduğundan şüpheliyim- yatırım ve kira maliyeti nedir? Bunun mutlaka açıklanması lazım ve bu Manisa şehir hastanesinin sabit sermaye yatırım tutarı nedir? Bir çalışma var mı? Yok. Yıllık kira bedeli ne olacaktır? Yıllık kira artışı için belirlenen oran nedir? Belirsiz.
Ayrıca, bir diğer önemli husus, 27 Ağustos 2010'da Yüksek Planlama Kurulu kararında yer alan 7 tesisten 5'inde -bunlar Manisa, Bursa, Isparta, Eskişehir ve Yozgat illerindeki projelerle ilgili- şehir hastanelerinin yapıldığı yerlerde bazı kamu hastanelerinin kapatılacağı, bazılarının da yatak kapasitesinin düşürüleceği ifade edilmektedir. O zaman Manisa şehir hastanesiyle ilgili ve Manisa'daki bu kamu hastaneleriyle ilgili ne olacak, ne düşünüyorsunuz? Kaldı ki Merkezefendi Hastanesinin bahçesine 400 yataklı bir hastane projesi olduğunu biliyoruz. Kalkınma Bakanlığı verilerinde proje değerini 110 milyon lira olarak gördük. Bu proje için şu ana kadar 11 milyon lira kaynak aktarılmış.
Bir diğer önemli husus Kula Devlet Hastanesi. Kula'ya yapılması düşünülen devlet hastanesiyle ilgili 3 Aralık 2012 tarihinde... 2013, 2014 Aralık ayına geldik, iki yıl geçti. Kula'ya yeni bir hastane yapılıp yapılmayacağını, yapılırsa bu hastanenin nereye, ne zaman yapılacağını ve kaç yatak kapasitesine sahip olacağını sorduk. Sağlık Bakanlığı tarafından hâlâ cevaplanmıyor. Niye cevaplamıyorsunuz bunları Sayın Bakan? Biz bu çalışmaları, milletvekilliğini daha nasıl yapacağız? Niye cevaplamıyorsunuz bu soruları? Yani bu soruların sakıncası ne? Yazılı soru önergelerinin nasıl verileceği de belli fakat bunlara cevap alınmamasını ben son derece manidar buluyorum. Bir de yönetim olarak, teknik olarak hata yapıyorsunuz, spekülasyona kapı aralıyorsunuz. Ama, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak öyle spekülasyonlardan medet uman insanlar, milletvekilleri değiliz. Bizim sorduğumuz sorulara cevap vermek zorundasınız Sayın Bakan, bu sizin keyfinize kalmış bir şey değildir. Sağlık Bakanlığı bu soruların cevabını verecek. Sonra gereksiz yere polemikler çıkıyor. Sayın Bakan, niye? Ben kamuoyuna bir açıklama yapıyorum. İktidar partisi milletvekili bir arkadaşımız da polemik yaratıcı bir cevap veriyor, verdiği cevap yanlış. Yani kamu temsilcisinin ve Sağlık Bakanlığının bana... Benim öğrendiğim bilgilere göre yanlış. Buna da sizin bu tutumunuz sebep oluyor. Biz devletin verdiği bilgilere, Bakanlığın verdiği bilgilere itibar etmek isteriz. Şimdi, Kula Devlet Hastanesiyle ilgili şu ana kadar 3 bin liralık ödenek ayrılmış ve hâlâ da başlanamamış. Şimdi sormayalım mı? Siz bu hastaneyi yapacak mısınız, yapmayacak mısınız? Kaç yataklı olacak? Bu bilgileri siz bize vermek zorundasınız çünkü bunu aynı zamanda Kula'daki vatandaşlarımız da merakla bekliyor.
Bir diğer önemli husus, Soma Devlet Hastanesi Yanık Ünitesi. 15 bin kişi madenlerde çalışıyor Soma'da, 105 bin nüfusu var ilçenin ve Soma Devlet Hastanesinde 650 bin poliklinik, 150 bin acil yardım hizmeti veriliyor 2013 yılında. Yine, 2013 yılında Soma'da 5 bin iş kazası meydana geliyor. Bu iş kazalarının yüzde 90'ı da maden iş kazaları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayınız.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Toparlıyorum Sayın Başkan, bu fevkalade önemli.
Bu maden kazalarının büyük bir çoğunluğunu da yanık yaraları oluşturmaktadır. Soma Devlet Hastanesinde yanık ünitesi olmadığı için, özellikle maden kazalarındaki yanık yaralıları başka illere sevk edilmek için saatlerce bekletiliyor. Bu da ölümlü hadiselerin artışına da neden olabilmektedir.
Soma Devlet Hastanesinin ilk projesinde acil servisin yanında yanık ünitesinin olduğu ancak daha sonra bu projenin iptal edilerek yanık ünitesi bölümünün acil servise eklendiği iddia edilmektedir. Şimdi iddia ediliyor, ortada spekülasyon oluyor, siz resmî bir açıklama yapmadığınız için. Soma'ya yanık ünitesi kurulması konusu yaklaşık 2010 yılından, 2009 yılından beri de ilgi alanımızda bir konu ve bunu zaman zaman da gündeme getirdik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - 2 Aralık 2013 tarihinde de yine Sağlık Bakanına bunun soru önergesini verdik. Ancak, aradan sekiz ay geçti, bu soru önergeme de cevap veremedi. Yine bir iktidar partisi milletvekili arkadaşımız da farklı bilgiler veriyor. Çok ilginçtir, yanında Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri var. Yanık ünitesinin Manisa merkezdeki Merkezefendi Devlet Hastanesine kurulacağını ve bu ünitenin 5 yataklı olacağını ve 500 bin liraya mal olacağını ifade ediyor. Şimdi bu Soma'ya yanık ünitesi kurulacak mı, kurulmayacak mı? Yani merkeze de elbette kurulur, faydadan ari değil, gerekli olabilir. Ama bu çok önemli, Soma Devlet Hastanesine yanık ünitesinin kurulup kurulmayacağı.
Ayrıca, Gölmarmara, Köprübaşı ve Ahmetli ilçeleri için bir devlet hastanesi çalışmanız var mıdır yok mudur, onları soruyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Son cümlemi müsaade ederseniz Sayın Başkan...
Şimdi, ameliyathane hizmetlerinin ameliyathanedeki teknikerler ve anestezi teknikerleri tarafından verilmesi gerekiyor. Ancak, bunların bazı hastanelerde hemşireler tarafından verilmesi, onlara yaptırılması söz konusu. Sağlık Bakanlığı da... Bu tür sağlık hataları yüzünden 7 trilyon 254 bin lira tazminat ödendiği iddiası var veya ne kadarsa tabii, biz sizin verdiğiniz rakamlara itibar ederiz. Kamu ve özel hastanelerde ameliyat teknikerleri ve anestezi teknikerlerinin işini bir başka görevlinin yapmasına mani olacak gerekli tedbirleri alacak mısınız diyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.