| Komisyon Adı | : | (10 / 123, 124, 125, 126) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Bilkent Üniversitesi İnsan Hakları ve Çocuk Hakları Sorumlusu Adem Arkadaş Thiebert'in, çocuk ihmali, istismarı ve çocuk cinsel sömürüsüyle ilgili yaptıkları çalışmalar hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 25 .05.2016 |
MEHMET METİNER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, hoş geldiniz.
Değerli çalışmalarınız var, çok iyi eserler var; bu konuda yapmış olduğunuz çalışmalardan dolayı sizi kutluyoruz.
Öğrenmek istediğim bir iki şey var, belki hanımefendi de bu çerçevede değerlendirir. Bütün bu çalışmalar, bana, çok fazla, Batı deneyimine uygun, Batı sosyolojisine uygun bir biçimde hazırlanmış adaptasyon çalışmaları gibi geldi. Kuşkusuz, dikkatimizi çeken başkaca sorular da var. Söz gelimi, ebeveyn-çocuk ilişkisi, ebeveyn-devlet, çocuk-devlet ilişkisi. Yani ebeveyn, sadece ve yalnızca çocukları dünyaya getiren birer aparat mıdır? Soru bu, aslında bugün belki de yanıtlanması gereken, bu çerçevede Komisyon raporu hazırlanırken de... Çocuğu dünyaya getir, çocuğun nasıl yetiştirileceğine, dış saldırılara karşı nasıl korunacağına da devletler, hükûmetler karar verir. Söz gelimi, Sovyetik model, işte, Mehmet Bey de dikkat çekti haklı olarak; "Sen çocuğu dünyaya getir ama yetiştirmesini bilmezsin, dış saldırılara karşı korumasını da bilmezsin, biz çocuğu ideal ölçekli yetiştirelim." Ama burada bu Komisyon raporu hazırlanırken belki mutlaka yanıtlanması gereken sorulardan biri olduğu için gündeme getiriyorum, lütfen, o gözle şey yapılsın. Ebeveynler kuşkusuz sorunlu olabilir yahut da ebeveynler içinden sorunlu insanlar olabilir, psikolojisi bozuk insanlar olabilir, patolojik düzeyde rahatsızlığı olan insanlar olabilir ama ebeveynlerin bu kısmi birtakım sorunlu davranışları üzerinden çocuk-devlet ilişkisini tanzim ederken de düşünmek lazım çünkü tıpkı ebeveynler gibi devletler, hükûmetler de sorunlu olabilir. Söz gelimi ben, İran'da yaşayan bir ebeveyn olsam, çocuklarımın oradaki mollatarist rejim tarafından eğitilmesine, büyütülmesine karşı çıkabilirim veyahut da Sovyet, Çin modelinde olduğu gibi yani bu dengeyi de çok iyi kurmamız lazım yani hükûmetlere, devletlere çok böyle fetişize eden, "En iyisini yapar, en doğrusunu yapar..." Bir, bu sorunun mutlaka araştırılması lazım, bir diğer husus da çok Batı merkezli yani Avrupa merkezli bir bakış açısı var. Mesela bu çocuk merkezlerinin Avrupa'da ortaya konulan eserleri çevirmesi kuşkusuz takdire değerdir diğer ülkelerin deneyimlerini, modellerini bilmemiz açısından ama acaba bu merkezlerimiz, buna Bakanlığımız da dâhil, Türkiye'nin sosyolojisine uygun, aile gerçekliğine uygun bir modalite çalışması yaptılar mı, sosyolojik birtakım saha çalışması yaptılar mı, yapıyorlar mı? Buna uygun ebeveyn-çocuk, çocuk-devlet ilişkisi üzerinde kafa yoruldu mu? Eğer bu yapılmıyorsa, yapılmamışsa bu çok büyük bir eksiklik. Ötekisi büyük bir kolaycılıktır yani. Fransa'da yayınlanmış şeyleri alırsınız buraya adapte edersiniz, çeviri yani. "Zaten onlar en iyisini biliyorlar." çevirdiğimiz zaman da, işte, "Oradaki çocuk kahramanlar üzerinden çok iyi bir çocuk bilinci oluşuyor, dolayısıyla hiçbir şey olmaz." Eğer bu böyle olsaydı zaten bu suçların neşvünema bulduğu Batı'da olmazdı yani. Bütün bu iyi ürünlere rağmen, bu cinsel istismarın, cinsel suçların -çocuklara yönelik özellikle suçların- en fazla olduğu ülkeler de bütün bu modalitelerin ortaya konulduğu ülkeler. Bu konuda bence şey yapmamız gerekiyor. Bu konuda çalışmalarınız varsa şahsen çok sevinirim, çalışmalarınız yoksa, olmadıysa bu noktadaki çalışmalarınızı da yoğunlaştırmanızı bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, bir milletvekili... Çünkü bir ebeveynim, bir babayım; evladımın tırnağına halel gelse hiçbir şekilde... Başka türlü babalar da olabilir, başka türlü anneler de olabilir, yani kötü örnekler üzerinden böyle ceffelkalem bir yargılama yapmak, işte, çocukları ebeveynlerden korumak için -Batı bunu yaptı zaten- işte, aile kopuyor, çocuklar aileden kopartılıyor, ondan sonra hükûmetler, devletler çocukları istedikleri gibi biçimlendiriyorlar. Bu da ayrı bir sorunlu alan diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ediyorum.