KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Teşekkür ederiz.

Benim de birkaç sorum olacak.

Şimdi, Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesi, çocukların cinsel istismarı maddesi. Burada cinsel istismarın tanımının yapılmadığını, siz, Ceza Kanunu'nda tanımın yetersiz olduğunu belirttiniz. Şimdi, tanım var Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesinde.

Tanım şu: "Cinsel istismar deyiminden;

a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır."

Cinsel istismarın tanımını Türk Ceza Kanunu'muz 2014 değişikliği sonrası son hâli bu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Ensesti kastediyor galiba.

BAŞKAN - Sizin cinsel istismar tanımına eklemek istediğiniz husus nedir? Tanımdaki eksikliği bilmek istiyoruz.

İkincisi, ikinci sorum: 103/2 maddesini on altı yıldan aşağı olmamak şeklindeki cezayı fazla bulduğu için Anayasa Mahkemesi iptal etti. Burada yeni düzenlemenin sizce nasıl olması gerekir yani bu suça verilecek ceza miktarının hangi aralıklarda olması gerekir? İkinci sorum bu.

Üçüncü sorum: İcra kararıyla çocuğun istismar şüphelisine verildiği bir olaydan bahsettiniz. Burada tabii velayetin kaldırılmasıyla ilgili husus Medeni Kanun 348'de düzenlenmiş. Eğer böyle bir suç duyurusu da varsa velayetin kaldırılması davasında bir ihtiyati tedbir talebiyle bu sorun çözülemez miydi?

Dördüncü sorum: "Cezada alt sınırdan cezaya genelde hükmediliyor." dediniz ve bunu da eleştirdiniz. "Cezanın fazla olması da sorunu çözmez." dediniz. Şimdi, alt sınır, üst sınır olmasın mı, tek bir ceza mı olsun? Öyle olduğu takdirde her dosyaya göre, her olaya göre -farklılıklar arz eden olaylar var- hâkimin takdir yetkisini ortadan kaldırmış olmuyor muyuz? Bu noktada verilecek kararlar daha hatalı kararlar ortaya çıkmaz mı?

Bir de, beşinci husus: Evet, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda ki hususlara değindiniz, Türk Ceza Kanunu'na değindiniz, Çocuk Koruma Kanunu'na değindiniz, Ailenin Korunması Kanunu'na değindiniz ama Ceza Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun var faillerle ilgili, ona hiç değinmedik. Orada da bazı tartışılan hususlar var. Onunla ilgili İstanbul Barosunun önerisi nedir? Özellikle 2014 yılında yapmış olduğumuz değişikler, Ceza İnfaz Kanunu'nun 108'inci maddesine eklediğimiz hususlar 102, 103, 104'ten mahkûm olan, mükerrir olan faillerle ilgili birtakım tedbirler, hâkimin hükmedeceği tıbbi tedavi, uzaklaştırma vesaire bunlarla alakalı -henüz, tabii, Adalet Bakanlığı yönetmelik çıkarmadı- İstanbul Barosunun bu konudaki görüşleri nelerdir?