| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Komisyonun değerli üyeleri, saygıdeğer bürokratlar ve basının değerli emekçileri; bugün Dünya Çocuk Hakları Günü. Ben Edirne'den bir örnekle başlamak istiyorum Sayın Bakan, sizin bölgenizden.
Bundan bir buçuk yıl kadar önce cezaevine gitmiştik, çocuk koğuşunu geziyorduk. Çocuk cezaevinde 12 yaşında, yeni 12 yaşına girmiş ve Türkiye'nin en küçük tutuklusuydu ve o kadar ayakta duracak hâli yoktu; bu çocuk şimdiye kadar hiç okula gitmemiş, sokakta oynayamamış ve ayakta duracak hâli yoktu. Dolayısıyla, Dünya Çocuk Hakları Günü'nde... Edirne'de, tabii ki o koğuşta en azından bir 20 kadar vardı ve en dramatik olan oydu, okul yüzü bile görmeyen, çok sağlıksız görünen bu çocuk... Tabii ki milletvekili arkadaşlarımız hep Türkiye'nin geldiği noktayı anlatıyor ama bu tür manzaraların da çok olduğunu belirtmek isterim.
Yine, bugün maalesef Sayın Bakan, Bakanlığımıza ve Meclisimize yakışmayan olaylar oldu. 10 kişi... Gezi olaylarından bu Hükûmet o kadar korkmuş ki, Meclis Başkanı içeride basın toplantısını yasakladı. Ankara Valiliği, Hükûmetiniz dışarıda basın açıklamasını yasakladı. İnsanlar nasıl size duyuracaklar? Yandaş basın zaten vermiyor. Biliyorsunuz pazar günü Muğla'ya geldiniz, 475 yataklı, size göre devlet hastanesi bize göre üniversite hastanesinin temelini attınız, çok teşekkür ediyoruz. Biz de oradaydık ama akredite olmamış gazeteciler maalesef alınmadı. Tabii ki akredite gazeteciler de bizim konuşmalarımızı kamuoyuna duyurmadılar ve özellikle size teşekkür ve önerilerimiz kamuoyunda duyulmamış oldu. Siz Sağlık Bakanısınız, bu konuda çok daha dikkatli olmanız gerekiyor. Eğer biz ülkede böyle "akredite olmuş, olmamış" şeklinde ayrımcılık yaparsak gerçekten yani gidişat iyi değil. Sadece gazeteciler değil, orada 280 bin oy almış, Muğla'nın yüzde 49'undan fazla oy almış Büyükşehir Belediye Başkanı ve üstelik hekim meslektaşımız konuşturulmadı. Size onlar teşekkür edecekti. Kapıda karşıladılar. Size sorduğumuzda "Programı valilik yaptı." dediniz, onlara sorduğumuzda "Sağlık Bakanlığı yaptı." dendi. Şimdi, ben size soruyorum: Adalet ve Kalkınma Partili bir büyükşehir belediye başkanı olsaydı orada konuşturulur muydu, konuşturulmaz mıydı? Yani bunun kınıyorum ben. Sizin nezdinizde değil, bunu organize edenlerin nezdinde kınıyorum. Bu ayrımcılıktan bir an evvel kurtulmamız gerekiyor Sayın Bakan.
Yine, ben o gün özellikle hastanenin planını tabii ki çok detaylı inceleyememiştim ama size bir önerim var: Tabii birçok hastaneler yapıyorsunuz, bu hastanelerin o yörenin bir mimari özelliğini de taşıması lazım. Yani modern yapmaya çalışılıyor, bir şeyler oluyor falan. Hem doğasına, güneşe, yeşile uygun olması lazım. Yeşil hastaneleri başlatmanız gerekiyor. Madem bu piyasalaştırılmış hastanelere dönüşüyorsunuz ama hiç olmazsa çevremize, doğamıza, Türkiye'mize, halkımıza uygun; yörenin mimari yapısına, kültürüne ve yeşiline uygun hastaneler yapmanın yararlı olduğu düşüncesindeyim.
Şimdi, o gün güzel bir konuşma yaptınız, dediniz ki: "Ben hastalık bakanı değilim, Sağlık Bakanıyım." Doğru ama rakamlara baktığımızda 85 milyar liranın çok az bir kısmı sağlığa ayrılmış ve tedaviye ya da şuna buna gidiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Yani şöyle baktığımızda halk sağlığı için, toplum sağlığı için ayrılan para 7 milyar lira civarında, işte, obeziteyle, halk sporuyla ilgili şeyleri de katsak 10 milyar lira civarında. Dolayısıyla yani Türkiye'de tedaviye bu kadar büyük rakamların ayrılmış olması piyasalaşan bir sağlık sistemimizi gerçekten ortaya koyuyor. Bu konudaki bu politikalarınızın geliştirilmesine ve bizim tarafımızdan da destek verileceğini buradan belirtmek isterim.
Sayın Bakan, özellikle üniversiteler çok zor durumda. Haberleri izliyor musunuz, bilmiyorum. Bakın, Cerrahpaşa Hastanesiyle ilgili geçen gün Genel Kurulda da konuştuk. Onkoloji hastaları sokaklarda perişan. Birbirlerine tedavide yardımcı oluyorlar, serumlarını takıyorlar yani fitillerini kendileri yani birbirlerini tanımayan hastalara koyuyorlar. Gece hemşire yok, personel yok yani üniversiteler gerçekten dökülüyor. Onu bırakın, tabii ki batma noktasına gelen üniversite hastaneleri kış nedeniyle doğal gaz tankının bozulması sonucunda ihaleye çıkıyor biliyorsunuz, ihaleye kimse katılmıyor. Yani lütfen şu üniversite hastanelerine yardımcı olun. Benim eşim de üniversitede profesör olduğu için onları yakinen biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Demir, lütfen toparlayın. Bir kez daha uzatıyorum, son cümlenizi alayım.
Buyurun.
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Yine, Ege Üniversitesinde Gastroenteroloji Kliniğinde dörtte 1 yatak boş. Profesör hastayı itiyor, sedyeyle kendisi itiyor. Soruyorum "Personel yok, hasta bakıcı yok." diyor. Onu yani hastanın ayılma odasına kendisi iteleyerek götürüyor. Yani şimdi bu nereden kaynaklanıyor Sayın Bakan? Özel hastanelere 8 milyar lira civarında para veriyorsunuz ama devlet hastanelerinin aldığı para 4 milyar dolar civarında, üniversite hastanelerinin. Şimdi, bunlar ciddi, tehlikeli noktalara doğru gidiyor.
Şimdi, İsmail Bey biraz önce buradaydı, konuştu. İşte, bugünkü geldiğimiz noktaları anlatıyor. Peki, İsmail Bey doktor olana kadar hangi hastanelerde yetişti, hangi üniversitelerde yetişti, hangi hocalardan yetişti? Neden geçmişteki onu yetiştirenleri, onun yetiştiği ortamları, hastaneleri görmezden geliyoruz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Demir, son cümlenizi alayım lütfen.
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Son sözlerim, bitiriyorum.
Eğer biz cumhuriyetin kazanımlarına bugüne kadar sahip çıkmazsak, onları anmazsak veya onlara teşekkür etmezsek Türkiye'yi böleriz; hem tarih olarak böleriz hem toplum olarak böleriz hem gelişim olarak böleriz. Biz Sağlık Bakanı olarak sizin insan haklarına, insan sağlığına daha duyarlı olmanızı bekliyoruz bir meslektaşımız olarak. Bunu da, gerçekten, samimiyetimle, Bakan olarak atandığınızda sizden bekledik yani umduk beklemenin ötesinde. Lütfen, Hükûmet de bu konuda insanların sağlığının ne kadar önemli olduğunun, sokakta da önemli olduğunun altını çizmenizi istiyorum.
Teşekkür ediyorum.