| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 20 .11.2014 |
ADNAN KESKİN (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, Bakanlığın ve basınımızın değerli temsilcileri; ben sözlerime size bir teşekkürle başlamak istiyorum. Denizli ilinin Çivril ilçesi, ilin en büyük yerleşim alanlarından birisi. Uzunca bir zamandır nüfusuna uygun, ekonomik potansiyeline uygun bir hastane yapımı gerçekleşmemişti. İlginizle bu ilçenin gereksinimini giderecek hastane yapımı ihalesinin yapıldığını öğrendim. Size ve görevli bürokrat arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, demokrasilerde düşünceyi açıklama taleplerini, özlemlerini, yüksünmelerini yansıtmak için toplantı yapma ve eylem sergileme temel bir haktır. Bu hakların özgürce kullanımı esas, kısıtlanması, daraltılması da istisnadır. İktidarların işlevi de bu özgürlüklerin kullanımını sağlamaktır. Sabah Türkiye Büyük Millet Meclisinin yakınında etkinlik sergileyen sağlık çalışanlarına karşı güvenlik güçlerinin sergilediği tavrı doğru bulmadığımı, tekrar yaşanmamasını diliyorum.
Sağlık Bakanlığı yurttaşın sağlıklı yaşamını, hastalık gündeme geldiğinde de tedavi edici hizmet ve çalışmaları yürütmekle yükümlü. İnsan sağlığının korunması, ülke koşullarının ekonomik ve sosyal olanaklarıyla da yakından ilgili. O nedenle, ekonomik, sosyal koşullar elverişli değilse Sağlık Bakanlığının yürüteceği fiziksel boyutlu hizmetlerle insan sağlığını korumak biraz güç, imkânsız. Hastalıkta gerekli boyutta sağlık hizmetlerinin alımı da zorlaşıyor. 41 milyon kişinin iki günde bir kap et veya balık yiyemediği, 45 milyon kişinin ucu ucuna geçindiği, beklenmedik bir harcama çıkarsa karşılamada zorlandığı, güvenlik eksiği nedeniyle cinayete dönüşen iş kazalarının yaşandığı, 63 milyon kişinin evinden uzak bir hafta tatil yapamadığı, doğası tahrip edilen, suları evsel ve sınai atıklarla kirletilen, kentlerinde yeşil alanları, kültürel zenginlikleri para hırsıyla tahrip edilen, çalışanlarının yarısının sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında kaldığı, gençleri iş bulmak için kapı kapı dolaştığı için paslı vidaya dönen, 30 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, yurttaşların büyük bir borç yükünün altında olduğu, Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında dünya ulusları arasında 59'uncu sırada olan; OECD'nin sağlıkla ilgili 2015 raporuna göre, sağlık harcamaları ulusal gelirinin yüzde 6'ları düzeyinde olan; kişi başına kamu sağlık harcamasının OECD ülkelerinin yarı düzeyinde olduğu, sağlık hizmetinin kişinin insan olmanın kaçınılmaz, vazgeçilmez bir hakkı olduğu gerçeğini göz ardı eden anlayışın sağlık politikalarını şekillendirdiği ülkemizde yurttaşın sağlığını korumanın güçlüğü çok açık.
Dünya Sağlık Örgütünün öngördüğü rakamın 3 katı tuz tüketilmesinin insan sağlığında yaptığı yıpratıcı etkilere, yaşayan nüfusun üçte 1'inin obez olmasının yarattığı olumsuzluklar eklenince sağlığı korumada yaşanan sorunun devasa boyutta olduğu daha iyi netleşmektedir.
Bakanlığın teşkilat yapısının parçalı, dağınık olması soruna yeni boyutlar kazandırıyor. İllerde sağlık müdürlüğü, halk sağlığı, kamu hastaneleri birliği, Bakanlığın taşra uzantısı olarak görev yapıyor. Bu parçalı yapı, hızlı, nitelikli, ucuz hizmet üretiminin önündeki başka bir olumsuzluk.
Ülkemizde doktor, özellikle uzman doktor, sağlık personeli açığı ülke gündeminden düşmeyen kronikleşmiş bir sorun olarak gündemdeki yerini koruyor. Bu sorunu çözecek umut verici önlemlerin alındığının işaretleri de ufukta görülmüyor.
Sağlık açısından hastalıkları önleyici, uyarıcı eğitim çalışmaları yeterli düzeyde değildir. Sağlık hizmetlerinde özel sektöre daha geniş olanaklar, alanlar sağlamayı öngören bir politika izlenmesi özel sağlık kurumlarına büyük kaynakların aktarılmasına neden olduğu gibi, tedaviyi pahalılaştıran, yurttaşın tedavi yükünü arttıran bir olumsuzluktur.
İktidarca büyük başarı olarak kamuoyuna sunulan, herkesin sağlık hizmetlerine hızlı, rahat ulaşıp yararlandığı tezi de gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Hastanelerde muayene kuyrukları uzayıp gidiyor, hastalar muayene olmak için sıra alabilmek amacıyla erken saatlerde kuyruklarda yerini tutmaya devam ediyorlar, yoğunluk doktorların rahat çalışmasını engellediği gibi doktorun hastaya ayırdığı zamanı da daraltıyor.
Aile sağlığı merkezleri maalesef ilaç tekrarlamanın yapıldığı, performans kaygısı nedeniyle mesleki birikimin hastaya yeterince sunulmadığı, hekimin hastasından şiddet gördüğü sağlık birimleri konumundadır.
Birinci basamak önleyici tedbirleri yeterli düzeyde olmadığı için kızamık vakalarında artış vardır.
Şehir hastaneleri, inşaat şirketlerinin kâr etmesini sağlayacak anlayışla dizayn ediliyor. Devletin inşaat şirketinden otuz yıllığına hastane kiralayarak kirayı da vatandaşın katkı ve katılım paylarıyla ödeyeceği bir sistem devreye sokuluyor. Etrafındaki otopark, otel ve alışveriş merkezleri başka kâr aktarma kaynağı olarak bu hastanelerin çevresinde yerine alacaktır. Hortumlama yolu yeni bir yöntemle devreye sokulmaktadır.
Yurttaşın kişisel bilgilerinin güvenliği yoktur. Anayasa Mahkemesinin iptal, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunun kararına karşın Sağlık Bakanlığı vatandaşların bilgilerini toplama, satma yetkisini alıyor.
"Sağlıkta reform" diye takdim edilen, sunulan proje programın uygulanmaya başlandığı yıllarda yurttaş her hastaneye gidebileceği umuduyla olaya sıcak bakma sürecindeyken ödenen katkı payı arttırılınca, parası olanın bu haktan yararlanacağı anlaşılınca, parası olmayanların kamu hastanelerindeki kuyruklarda yerlerini almaları başka bir sıkıntı kaynağıdır.
Sağlık ticari bir meta gibi alınacak satılacak bir alan olarak nitelenemez, alınıp satılmasından para kazanılacak bir alan olarak değerlendirilemez.
Umut ediyorum ülkemizin sağlık politikalarını bu evrensel ilke yönlendirir, bu değer yargısı kamu ve toplum yaşamımızda egemen olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Keskin, lütfen toparlayalım.
Buyurun.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Bütçenin güzellikler getirmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum.