| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/728) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 29 .06.2016 |
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - O kadar kötü. Şimdi anlatacağım. O kadar kötü. Ya bundan ötesi olamaz yani.
Arkasından bence ilave yapmak lazım. Eğer evini barkını Maliye icra takibi yapıyor ya o takip karşısında parayı alamayacaksa bence kurşuna dizmek lazım. Ha gaz odası da olabilir yani. Böyle bir müeyyideyi 21'inci yüzyılda konuşabilmek bile gerçekten bir parlamenter, bir hukukçu olarak insanın vicdanını sızlatıyor.
Şimdi, bakın, çok basit. Türkiye'nin ekonomisiyle yasaları bu ülkenin gerçekleriyle örtüşür ve uyarlı olmalı.
Sayın Genel Müdür, Libya'dan alacaklı müteahhitlerimiz var. 4,5 milyar dolar alacakları var. Bankada bu alacakları karşılığı akreditifleri var, blok hâlde. O akreditifi baz almış çek vermiş müteahhit. Şimdi o çekin parasını bankadan alamıyor, kendi çeki ödeyemiyor, içeri mi atalım onu? Aynı şey Rusya için geçerli, aynı şey Irak için geçerli. Hangi factoring şirketi, hangi tefeci bu kadar köşeye sıkıştırdı ki bu tefecilerin bu talepleri kabul ediliyor. Böyle bir çek yasası ancak tefeciliğin dünyada birincil meslek kabul edildiği bir ülkede olur. Böyle bir şey yok ki.
Anayasa'nın 13'üncü maddesi orantılılık ilkesine vurgu yapıyor. Bir müeyyidenin orantılı olmasını söylüyor. Siz söylediniz az önce ekonomik suça ekonomik ceza ilkesini. Ceza değil ki bu. Alacaklıya çeki verdirtiyorsunuz, 2 bin liralık çek ödenmiyor "Ne kadar para cezası ödeyecek?" diye Sayın Başkan sordu, "2 bin lira" dediniz. Hayır, 2 bin lira değil. Bin beş yüz günün üzerinden de çarpabilir, hâkimin takdirine kalmış.
BAŞKAN - 110.500 lira.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Aynen öyle. Ona da karar verebilir. 2 bin liraya 110.500 lira da hapis cezası verebilir. Arkasından bir de o adama gel seni bir de şirketin yönetiminden atıyorum diyebilir. Bitmedi, başka bir yerde de ayrı bir düzenleme daha var, diyor ki: Eğer çekten dolayı yasaklıysa şirket yönetiminde o zaman o şirkete bir daha çek verilemez. Adamı attık yönetim kurulundan.
Peki, ne yapmışız? Bir başka düzenlemenin içerisine de başka bir şey koymuşuz, demişiz ki: "Tüzel kişi içerisinde çek keşide etmeye yetkili şirket sorumlusu", o zaman diyorum ki ben: "Muhasebeci gel kardeşim, bu şirketin çeklerini sen keşide edeceksin, çekler karşılıksız çıktığı zaman, kusura bakma, ceza yargılamasının muhatabı sensin." Muhasebecinin bir tercih hakkı var, tercih etmek durumunda ya bu şirketten istifasını verecek, ayrılacak ya da ödenmeyecek olan çekten dolayı içeriye tıkılmayı göze alacak. İş barışına çekle saldırı. Hani bu iş barışı, nerede?
Peki, devam edelim. Hamiline çek, çekin üzerine "hamiline" klozunu koyuyorsunuz, gayet güzel, gayet iyi, "hamiline" klozu var; niçin bankadan çıkarken çek üzerinde "hamiline" klozu basılı çıkıyor, sebebi ne? Aradaki ciro silsilesini takip etmemek için değil mi? Peki, cirantalardan bir tanesi çeki kötü niyetle eline geçirdi, silsilenin dışına çıktı, verdi; ne olacak? Hırsız çaldı, böyle bir şey olabilir mi? Hangi hukuk düzeninde böyle bir şey var. Sparta devletinde hırsızlık serbesti, orada da yakalanırsan içeri tıkıyorlardı.
Sayın Bakanım, siz bir hukukçusunuz, böyle bir düzenlemeye inanın ben "lakayıt", "özensiz" bile diyemeyeceğim yani. Bu düzenlemenin kabul edilmesi gerçekten dehşet verici bir şey. Anayasa'ya aykırı, yetmedi, 4 tane ayrı müeyyide var, katlanarak müeyyide getirilmiş. Çeki ödemeye gittiniz, alacaklının karşısına geçtiniz, dediniz ki: "Çek miktarını ödüyorum kardeşim, gel." "Ne kadar çek miktarın?", "15 bin lira", "Al sana 15 bin liranı ödüyorum, vazgeç şikâyetten." Ne diyecek? Diyecek ki: "Vazgeçmiyorum." Niye? Çünkü geçmişte böyle oldu. "Senin kamuya ödeyeceğin para da var, o para da senin hakkında tahakkuk edecek, ben o paradan da bir kısmını istiyorum.", "Nasıl?", "Sen gel kamuya ödeme, bana çek bedelinin üzerine 2 bin lira -5 bin lira, 10 bin lira, 50 bin lira, her neyse- onu da öde, ben şikâyetten öyle vazgeçeyim, sen de kamuya bu parayı ödeme yükümlülüğünden kurtul." Öyle değil mi? Vazgeçme koşulunu koymuşsunuz. Vazgeçilince düşüyor mu? Düşüyor. E, peki, bu defa şantaj olanağı veriyorsunuz. Yani faktoring şirketi, ben bu faktoring şirketlerinin bu gücünü gerçekten kutluyorum, helal olsun yani, müthiş bir güç ya, bu müthiş. Faktoringe bakıyorsunuz, piyasadaki bütün çekler bu 200 tane tefecinin elinden geçiyor ve bu nasıl bir güçtür ki Türkiye'ye böylesine bir ilkel toplum yasasını dayatabiliyor ve bunu burada müzakere edebiliyoruz? Ne yapacaklar? Hazine adına oluşacak olan cezayı, tazminatı getirecek alacaklı, diyecek ki: "Bu miktarın da yüzde 10'unu ödersen bana şikâyetten öyle vazgeçerim." Yani hukuk düzeni bir kötü niyete şantaj olanağı veriyor, nasıl kontrol edeceksiniz? Nasıl kontrol edeceksiniz? Ben soruyorum? Çeki ödemedi, bir ceza; arkasından bir hapis cezası, arkasından alacaklının eline gidecek ve ne ülkenin gerçekleriyle ne ekonomiyle ne Anayasa'yla ne Türkiye'nin uluslararası sözleşmeleriyle, hiçbirisiyle bu izah edilebilir bir durum değildir Sayın Bakanım. Sizin hukukçunuz bilginizle, sizin hukuka verdiğiniz emekle bu yasanın bu Komisyonda görüşülmemesi gerekir diye düşünüyorum.