KOMİSYON KONUŞMASI

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Bakanım, tam da Bihlun Hanım'ın söylediklerine ilaveten devam etmek istiyorum. Dün burada çekle ilgili görüşlerimi aktarmıştım ama bir kez daha söylemekte yarar görüyorum.

Nasıl kredi kartları verilirken belirli limitleri içerecek şekilde veriliyorsa, uygar dünyada çek de çeki keşide edecek olan kişinin kredi itibarıyla orantılı bir şekilde koçanlara bölündürülerek öyle veriliyor yani üzerine bir limit klozu konuluyor. Deniliyor ki mesela "Haluk Pekşen her çek koçanını en fazla 5 bin liraya kadar keşide edebilir." Şöyle bir kloz yazılıyor çekin üzerine, diyor ki: "Bu çek koçanı, bu sayfa en fazla 5 bin liradır veya 10 bin liradır." Bunu kim yapıyor? Banka yapıyor. bankada rasyo değerlendirme elemanları var. Burada bankacı çok değerli bir milletvekilimiz var. Rasyo değerlendirme elemanları son derece titiz bir çalışma yapıyorlar ve onunla ilgili bir değerlendirme yapıyorlar, diyorlar ki: "Size verdiğimiz çek koçanının her bir sayfasını en fazla 10 bin liraya kadar keşide edebilirsiniz." Böylece hem o kişiyi titiz bir incelemeden geçiriyor banka hem de onun piyasaya enflasyonist para sürmesinin önüne geçiyor. Şimdi, bir çek koçanını keşide ederken önünüzde bir engeliniz var mı? Yok. 10 katrilyon yazabilir misiniz? Yazarsınız. Hiçbir engel var mı? Yok. 1 trilyon da yazarsınız, 5 trilyon da yazarsınız. Hâlbuki, bu klozları koyduğunuz anda üzerine bir şey yazma olanağı yoktur. Bu, bankaya bir yükümlülük yüklüyor. Banka o çek koçanını verirken aynen kredi kartındaki gibi ciddi bir değerlendirmeden geçiriyor ve onu piyasada denetleyici bir limitle bağlıyor. Burada eğer bu klozları koyduğunuz zaman yapmış olduğunuz şeyin birincisi şu: Çeki lehtar alırken o insanın bankada nasıl değerlendirildiğini de zaten çek sayfasının üzerinde görüyor. Bu hem piyasadaki enflasyonu engelleme açısından, dilediği şekilde piyasaya çek sürebilmesi, para sürmesi açısından bir engel hem de bankanın piyasayı değerlendirmesi açısında da çok iyi bir veri bankası. Bankalar lütfensinler, birer tane daha rasyo elemanı daha alsınlar. Yani, Türkiye'de bu kadar işletme fakültesi, bankacılık mezunu gençlerimiz var, işsiz geziyorlar. E, onlara bir iş alanı çıksın. Mahkemelere, adliyelere bu kadar iş yükü yüklemenin anlamı yok.

İkincisi, icra ceza mahkemesi yanlışın bir diğeri, doğru da değil. Niçin? Çünkü, burada, Türkiye'de çekin temel kullanıcı fonksiyonunu değerlendirmek istemiyorum çünkü ticaret hukukunun temeline ilişkin bir şey olmuş olacak. şimdi, Türkiye'de çekin bir kredi fonksiyonu olmadığını düşünüyorum, zaten yasada da böyle düzenlenmiş ama kullanılış biçimine bakıldığı zaman farklı bir durum ortaya çıkıyor. Bir örnek verelim: Dün burada detaylı bir şekilde tartışıldı iflas ertelemesi konusu Sayın Bakanım. Şimdi, iflas ertelemesine gitmiş bir şirketin çeki bana verilmiş, ben ondan alacaklıyım. Çeki de almışım, o çeki de ilgi tutmuşum, üçüncü bir şahsa da kendi çekimi vermişim. Şirket iflas ertelemesine gitmiş, hukuken o şirketin üzerine gidemiyorum, alacağımı tahsil etme olanağım yok. Peki, benim çekimi ödememek gibi bir lüksüm var mı? Yok, iflas ertelemesine gitmemişim. Ya ben de iflas ertelemesine gideceğim aynı gerekçeyle, o zaman da borca batıklık vesaire gibi ticaret hayatımı yitireceğim ya da o çeki ödeyeceğim, ödeyemedim hapse gireceğim. İcra ceza mahkemesi bunun dışındaki beni o yargı ilamının güçlü etkisinden kurtaracak bir yargılama hukukuna bakmaz, "Benim görev alanım değil bu" der, öyle değil mi? İcra ceza mahkemesi basit yargılama usulüne bakar, sizin bu konudaki gerekçelerinizi vesairelerinizi hiçbir şekilde ciddiye almaz. Peki, durdu, ikinci kısım, yine iflas ertelemeye gitmiş bir şirketin size ödemelerini yapıyor, siz de o ödemelerle birlikte çekinizin karşılığını belirliyorsunuz ama tamamını ödemiyor, diyor ki: "Bu ay yüzde 10'unu ödeyeceğim, önümüzdeki ay da yüzde 10'unu ödeyeceğim." O arada icra ceza mahkemesi yargılamaya devam ediyor, basit yargılamayla hüküm oluşturuyor. Siz bu defa çek bedelini ödemekle kurtulamadığınız gibi, bir de üzerine cezayı da ödüyorsunuz ama sizin icra ceza mahkemesinde bu itirazınız da hiçbir şekilde dinlenmez. Ama asliye ceza mahkemesi olursa, asliye ceza mahkemesi, orada, suçun maddi unsuru üzerinde değerlendirme yapacağı için sizin yargı ilamının güçlü etkisiyle engellemeleriniz veya periyodik alacaklarınız gibi birçok hususu hâkim takdir edecektir, ona göre vicdani kanaatini oluşturacaktır. Burada icra ceza mahkemesiyle tümüyle, tamamen... Ya, bence, aslında, icra ceza mahkemesine bile gitmeye gerek yok buradaki düzenlemeye bakılınca. Yani, çek karşılıksız çıktı bankadan, karakola bildir, alsınlar, içeriye götürsünler; ya parayı ödesin ya bunu yapsın mantığı da doğru değil, onu söylemekte yarar görüyorum.

BAŞKAN - Ah, keşke öyle olsa, keşke dediğiniz gibi olsa.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Bunun için Sayın Bakanım, bir, bu düzenlemeyi, evet, ciddi anlamda yeniden değerlendirmek lazım. Çekle ilgili ciddi bir yasal düzenlemeye Türkiye'de ihtiyaç var mı? Var ama bu, bu şekilde bunun içerisinde olmamalı, ciddi hazırlanmalı, ticaret hukuku kürsülerinden, üniversitelerden, Avrupa ülkelerindeki örneklerden son derece ciddi bir şekilde yararlanabiliriz, çok ciddi yararlanma olanakları var, onlardan yararlanalım ve bu konu ciddi anlamda gözden geçilirsin. Çünkü, bu, enflasyonist baskının da en büyük sebebi. Yani, 1 milyon 850 bin sayfa çek yalnızca bu sene, 2016 yılının ilk altı ayında karşılıksız çıkmış. Niçin? Bir anda insanlarımız üçkağıtçı mı oldu, bir anda sahtekar mı oldu? Değiller. İşte az önce ortaya geldiği gibi, turizmdeki sıkıntı yansıdı, müteahhitlik hizmetlerindeki sıkıntılar yansıdı, sonuçta ekonomi Türkiye'deki en büyük para dönüşümü aracı olan çeke böyle yansıdı. Buna bu boyutta bakmak gerekir.

Teşekkür ederim.