KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben bu düzenlemeyi yerinde buluyorum. Yani, piyasaların ihtiyacı vardı. Bundan dolayı ben Sayın Başbakan Yardımcımız Sayın Canikli'yi de kutluyorum. Eski bir bankacı olarak bu karşılıksız kalan çek yaprağında keşide eden kadar bankaların da sorumlu olduğunu da düşünüyorum ayrıca. Bu sorumluğun paylaştırılması hususunun da çok iyi düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Yani, iyi ve kötünün iyi bir şekilde, net bir şekilde ayrıştırılması konusunda tartışmamız gerektiğini düşünüyorum.

Tabii, bizim burada yapmamız gereken iş, bankaların da basiretli bir tüccar gibi davranmasını sağlayacak tedbirleri almamız. Tabii, bu kanuni düzenlemelerle değil de düzenleyici otoritelerin birtakım düzenlemeleriyle, yönetmelikleriyle bunu yapabiliriz. Nasıl olur? BDDK'nın bu konuda yapabilecekleri var düzenleyici otorite olarak. Çünkü, her çek yaprağı için bankalar normalde 1.200 TL karşılığında limit oluşturuyor ve bu çek taahhüt kredisi olarak adlandırılıyor ve bu bankaların çek taahhüt kredisinin belli bir oranı üzerinden -şu anda bildiğim kadarıyla yüzde 20- bu risk ağırlıklı aktifler olarak kabul ediliyor, bu da sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanmasında önemli bir oran. Sermaye yeterlik rasyosu da bankacılar için çok önemli bir oran. Şu anda ortalama çok iyi, 15'ler civarında ama 12'ye düştüğünde ilave bir şube açabilme gibi birtakım kısıtlar var. Kredi verme iştahında ona göre baskı oluşturabilir sermaye yeterlilik rasyosu. Bu anlamda düzenleyici otorite olarak bu risk ağırlıklı aktiflerle ilgili oranlarda değişiklik yapabilerek artırabilir, azaltabilir oranları, değişiklikler yapabilir. Orada bankaların vermiş olduğu çek karnesi yapraklarından dolayı performanslarına geçmişe dönük olarak bakılabilir, ona göre bir düzenleme yapılarak bankalar da cezalandırılabilir.

Tabii, neden bankalar sorumlu olsun diyorum? Bankalar kaynak temin edebilmek için rekabet içerisinde, yoğun bir rekabet var bu sektörde. Normalde çek de bir vadesiz mevduat yaratabilme aracı olarak bankalar tarafından kullanılıyor. Vadesiz mevduat da maliyetsiz bir kaynak. Yani, şu anda mevduatın maliyeti yüksek. Çek karnesi vererek vadesiz bir mevduat temin etme yoluna gidiyorlar. Bu alanda yoğun bir rekabet var. Tabii, müşteri seçiminde, müşteri değerlendirmesinde zaman zaman çok, böyle, itinalı davranılmayabiliyor. Bu nedenle, burada basiretli bir tüccar gibi davranılması konusunda, biraz önce söylediğim gibi, düzenlemeler gelmesinde fayda var diyorum.

Tabii, çek karnesini bankalar bir havuç olarak kullanıyor vadesiz mevduat çekebilmek adına. Öneri olarak, limitli çekler olabilir, geçmişte vardı, örnekleri var. Çekin üzerinde bir limit konuluyordu, 10 bin lira, 20 bin lira konabilir, 50 bin liraya kadar bir limit konabilir, 100 bin liraya kadar değişik limitler konabilir. Bu limite kadar banka bunu garanti ediyor denilebilir piyasaya, o şekilde veya çek yapraklarının farklı renkleri olabilir. O renkler ona göre keşide edenin veya o yaprağın riskini gösterebilir. Öyle bir yöntem olabilir.

Tabii, şimdi, bu düzenleme neticesinde, biraz önce burada konuşuldu, senet ve bonoya bir kaçış olacak netice itibarıyla hapis cezası geldiğinde. Riskli müşteriler piyasada bono kullanacak, risksiz müşteriler çek kullanacak. Doğal olarak bir seleksiyon da olacak baktığımız zaman, piyasada böyle bir seleksiyon da göreceğiz diye düşünüyorum. Ama, piyasanın bu konuda bir düzenlemeye ihtiyacı vardı, yaptırım olması gerekiyordu; hapis cezasının da yerinde bir düzenleme, yerinde bir yaptırım olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.