KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, biraz önce sayın genel müdür dedi ki: "Efendim, burada kurucular kurulunun beyanları sözleşmeyi yaparken zaten vardı, burada ikinci bir sefer olmasının yararı yok, bu fuzulidir." Peki. Yani, 6102 sayılı Ticaret Kanunu'nun babası dediğimiz Profesör Doktor Ünal Tekinalp Hoca'nın, Sayın Hüseyin Ülgen Hoca'nın bu konuda düşünceleri ne, alındı mı acaba?

İki: Bu şekilde kaç şirketimiz var?

Üç: Yani, kusura bakmayın, genel müdürün tam ifadesiyle ben cevap vereceğim. Bakın, madde 336'da "esas sözleşme kurucular beyanı" diyorsunuz, onu oradan zaten çıkarıyorsunuz. Nereden çıktı? Komple kurucular... Kurucular beyanında ne geçiyor? Kurucular beyanını biz okuyalım yani ne ortadan kaldırılıyor? Aslında, bu kurucular beyanının beyanına aykırı vaziyette bir işlem yapılırsa o kurucular sorumluluk altına giriyor. O şirketi kuranların bu kurucu beyanları onları bağladığı için siz bu bağlamdan çıkarıyorsunuz bunları yani bunlara bir gri alan, bir boşluk alanı yaratıyorsunuz. Buradaki maddede diyor ki: "Kurucular tarafından kuruluşa ilişkin beyan imzalanırken dürüst bir şekilde bilgi verme ilkesine göre doğru ve eksiksiz olarak hazırlanır." Yani, burada dürüst, eksiksiz, doğru bilgi vermeyen kurucular beyanı ileride sorumluluk altına girecek. Siz bu sorumluluk altına girmesin diye bu şirket yetkililerinin hepsini bu bağlayıcılıktan, bu bağlamdan kurtarmaya çalışıyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Pardon, nasıl girecek Sayın Tanal, nasıl sorumluluk altına girecek?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - E, bunu kaldırıyorsunuz.

BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hayır, bir saniye, "Kaldırmayalım." diyecek...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ya, kaldırmayın, mahzuru ne Üstad yani bana bunu söyler misiniz? Ben size bir taahhüt imzalıyorum, bir sözleşme yapıyorum, şirket kuruyorum, diyorum ki: "Benim şirketim dürüstçe şu, şu, şu alanda..." Beyanda bulunuyorum ben aynı zamanda. Nedir? Sözleşmenin bir tanesinde ben ayni koydum. Nedir ayni? Gayrimenkulümü şirketin sermayesi olarak koydum. Siz de baktınız, "Ya, bu şirket ne güven veriyor..." Ondan sonra, onu sözleşmede taahhüt ettiğim hâlde, dürüstçe beyanda bulunduğum hâlde, sonradan onu tescil yapmadım. Mevcut olan bu yasaya göre, benim sermaye olarak koyduğum evimi, arabamı ve diğer şeyleri getirmediğim zaman ben sorumluluk altına giriyorum, getirmezsem bile benim diğer mal varlığıma rücu edebileceksiniz. Burada niçin bunu çıkarıyoruz? Yani, bunu çıkarmanın pratik olarak ne yararı var? Bu durumda mağdur olan kaç şirket var, hangi şirketler var Üstadım? Yani, burada biz şirketlere rahatlıkla bir at koşturma alanını çıkarıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Şimdi, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bakın, burada dediğiniz olayların hepsi zaten şirket kurulurken şirket sözleşmesinde imza altına alınıyor ve yürürlükteki meri mevzuata göre -bütün mevzuatı kastediyorum- kurallara uygun bir şekilde yani ayni sermaye koymasından tutun ne gerekiyorsa, mevcut, meri mevzuata uygun olduğunu beyan ediyorsunuz zaten ve uymak zorundasınız da ayrıca. Dolayısıyla, burada bunun olması ya da olmaması bu anlamda ilave bir sorumluluk falan getirmiyor, onun için sordum. Bir örnek verebilir misiniz Sayın Tanal, gerçi kusura bakmayın, biraz diyaloğa dönüştü ama. Yani, nasıl bir somut sorumluluk getiriyor, şey yapabilir misiniz?

BAŞKAN - Sayın Tanal, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Peki, somut olarak şirket sahibinin yani kurucular tarafından şirket kurulurken sözleşmesinde doğru, dürüst bilgileri kanun verme zorunluluğunu getirmiş. Burada kanun aslında biraz da şirketlere vatandaşın güvenmesi açısından bu hükmü getirmiş. Siz şu anda bu hükmü geri götürüyorsunuz, geri kaldırıyorsunuz. Yani, şirkete diyorsunuz ki: "Sen doğru bilgi vermeyebilirsin, sen dolandırabilirsin, verdiğin bilgiler gerçek olmayabilir." Ama, bununla, şirketin yanlış bilgi verme ihtimalini ortadan kaldırmış durumda kanun koyucu geçmişte buna. Şu anda kanun koyucunun yani geçmişteki kanun koyucunun tam tersine bir uygulama getiriyorsunuz yani şirket sahiplerine diyorsunuz ki: "Ya, kardeşim, sen şirketi kur, dolandırabilirsin. Amacın para mı kazanmak? Sana her türlü yol mübah, gerçek bilgi, dürüst bilgi vermeyebilirsin." Ama, biz bu kanunla gerçek bilgi, dürüst bilgi verme zorunluluğunu getirmişiz. Yani, ben tüm arkadaşlardan istirham ediyorum, burada kaldırılmak istenilen 336, 349'uncu maddeleri okuyun, nelerin iptal edildiğini hep birlikte görmüş olacağız veya kendiniz okuyun, neyi iptal ediyorsunuz. Yani, bu maddenin pratikte ne zararı var şirket sahiplerine?