OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Şimdi, az önce de belirttim, bizim tercihimiz bu gündem maddesinin bir sonraki toplantıya alınmasıydı ama irade o şekilde oluşmadı. Onun için şu anda Türkiye'nin içinde bulunduğu durum ve son yaşamış olduğumuz darbe girişiminin önüne geçmesin isteriz biz bu madde.

BAŞKAN - Muhakkak öyle olacaktır.

OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Onun için birkaç noktayı vurgulayıp esas şerhte belirteceğiz görüşlerimizi konuyu çok fazla gündemde tutmamak açısından.

Anlaşmanın birçok maddesi var. Biliyorsunuz, Kuzey Kıbrıs'ta elektrik ve su baştan beri bir problem yani Kuzey Kıbrıslıların yaşadığı temel bir problem. Bu anlaşmanın muhtelif maddelerinde -hepsini tek tek saymayayım- yap-işlet-devret modeliyle oradaki tesisler yerel su ve temin edilen su olarak iki ana başlıkta ayrılıyor. "Yerel su" denilen, şu anda hâlihazırda Kıbrıs'ta var olan kendi doğal kaynaklarıyla -kuyularla ya da başka şekillerle- temin etmiş oldukları su. "Temin edilen su" denilen, Türkiye'den döşenen boru hattıyla Kıbrıs'a giden su ve bunun dağıtımıyla ilgili tekel oluşturuluyor. Bu tekelin oluşumuyla ilgili de anlaşmanın içinde maddeler var.

Şunu kayda geçirelim: Eğer Türkiye'de su olmasaydı, Türkiye dışarıdan su temin etmek zorunda kalsaydı Türkiye Cumhuriyeti böyle bir anlaşmayı imzalamazdı arkadaşlar. Onun için bizim altına imza atmayacağımız bir anlaşmayı, bağımsızlığını ısrarla önemsediğimiz, şu anda görüşmelerin yürüdüğü, görüşmeler yoluyla Kıbrıs'ta bir barış sürecinin sağlanmasını istediğimiz, bizim soydaşımız olan bir ülkede de bu şekliyle bu anlaşmanın imzalanmasını biz doğru bulmuyoruz diyeyim, ben sözlerimi burada tamamlamış olayım.