| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | FETÖ'cü terörist darbe girişimine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 20 .07.2016 |
OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; birkaç tur yapacağımızı düşünerek ben ilk turdaki görüşlerimi daha genel çerçeve içinde tutmak istiyorum ama diğer turlarda detaylı tartışmamız gereken şeyler olduğu kanaatindeyim.
Bu tartışmayı bir parti aidiyetiyle değil... Gerçekten Türkiye çok anormal bir süreç yaşadı yani Meclisin bombalanması, üzerinde Türk ordusunun üniforması olan bazı alçakların kendi insanına ateş etmesi gibi şeyler yaşadık, bu ve buna benzer şeyler yaşadık. Dolayısıyla, öncelikle, bu darbe girişimi sırasında darbeye direnirken hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum, yaralananlara geçmiş olsun diyorum.
Ve şunu ısrarla belirtmek lazım bence: Bir darbeci, kim olursa olsun, darbe için uygun olduğunu düşündüğü koşulları nasıl tespit eder, buna bir kafa yormamız lazım. Bizim bir demokrasi tarihimiz var, yüz yıldan uzun bir demokrasi tarihimiz var ama bir de darbeler tarihimiz var. Dolayısıyla her darbeden önce darbeciler siyasi görüşleri, bakışları, Türkiye'ye getirmek istedikleri, giydirmek istedikleri gömlek ne olursa olsun, bunların hepsini aynı kefeye koyarak söylüyorum, kendilerince uygun olduğunu düşündükleri zamanda, koşulların uygun olduğunu düşündükleri zamanda darbe girişiminde bulunurlar. 15 Temmuz gününü darbeciler açısından "Uygun koşullar oluşmuştur." noktasına getiren konu nedir, bence bunun büyük bir açık yüreklilikle tartışılması lazım çünkü darbenin bir önceki günü var yani 15 Temmuzda yapıldı darbe, cuma günü ama bir perşembe gecesi var, bir darbenin yaşandığı an var, bir de darbeden sonrası var. Şimdi, bizim pozisyonumuz, perşembe günü itibarıyla biz ana muhalefet partisiydik, iktidar partisinin yapmış olduğu uygulamaları eleştiriyorduk, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumdan memnun değildik. Diğer muhalefet partileri için de durum farklı değildi, Meclisin içinde olan ya da olmayan. Cuma günü itibarıyla, Türkiye'nin demokrasisine yönelik bir darbe olduğunu fark ettik, bir saldırı olduğunu fark ettik. Fark ettiğimizde daha Meclis bombalanmamıştı ama daha sonra onun da olduğunu gördük. Yani olayın vahametinin daha da arttığını gördük ve iyi ki, Parlamentoda temsil edilen bütün siyasi partiler, hatta buna Parlamento dışındaki birçok partiyi da katabiliriz, bence Türkiye siyasi parti sistemi, siyasi partilerimiz iyi bir sınav verdi.
İktidar partisinin darbeye maruz kalıyor olması tabii ki doğaldır çünkü Cumhurbaşkanı, Başbakan, Hükûmet iktidar partisi üyelerinden oluşuyor ama onların tepki vermesi de çok doğaldır. Burada, çok önemle üzerinde durulması gereken şey, bütün muhalefet partilerinin ortak bir iradeyle bu darbeye karşı çıkmış olmasıdır. "Darbeyi kim yapıyor; emir-komuta zinciri var mı, yok mu; nereden geliyor, nasıl geliyor; nasıl bir Türkiye yaratmak istiyorlar?" sorularına muhatap bile olmadan yani çok hızlı bir şekilde, bu soruları sormadan doğrudan prensip olarak böyle bir şeyi reddetmiş olmasıdır. Bu, bence, çok kıymetli bir şeydir. Türkiye'nin demokrasi tarihine çok önemli bir katkıda bulunmuştur, Türkiye'nin darbe tarihine de çok önemli bir darbe vurmuştur aslında bu tavır. Tabii, bunu tek başına siyasi partilere yüklememek lazım, arkadaşlarımız vurguladıkları için biraz hızlıca geçeyim. Halkımız sokağa çıktı, ordunun içinde darbecilerle aynı görüşte olmayan çok büyük bir çoğunluk yani şerefli subaylarımız çıktılar ve mücadele ettiler. Dolayısıyla, böyle bir şey atlatıldı yani 15-16 Temmuz gecesi atlatıldı. Şimdi, bizim bundan sonraki Türkiye'nin gidişatıyla ilgili, şapkamızı önümüze koyup bazı şeyleri konuşmamız lazım. Eğer bu ülkede darbe olsaydı, örneğin gazeteler yasaklanır mıydı? Yasaklanırdı. Şu anda bir mizah dergisi toplatılıyor arkadaşlar. Bunu şunun için söylüyorum: Uyarmak için söylüyorum. Bu ve buna benzer meseleler Türkiye'nin bundan sonra geçmişte yaşamış olduğu kutuplaşmayı bir uzlaşmaya, bir ortak akılla hareket etmeye, muhalefetin yapmış olduğu eleştirileri dikkate almaya değer gören bir yönteme doğru evrilmeli çünkü darbe hepimize karşı yapıldı, hep beraber mücadele ettik ve darbeyi bertaraf ettik. Ama, o gün yaşanan meseleleri geleceğe doğru Türkiye'yi daha iyi bir noktaya getirecek bir şekilde ortaya koymamız lazım, onu o şekilde yorumlamamız lazım.
Bir başka nokta, bu, hukuk çerçevesinde mücadele meselesi, diğer arkadaşlarımız da değindi. Dün akşam itibarıyla 49 bin küsurdu devlet kadrolarından görevden el çektirilenlerin sayısı; işte, farklı birimlerde farklı rakamlar vardı.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Özel okulları çıkarırsanız o kadar yüksek bir rakam çıkmıyor.
OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) - 21 bin artı, özel okulları bunun üzerine ekliyorum. 49 bin artı 21 bin -bende dökümü var, şey olarak takip ediyoruz- orada da bir lisans iptali durumu söz konusu. Ama, tabii bu başlangıç, görünüyor ki bundan sonra bu sayı artarak devam edecek. Bugün önemli karar bir alınacağı ifade edildi Millî Güvenlik Kurulunda, daha sonra Bakanlar Kurulunda. Bu konuyla ilgili olabilir, dolayısıyla işten çıkarmaların daha hızlı bir şekilde yapılacağıyla ilgili bir durum ortaya çıkabilir. Burada ısrarla hukuk çerçevesi içinde ve sapla samanı birbirinden ayıran bir şey izlenmeli yani kurunun yanında yaş da yanmamalı, böyle bir noktaya doğru gidilmeli.
Bir başka nokta: Şu anda sokakta Türkiye'nin farklı kesimlerin insanlar darbeye karşı protesto gösterileri yapıyorlar akşamları özellikle. Bu gösterilerin çok uzatılmamasında fayda var arkadaşlar. Bakın, ben Gezi olayları sırasında, Gezi protestoları sırasında İstanbul il başkanıydım; size gün gün neyin nasıl yaşandığını aktarabilecek durumdayım. Başka arkadaşlarımızın da kendi illerinde deneyimleri vardır. Bu protesto gösterileri uzadıkça Türkiye'nin normalleşmesinin önüne geçen bir noktaya doğru dönüşür. Ve aslında bir kişi kültü etrafında örgütlenen bir yapının yaratmaya çalıştığı bir darbenin karşısına başka bir kişi kültü koyma riskiyle karşı karşıya kalırız. Bunların detaylarını diğer turlarda ifade etmeye çalışacağım ama öncelikle bu genel çerçeveyi çizmiş olalım.
Teşekkür ederim.