ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, bazı varlıkların millî ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili 7'nci maddeye ilişkin, daha önceden, endişelerimizi ve kaygılarımızı açıklamaya çalıştık. Genellikle de kanunun tamamı üzerindeki, tümü üzerindeki görüşmeler sırasında bunu dile getirdik. Şimdi maddenin bazı fıkralarında yer alan hükümler nedeniyle bu kaygılarımızı biraz daha açmak istiyorum.

4'üncü fıkradan başlayarak bunu belirtmek istiyorum öncelikle. Burada "Gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin sahip oldukları, Türkiye içerisinde bulunan, ancak defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye araçları -buna gelen bir önergeyle gayrimenkullerin de ekleneceğini görüyoruz- dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın kanuni defterlere kaydedilir." deniyor.

Şimdi, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yani Türkiye'de ikamet edenlerin defter kayıtlarında yer almayan altın, döviz, menkul kıymet vesaireleri niye yeniden işletmenin içerisine kaydedilme gereği duyuluyor? Yani bunun normal faaliyetlerinden doğan bir sonuç olduğu için mi, yoksa bu işletmenin varlıklarının değiştirildiği bir şey olduğu için mi? Yoksa, herkesin evinde altını da vardır, takısı da vardır, her şeyleri vardır; bunların buraya dâhil edilmesinin manası ne oluyor?

Dolayısıyla burada esas sorun, bu şekilde buraya dâhil edilen bir gayrimenkul daha sonradan hemen işletmeden geri çekilecek, değerlendirilecek ve gelir ve kurumlar vergileriyle ilişkilendirilmeyecek. Aynı şekilde altın işletmeye kaydedilecek, çekilecek ve arkasından kesin olarak işletmeyle kaydedilmeyecek. "Şimdi bunun manası nedir?" diye ortaya çıkacak olan bu soruya bir yanıt bulalım. Nedir bunun manası? Niye insanların evinde duran altınları buraya kaydedilip çekildikten sonra işletmeyle ilgilendirilmeksizin yeniden kullanılabiliyor, başka alanlarda kullanılabiliyor?

Değerli arkadaşlar, daha önceden söyledim mi bilmiyorum ama OECD'de çalıştığım bir dönemde, ben, FATF'ın hangi eylemlerin kara para aklama suçu veya şüpheli işlem sayıldığına ilişkin çalışmalarında bulunmuş birisi olarak; böyle bir olay önümüze geldiği zaman hemen "Bir dakika, bir dakika, bu yıkamadır." denirdi. Yani birisi geliyor, kendisine ait, işletmeye koyuyor, işletmeyle hiç ilgilendirilmiyor; sermaye yapısını güçlendirmiyorsunuz, sermayeyi artırmıyorsunuz, o işletmede kullanılır hâle getirmiyorsunuz, yatırıma da dönüştürmüyorsunuz, birkaç gün sonra geri çekiyorsunuz. Bunun manası yoktur. Bu tehlikeli bir düzenlemedir. O nedenle bu düzenlemenin anlamını kavrayamadığımız sürece...

Hele hele akla gelen çok daha şey olaylar var. Çünkü biz kasa fazlalarının yani fazla gözüküp de aslında kasada olmayan miktarların, belirli bir bedel ödettirerek de zaten daha önceki maddelerde çözümünü bulmaya çalıştık. Şimdi aynı olay burada var, yeniden kasa fazlası yarattırıyoruz. Olmayan şeylerin de buraya konulmasını engelleyecek herhangi bir hükmünüz var mı? Yok. Bir taraftan, olmayan şeylerin buraya kaydedilmesini ve daha sonradan işletmeden çekilmiş gibi gösterilmesini engelleyen bir durumunuz yok.