KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, şöyle: Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, yapmış olduğumuz yasal düzenlemeyle varmak istediğimiz amacın doğru anlaşılması, kanunla, maddeyle getirilmek istenen düzenlemelerde endişe olarak ifade edilen hususların nasıl karşılandığını anlatmak son derece önemli çünkü kamuoyunun da yakından takip ettiği bir düzenleme.

Hatırlarsanız daha önceki tasarıda yapılan bir düzenleme vardı. O, sadece yurt dışındaki varlıkların Türkiye'ye getirilmesi hususunu düzenliyordu, bir daha tekrarlamayayım. Daha önceki yapılan tartışmalar çerçevesinde tasarıdan çıkarıldı ve yeniden bu teklifin içerisinde düzenlendi. Öncelikle önceki tasarıdaki düzenleme ile bu teklifteki düzenleme arasında önemli farklılıklar oluşturuldu. Muhalefet tarafından yapılan her bir eleştiriyi dikkatlice dinledik, önemli konular. Bu konularla ilgili olarak endişeleri ortadan kaldıracak düzenlemeler ne olabilir diye de özellikle titiz bir çalışma yaptık. Onun için, yurt içi varlıkların kapsama dâhil edilmesi dışında, yurt dışından getirilen varlıklarla ilgili yaptığımız düzenlemelerin aslında getirilen eleştirileri karşıladığını düşünüyorum.

Bu maddeyle temelde amaçladığımız, vatandaşlarımızın veya yurt dışındaki başka ülke vatandaşlarının sahip oldukları varlıkları Türkiye'ye getirmelerini sağlamak ve böylelikle bu varlıkların ekonomiye kazandırılmasını sağlamak ve ekonomi için bir kaynak üretmek. Zaman zaman gündeme geliyor, bu düzenlemede önceki düzenlemelerden farklı olarak herhangi bir şekilde bir vergi hasılası elde etme amacı ön plana çıkmıyor. Bunun yerine herhangi bir şekilde bu varlıkların ekonomiye kazandırılması, ekonomiye kazandırılan bu varlıkların yatırım, üretim, istihdam üzerinde meydana getireceği ilave katkıyla sonraki aşamalarda daha fazla bir vergi ve hasıla etkisinin meydana getirileceği düşüncesi... Dolayısıyla burada önemli bir yaklaşım farklılığı var. Burada her hâl ve takdirde bu şekilde kayda giren varlıklar vergilenecek, vergilenebilir şekilde kayıt altına alınmış olacak. Yurt dışındaki bir varlığın bu kanun çerçevesinde Türkiye'ye getirilmiş olması, zaten kayıtlı bir varlık hâline dönüşmesi anlamına geliyor veya yurt içinde işletmeye dâhil olmayan varlıkların işletmeye dâhil edilmesi kayıtlı hâle geliyor. Dolayısıyla, kayıtlı hâle gelen bu varlıkların sonraki aşamalarda mutlaka ve mutlaka vergi hasılası bakımından önemli bir girdi teşkil edeceğini düşünüyoruz.

Yine burada yapılan düzenlemede özellikle şöyle bir yaklaşım farkı benimsedik, ikinci yaklaşım farkı da önemli: Burada önceki düzenlemelerde varlıklarını getiren vatandaşlara zorunlu birtakım uyulması gereken koşullar koyduk. Bunların konulması yanlıştır demiyorum ama burada zorunlu koşul koymanın teşvik edici unsurları azalttığını düşünüyoruz. Dolayısıyla biz ekonomimize güveniyoruz. Yurt dışından varlıklarını getiren vatandaşlarımızın özellikle varlıklarını Türkiye'de tutacaklarına inanıyoruz ama bunu zorlayıcı, hukuki koşullarla değil, gönüllü olarak yapmalarını istiyoruz. Onun için, burada yapılan düzenlemeyle yurt dışından getirilen varlıkları ister bir işletmeye kaydetsinler isterse bankada değerlendirsinler isterse bir gayrimenkule yatırım yapsınlar, her hâl ve takdirde bu ülke için kazanılmış bir kaynaktır diye düşünüyoruz. Onun için burada sermayeye ekleme, işletmelerin sermaye eklemeleri konusunda bir engelimiz yok. Tam tersine, önceki yasalarda olmadığı hâlde, biliyorsunuz, işletmelerin sermayesine eklenen varlıklar üzerinden de izafi faiz gideri indirimi imkânı getirdik. Dolayısıyla, şu anda mevzuatımızda zaten işletmeye dâhil etmenin teşvik edici unsurları var. Bu da son derece önemli: Yani liberal, son derece vatandaşın kendi ihtiyarına bağlı bir yaklaşım getirdik. Bunun da önemli bir yenilik olduğunu düşünüyorum.

Geçen defa tasarıda olmayan, bu defa dâhil ettiğimiz yatlar ve gemiler var. Aslında hepimiz aynı şeyi söylüyoruz. Farklı nedenlerle Türkiye'deki gemi siciline kaydedilmeyen gemiler ve yatlar var ve bunlar da aslında bizim denizlerimizde, kıyılarımızda, limanlarımızda Türk vatandaşları tarafından kullanılan araçlar. Dolayısıyla, bunların da bu düzenleme sayesinde Türkiye'deki sicile kaydedilmesini teşvik etmek istiyoruz.

MUSA ÇAM (İzmir) - 2009'da bununla ilgili bir düzenleme yapılmıştı Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yaptık ama o zaman, mesela, birtakım vergisel endişeler nedeniyle gene getirilmediği ifade edildi. O konuyla ilgili ayrıca bir açıklamayı arkadaşlarımızdan alacağım çünkü ben kendi notuma baktığımız zaman bu meselenin sadece bir vergi meselesi olarak ortaya çıkmadığı ortaya çıkıyor. Mesela -arkadaşlarımın bana verdiği nottan bakıyorum- işte burada bu yatların ve gemilerin finansmanında bankaların oynadığı rol, regülasyon. Ne anlamda regülasyon? Hem sahipliğe ilişkin regülasyon hem de kullanıma ilişkin regülasyon Türkiye ile farklı ülkelerde farklılık arz edebiliyor.

Konunun esasına dönmek gerekiyorsa bir kere bizim yapmış olduğumuz düzenleme, kesin bir şekilde ifade edebilirim ki endişe olarak ifade edilen hususlara meydan verecek bir düzenleme değil. Bunu neden söylüyorum? Yapılan yorumlara baktığım zaman, arkadaşlarımız, sayın vekillerimiz tabii haklı olarak sadece burada gördükleriyle bir yorum yapıyorlar, buradaki düzenlemede yer alan hususlara bakıyorlar. Hâlbuki bu maddenin hiçbir yerinde gerek vergi kanunlarında gerek suç gelirlerinin aklanmasıyla ilgili kanunda öngörülen hiçbir düzenlemeyi ortadan kaldırmıyoruz, hiçbir yükümlülüğü ortadan kaldırmıyoruz. Suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanıyla mücadele mevzuatı var. Orada diyor ki bankalara: "Ne işlem yaparsanız yapın müşterinizi tanıyın, kimlik tespiti yapın. Şüpheli işlem bildiriminde bulunulması gereken hâller varsa şüpheli işlem bildiriminde bulunun. Hatta ve hatta işlemi belli hâllerde yapmayın." Dolayısıyla, burada bu mevzuat çerçevesinde yurda getirilecek bütün varlıklar bakımından suç gelirlerinin aklanmasıyla ilişkin mevzuattaki bütün yükümlülükler geçerli. Kimse endişe etmesin, herhangi bir şekilde bu kanun kapsamında varlıklarını bankalar üzerinden Türkiye'ye getirenler açısından bankalarımız her türlü sorgulamayı yapacaklar, her türlü yükümlülükleri geçerli olmak üzere görevlerini ifa edecekler.

Burada getirilen kaynakların belli suçlardan elde edildiği iddiası bir varsayımdan ibarettir. Hukukun temel bir prensibi vardır, masumiyet karinesi. Yani bir kişinin suçlu olduğuna dair elinizde bir kanıt yoksa kişi baştan masumdur. Biz burada yapmış olduğumuz düzenlemede, sadece ve sadece kişi bakımından bu kaynağın Türkiye'ye getirilmiş olmasının tek başına bir suç soruşturması için, bir vergi incelemesi için neden oluşturmayacağını söylüyoruz. Aslında hukukun doğal bir prensibidir. Ama bunu özellikle ifade ederken kelimeleri özenle seçiyoruz ve diyoruz ki sırf bu nedenle bunlar yapılmaz. Bundan dolayı mevzuatımızda geçerli olan gerek suç gelirlerinin aklanması mevzuatı olsun gerek terörle mücadele mevzuatı olsun gerek terörizmin finansmanının önlenmesine ilişkin mevzuat olsun bütün yükümlülükler geçerlidir. Herhangi bir şekilde asla Türkiye... Bir kere şunu açıkça ifade edeyim, bütün Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri, AK PARTİ hükûmetleri de dâhil olmak üzere uluslararası yükümlülüklerine bağlıdır, imza atmış olduğu sözleşmelerin gerektirdiği bütün yasal ve idari uygulamalara bağlıdır. Bu düzenleme herhangi bir şekilde o sözleşmeleri ortadan kaldırmadığı gibi, o sözleşmelerin etkin bir şekilde uygulanmasının önünde de bir engel oluşturmamaktadır. Herhangi bir şekilde buraya getirilen bir varlığın yıkımı yoluyla aklanması asla söz konusu değildir. Hangi kaynak getirilirse getirilsin, ister bir şirkete sermaye konulsun ister bir bankada mevduat olsun isterse bir gayrimenkulün satın alınması olsun, bütün mevzuatın diğer amir hükümleri çerçevesinde her türlü soruşturmaya, kovuşturmaya tabidir. Bunu özelikle belirteyim.

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlayalım lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu çok önemli bir konu, bana biraz müsaade edin.

Yani burada söylenen şeyler çok önemli. Herhangi bir şekilde buradaki yapılan düzenleme rüşvet, yolsuzluk, paraların aklanması gibi bir şeye asla müsaade etmesi mümkün değildir. Adrese de teslim bir düzenleme olduğu iddiasını külliyen reddediyorum. Bu, hakikaten yani hepimiz hukuk yapıyoruz, böyle bir düşünce asla yok.

İfade edildi, vatandaşlar -bu da tartışılacak bir konu ama- yani yurt dışından varlığını getirmeyen bir kişinin hiç vergi ödemeden bu düzenlemeden yararlanmış olması bir tercih sorunudur. Biz burada teşvik edici olması bakımından vergi ödememe hususunu öngörüyoruz ama önceki yapılan düzenlemelerde de düşük oranlarda vergileme vardı.

Herhangi bir şekilde OECD'nin, FATF'in kurallarına aykırı bir düzenlemeyi içermemektedir. Bunu da özellikle ifade edeyim. Özellikle, 2018 sonunda yürürlüğe girecek olan G20 kapsamında BEPS olarak ifade ettiğimiz düzenlemeler kapsamında özellikle 2018 öncesi dönemde ülkelerin bu düzenleme öncesinde kendi ülke vatandaşlarının varlıklarını ülkelerine getirebilmeleri için teşvik edici düzenlemeleri yapmaları ve bunları yaparken de hangi hususlara dikkat etmelerine dönük olmak üzere OECD tarafından çıkarılan rehber de bulunmaktadır. Hatta, bu rehberde de özellikle yapılacak düzenlemelerde, çıkarılacak rehberlerde...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yabancılar yararlanamayacak mı Sayın Bakan?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yararlanabilecek. Yok, onu demin ifade ettim. Yani herkes getirebilir.

Özellikle bu söylediğim dokümanda şu husus çok açık bir şekilde ifade ediliyor: "Hangi durumlarda cezai kovuşturma yapılamayacağı konusunda açıklama yapılabilir." diyor. Yani, OECD de hangi durumlarda yurt dışından para getirildiği takdirde soruşturma yapılmayacağı hususunda bir düzenleme, bir açıklık getirilmesi gerektiğini söylüyor. Biz de zaten OECD'nin yapmış olduğu bu rehbere uygun bir şekilde diyoruz ki: Normalde aslolan tabii ki mevzuatın genel hükümlerine göre soruşturma yapılmasıdır ama sadece paranın getirilmiş olması tek başına soruşturma yapmak için yeterli değildir. Bu açıdan da yapmış olduğumuz düzenlemeler OECD'nin, G20'nin...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiçbir şekilde vergi incelemesi, kovuşturma, soruşturma yapılamayacak diyoruz.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet ama hangi nedenle?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiçbir şekilde...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, öyle değil, koşulsuz değil. Baştan beri ifade ediyorum, buradaki...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 7'de 7, hiçbir şekilde yapılamayacak.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Vekilim, ben bin kere okusam bu maddeyi, mesele nasıl okuduğumuz.

Demin ifade edildi, cevap veriyorum: Sanki Vergi Usul Kanunu yok, Vergi Usul Kanunu'nu yürürlükten kaldırdık, Gelir Vergisi Kanunu'nu yürürlükten kaldırdık, Suç Gelirlerinin Aklanması Kanunu'nu yürürlükten kaldırdık, kambiyo mevzuatını yürürlükten kaldırdık, bütün mevzuatı yürürlükten kaldırdık, bundan sonra Türkiye'ye gelecek paralar sanki sadece bu madde çerçevesinde gelecek, gidecek diye bir yorum yapıyorsunuz. Şaşkınlıkla izliyorum bu yorumu. Bu düzenleme herhangi bir şekilde böyle bir amacı asla gütmüyor ve bugün verdiğimiz önergede de yine kendi aramızda, muhalefet partisi milletvekillerimizle yaptığımız değerlendirmeler ve Ulaştırma Bakanlığından gelen öneri çerçevesinde birinci fıkrada özellikle varlıkların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sahip olunması, daha doğrusu, her türlü gemi, yat ve su araçlarının bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sahip olunması hususunu açıklığa kavuşturduk.

İkinci olarak: Özellikle yurt içindeki varlıkların ekonomiye kazandırılması bağlamında taşınmazları da sermayeye, işletmeye kaydedilebilecek varlıklar arasına dâhil etmiş olduk.

(6)'ncı fıkrada yaptığımız değişiklik son derece önemli. Aslında, kendi aramızda yaptığımız tartışmalarda hep şu ifade ediliyordu: "Başkasının nam ve hesabına getirildiği zaman başkasının nam ve hesabına getirenin kimliği, getirilenin kimliği konusunda bir belirsizlik var. Dolayısıyla, acaba, başkasının nam ve hesabına para getirildiğinde bu izlenemez mi?" şeklinde. Bu aslında, kanaatimce haklı bir eleştiri değil ama buna rağmen, meseleye açıklık kazandırmak ve buradaki düzenlemenin çok net bir şekilde ortaya konulması bakımından "başkasının nam ve hesabına para getirme hâlinde bildirimde bulunmak suretiyle" ifadesini ekledik. Dolayısıyla, başkasının nam ve hesabına para getiren bir kişi getirdiği durumda bildirimde bulunacak, hangi kişi adına parayı getirdiğini bildirecek, kendi kimliğini bildirecek, mevzuat çerçevesinde düzenleme yapılacak.

(7)'nci fıkrada da yine Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimizin önerisi çerçevesinde "başkaca bir gerekçe olmaksızın sırf bu işlemin yapılmış olmasından dolayı" ifadesinde "başkaca bir gerekçe olmaksızın" ifadesini sadece ve sadece oluşan endişeleri gidermek adına daha net bir şekilde yazdık.

Bütün bunları şunun için anlatıyorum: Bütün endişeler önemli endişelerdir ve dikkate alınması gereken endişelerdir ama diğer taraftan, bütün endişelerin bu maddede ve diğer mevzuattaki düzenlemeler çerçevesinde karşılandığını, bu maddede yapılacak düzenlemeden sonra Türkiye'ye önemli ölçüde kaynak geleceğini, bu kaynakla ilgili olarak da inşallah ekonomiye katkı yapacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla, burada yapılan eleştirileri her aşamada karşılayan, maddeyi daha da iyileştirme çabası içerisinde bir yaklaşımımız var. Bütün bu yaklaşımlara rağmen, bütün bu iyileştirmelere ve değişikliklere rağmen, hâlâ bu değişiklikler hiç yapılmamış, hâlâ hiçbir şey değişmemiş gibi bir yaklaşım tarzı da gösteriliyor. Onu da Komisyonun takdirlerine bırakıyorum. Bu düzenleme gerçekten önemli bir düzenleme.