KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, burada her toplantının başlangıcında usulle ilgili söz istemenin gelenek hâline gelmesinden rahatsız olduğumuzu belirterek usulle ilgili söz istedim.

Biraz önce, Sayın Başkan gündemimizi okudu. Bir tanesi, daha doğrusu peş peşe aynı adla başlayan 2 tane kanun tasarısı var; birisi teklif, birisi tasarı. Dün, tasarıyla ilgili olarak yapmış olduğumuz görüşmeler sırasında bazı endişeler dile getirdik. Örneğin, kamu hastaneleriyle ilgili olarak denetim konusunda Anayasa Mahkemesinin daha önceden verdiği karardan bahsederek yeni düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini karşılamadığını, dolayısıyla Anayasa'ya aykırılığın devam ettiğini söyledik. Orada madde metnini, daha doğrusu, Anayasa Mahkemesinin o maddeyle ilgili metnini çok açık açık okumamıza karşın yani denetim yapan kişilerin, denetim yapan kuruluşun sorumluluklarının çok açık olarak belirtilmemesi nedeniyle bunun Anayasa'nın 2'nci maddesine aykırılık oluşturduğunu Anayasa Mahkemesi kararı yazdığı hâlde "Bu, bunu karşılıyor." dendi, oylandı, geçti. Eğer burada, bir Anayasa'ya aykırılık bile ciddi olarak değerlendirilip de bununla ilgili olarak en ufak bir düzenleme yapılması yoluna gidilmiyorsa, Anayasa'ya aykırı olduğu çok net olarak belli olan bu maddeleri Anayasa Mahkemesine götürmekten başka işlevi kalmayan bir muhalefet ortalıkta kalıyor ise burada yapılan görüşmeler anlamını yitiriyor; gittikçe sıkışmaya başladık.

Şu anda Türkiye'nin koşullarını, bazı konuların aciliyetini kesin olarak kabul ediyoruz, elimizden gelen her desteği vermeye de çalışıyoruz. Meclisin tatil olduğu bir yerde, her tarafın tenha olduğu bir yerde, herkesin kaçıştığı bir yerde herkes koştura koştura sabahın köründe buraya da geliyor ama bir Anayasa'ya aykırılık... Üstelik bu teori de değil, Anayasa Mahkemesinin bizzat yazılmış olan kararı, açıkça bunu diyor "ve denetlenir" diye bir hüküm var, "denetler" tamam "ve denetlenir" diye bir hüküm koymuş. Bu "denetleme", "veya denetlenir" sözcüğünü Anayasa'ya aykırı bulmuş çünkü diyor: "Denetleteceğiniz kişinin burada sorumluluğu yok." Kasıtlı olarak yanlış rapor yazdı, kasıtlı olarak yanlış bilgi verdi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam, onu düzeltiriz, birkaç cümleyle onu açıklarız.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Dün geçti Sayın Bakanım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok, otururuz, gene çalışırız.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Hayır yani işte onu söylemeye çalışıyorum. Yani, buralarda, bunun görüşülmesi sırasında olmaması ciddi anlamda sıkıntı kısacası, Anayasa'ya aykırılıklar da dâhil olmak üzere.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bugün şey yapalım.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bütün arkadaşlarımızın bunu vicdanlarında çok net olarak hissettikleri dile getirilmemiş olsa bile artık yavaş yavaş hissetmeye başladık, bu, bu şekilde olmuyor yani bu görüşmeler bu şekilde gerçekten olmuyor. Burada, Hükûmet olarak acil olarak çıkarılmasını istediğiniz maddelerin birazcık zaman ayırarak, tartışarak, düzelterek geçirilmesi buradaki insanların hepsini vicdanen tatmin eder, vicdanlarını rahatlatır.

Şimdi, varlıkla ilgili, daha doğrusu, Türkiye Varlık Fonu'yla ilgili olarak bir de teklifimiz geldi. Bunun ayrıca görüşülmesi ve buna bir şekil verilmesiyle ilgili olarak endişelerimiz nedeniyle bunun bu şekilde yapılması konusunu kabul ettiniz; sağ olun, çok da doğru bir olay oldu. Dün, bu konuda söz sahibi olacak, gelecekte yetkileri çatışacak olan kurumların hepsiyle bir toplantı yapmaya çalıştık. Toplantı yapmaya çalıştık, Sayın Bakanım, sadece çalıştık, o kadar. Çünkü, insanların hiçbir tanesi sanki böyle özgür bir fikir ifade falan etmiyor, sanki bir olay yok ortalıkta diye...

Biz, Türkiye'nin kamusunun, devletinin bütün varlıklarını neredeyse sınırsız olarak içerisine koyacağımız bir fon kurmaya çalışıyoruz; sınırsız olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi binası dâhil. Çünkü, kamuya tahsis edilmiş bütün gayrimenkuller otomatik olarak neredeyse bu fonun içerisine konacak, otomatik konacak. Peki, bu fon nasıl denetlenecek? Denetim yok. İçerisinde kamu payı olan, hele yüzde 50'den sonra payı olan bütün bu şeylerle ilgili olarak daha önceden Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar var mı? Var. Peki, bu fonu bu konuları açıklığa kavuşturmadan, bu fonun içerisine hangi değerlerin konulduğunu bilmeden, yeniden getirip de bu hâliyle bunu gündeme almanın bir manası var mı, altından nasıl kalkacağız bunun? Büyük bir olasılıkla gene bir şeyler söylenecek, kalkacak, çıkacak. Böyle bir olayın bir parçası olmak veya bunun içerisinde figüran gibi olmaktan ciddi anlamda rahatsızlık duymaya başladığımızı belirtmek istiyorum, bu gerçekten rahatsız ediyor çünkü çok açık bir olay bu. Kanun okuyan, kanun uygulamış insanlarız. Anayasa Mahkemesi bir karar veriyorsa Meclis o Anayasa Mahkemesinin duyduğu endişeleri giderecek düzenleme yapmak zorunda. Anayasa'ya aykırılık iddia ediyorsak öncelikle bunun bir görüşülmesi lazım; görüşmüyoruz. Usullerimiz falan bitti, herkes bunaldı, bir an önce çoluğuyla çocuğuyla birkaç gün geçirmek isteyen insanların elini kaldırıp indirmesi şeklinde yapılacak kanun düzenlemelerinin ülkeye pek bir yarar sağlayacağını da düşünmüyoruz. Hepsiyle ilgili oturulacak, dava açılacak. Anayasa Mahkemesi bu kararı bugün verdiyse yarın da verecek. E, o zaman bu kadar çalışma nereye gidecek? Boş. Buradaki çalışmamızı verimli bir hâle getirmenin zorunlu olduğunu, usul açısından da buna kesin olarak uyulması gerektiğini söylüyoruz. Eğer bu konularda aynı şekilde çalışmaya devam edersek buradaki katkımızı hep beraber gözden geçirmek zorunda kalacağız, grup olarak bunu sizlere belirtmek istedim.