KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanın şahsında salonda bulunan herkesi bir kez daha selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Bakanım, 6 Kasım gecesi bu Komisyondaydık, siz yoktunuz, oturduğunuz yerde Sayın Bülent Arınç oturuyordu. Ben kendisine Soma Yırca köyünde yaşananları, bugüne kadar nasıl gelindiğini hızlı bir şekilde anlattım ve "Birkaç saat içinde Soma'da, Yırca'da kötü şeyler olabilir." dedim. Kendisi dinledi, soru-cevap kısmında da "Açıkçası benim bu kadar teferruatlı bilgim yok, Özgür Bey'in bilgilerinden istifade ettik, gerisini bilirse de Manisa Milletvekili Arkadaşımız Recai Berber bilir." dedi, topu taca attı gitti. Sonra, o gün köylülere cop vuruldu, 4 kilometre öteye kaldırıldılar, kelepçelendiler, bırakıldılar, kurbanlık koyun gibi 70 yaşındaki annelerimiz arkadan ters kelepçeyle zeytin ağaçlarının dibine yatırıldı ve 6 bin tane zeytin ağacı kesildi ama hadi, ben burada söyledim, onu bırakın, bu Marquez'in "Kırmızı Pazartesi" kitabı gibi hepimiz, hepiniz biliyordunuz o cinayetin işleneceğini ama hiç kimse görevini yapmadı.

Ben şimdi, sizin gözünüzün içine baka baka soruyorum: O 6 bin tane zeytin ağacının kesileceği biline biline niçin Çevre Bakanı olarak üzerinize düşen görevi yapmadınız, bu meseleye müdahil olmadınız? Özellikle 17 Martta Bakanlığınız tarafından verilen ÇED olumlu raporunda ağaçların kesilmesinden bahsedilmeyip şöyle bir körlük taklidi yapılıyor. Deniyor ki: "O bölgede santral yapılacak -okuyabilirim buradan, ÇED raporu iPad'imde var- ve bir önceki santral dahi -ki onun teknolojisi eski- zeytinlere zarar vermemiş, bu santral de zeytine zarar vermez, o yüzden ÇED olumlu raporu veriyoruz." Oysa santral o 6 bin zeytinin üstüne yapılacak. Yani sanki bir başka yere yapılacak da bu zeytine zarar verir mi diye soruluyormuş gibi. Oysa o 6 bin zeytinin üstüne yapılacak ve bir fotoğraf var ÇED raporunuzda, diyorsunuz ki: "Halkın katılımı toplantısı." Onu televizyonlarda Ahmet Hakan'ın programında Çevre Mühendisleri Odası Başkanı gösterdi bütün Türkiye'ye. Fotoğrafta kaymakamından bilmem nesine bürokrasi oturmuş, Yırca köyünden bir kişi var, o da eski muhtar ve şimdi insan içine çıkamıyor çünkü onu şirket işbirlikçiliğiyle suçluyorlar ve şu anda yok ortada. O eski muhtar, şirketin götürdüğü eski muhtar dışında bir kişi o toplantıya gitmemiş ve siz diyorsunuz ki: "Bu, halkın katılımı toplantısıdır." Sizin ÇED raporunuzda var.

Bununla ilgili bir idari soruşturma açtınız mı? Nasıl öyle bir rapor verilir, bir tek zeytin kesilmeyecekmiş gibi gösterilerek bir yandan da zeytin ağaçlarının taşınacağından böyle yuvarlak bir ifadeyle... Ama "Yok öyle bir şey." derseniz, açacağım okuyacağım; biraz önce okudum, zaman yok.

Devam edeyim, bir başka Kırmızı Pazartesi meselesi Çaldağı'ydı. Çaldağı'nda on yıldır vahşi madencilik hazırlıkları yapılıyor, 200 bin ağaç kesildi. Sülfürik asit lici yöntemi. Kapalı liç yönteminin zararsız olduğunu savunuyorsunuz Gördes için, açık liç uygulanıyor. 1960'larda Güney Afrika'yı berbat eden yöntemdir. Yani, içinde madence zengin olan toprağı bir yere yığıyorlar, üstünden duş gibi sülfürik asitli su döküyorlar, alta bir membran koyuyorlar ve altta nikelce zengin sülfürik asit topluyorlar. Yöntem bu ve asit yağmurundan bilmem neyine kadar.

Bunu nerede yapıyorsunuz biliyor musunuz? Manisa'da Gediz Ovası'nın çatısı Çaldağı'nda yaptırıyorsunuz. Gediz Nehri'ne 2 kilometre mesafede yaptırıyorsunuz. Sizin ÇED raporunuza göre Gediz Nehri'nden her sene 2,5 milyon ton su çekilecek ve Ramsar'a göre Gediz koruma altında olduğu hâlde, birileri tutuyor ÇED raporu veriyor. İlk raporla 200 bin ağaç kesilmişti, şu anda 1 milyon 971 bin ağacın bulunduğu bölgede firmaya ihtiyaç duyduğu kadar ağaç kesme izni verildi, onaylandı geçtiğimiz sekiz gün önce. Sizin Bakanlığınız döneminde yapılıyor, Çaldağı'nda ve dünyanın 2'nci büyük sülfürik asit fabrikasını, dünyanın en zengin, adamı ters diksen düz çıkan Gediz Ovası'nın çatısına yaptırıyorsunuz ve maden on beş yıl sonunda 3 milyar dolar kazanacakmış oradan. Büyük para tabii bir şirket için ama biz Manisalılar, Gediz Ovası'ndan bir şeyler bekleyen Manisalılar, oradaki çiftçiler yılda 4 milyar TL'lik ürünlerimizin artık yenilemez ve ihraç edilemez hâle gelmesiyle karşı karşıyayız ve 2 milyon ağaç kesilecek.

Bu ÇED raporunun ilkini imzalamayan Osman Pepe. Burada var, dilerseniz dinleriz, en biraz önce dinledim -link kırık olmasın diye- NTV'de Banu Hanıma o zamanın programında şunu anlatıyor, diyor ki: "İmza atmadım, atacak olanı getirdiler." Şunu anlatıyor: "Burayı babalarının çiftliği sandılar. Bir bilek güreşine giriştik. Bileğimi bükemediler ama bileğini bükecekleri adamı getirdiler." O imzayı atmayan Osman Pepe şimdi nerede? Osman Pepe yok ama imzayı atan Veysel Eroğlu'yla birlikte siyaset yapmaya devam ediyorsunuz.

O zaman Çevre ve Orman Bakanlığıydı, şimdi bakanlık, ormanla su başka yere gitti, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı diye birbirine tezat bir yere getirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özel, toparlarsanız...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bakanlığını kurulmasına yönelik kanun hükmünde kararnamenin gerekçelerini benden daha iyi biliyorsunuz. Sanki sizin buradaki bu görevinizde bir denge unsuru, orman katliamını, çevre katliamını bilmem neyi engelleyecek bakan olabileceğiniz söyleniyordu.

Peki, bana şunu söyleyin: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak burada aldığınız eleştiriler dışında bu olumsuz verdiğiniz, rakamını yazmadığınız ÇED raporları ve verdiğiniz binlerce olumlu ve binlerce "ÇED gerek yoktur." raporuyla bu ülkeye bunu nasıl yapıyorsunuz, nasıl rahat ediyorsunuz?

Bir tek şey söylemek isterim size sadece: Bayraktar sizden önce giderken şunu söyledi: "İstifa edecek birisi varsa o da Başbakandır." dedi, "Her şeyi onun bilgisi dâhilinde yaptım."

Şimdi size sorum şu: Siz her şeyi devrin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanıyla istişare hâlinde mi sürdürüyorsunuz yoksa şimdiki Başbakan, giden Başbakandan halef selef ilişkisiyle bu görevi devraldı mı, onunla mı istişare ediyorsunuz? Yoksa, bilimin gereğini, aklın gereğini, vicdanın gereğini mi yapıyorsunuz?

Benim bu işlerin düzelmesi için bir tane ümidim var -ümit ederim siz öylesinizdir, bürokratlarınız öyledir- yeşili seven bürokratlara ve bakanlara ihtiyaç var ama bunun, Amerikan dolarının yeşilini değil, ağacın yeşilini sevenler olmasını temenni ediyor, sizlere saygılar sunuyorum.