KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Değerli arkadaşlar, bu tür düzenlemelerin ilgili komisyonlarda görüşülmesinden öte şu düzenlemenin aslında bir Meclis araştırması gerektirecek kadar kapsamlı bir Türkiye sorunu olduğu gerçeğini bir kabul edelim. Bu, az buz bir olay değil ve bunu değerlendirirken de sadece 28'inci maddeye bakmayın, bir sonra gelen 29'uncu maddeye de bakın. Tam buradaki olayları helalleşmek için uygun bir hâle getirdik derken, arkasından bir geçici madde daha gelecek, bu da diyecek ki: Bu kanunun ek 1'inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan veya fiilî olarak el konulan taşınmazlar hakkında aynı fıkralarda belirtilen süreler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar." Sizin otuz iki sene gitti.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - On yıl daha...

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Beş daha...

ALTAN TAN (Diyarbakır) - On, on...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Gitti.

Dolayısıyla, şimdi, bütün bunların hepsi bir sistematik içerisinde düşünülmesi gereken, gerçek anlamıyla, sorunu da her şeyiyle beraber kavrayarak kamu yararını ve mülkiyet hakkını birlikte değerlendirerek ve mülkiyet hakkına öncelik vererek çözülmesi gereken sorunlar. Bu gerçeği göz ardı edemezsiniz.

Burada, bu davalar sürmüş, sürmüş, sürmüş nihayet ödeme aşamasına gelmiş bir olguyla karşı karşıyayız. Şimdi, kural koymadan bunları ödemeye kalktığımızda -kuralı da bu kanunla koyuyoruz gördüğüm kadarıyla- bunun altında kalkılamaz.

Değerli arkadaşlar, bunları kurallara aykırı olarak, kanuna aykırı olarak yapan ve süründüren insanların burada bir sorumluluğu yok mu? "Ben yaptım, el koydum, şunu düzenledim, bunu düzenledim, o islim sonradan gelsin." diye yapılıp da arkasından tazminat noktasına geldiği zaman "Meclis nasıl olsa bir kanun çıkartır bizi kurtarır." mı denilecek?

Üç gündür ısrarla söylüyorum: Kuvvetler ayrılığı ilkesi bizim demokrasimizin vazgeçilmez bir ilkesidir. Hiçbir zaman bu kuvvetlerden birisi başka kuvvetlerin yerine geçerek onların sorunlarını, şunlarını, bunlarını sürekli kanunla çözmek durumunda değildir. İdare yapmış, yargı kararını vermiş, neye göre vermiş? Bu Meclisin daha önce yaptığı kanunlara göre vermiş. Şimdi, "Durduralım, bu kanunları uygulamayalım." Olmaz böyle şey. Geç gelen adalet zaten adalet değil. Geç de gelse adaleti engelleyecek kanun da kanun değil zaten, kanun olmaz bu.

Bununla ilgili olarak, bu kanun içerisindeki bu tür uygulamalarla ilgili-tek değil- 27'nci maddeyle ilgili olarak dün burada herkes dili döndüğü kadar anlatmaya çalıştı. İçişleri Bakanlığının özellikle o yetkisinden sonra ortaya çıkacak olan davaların süreceği süreyi düşünün bir an için şimdi bir de. Hepsini beraberce, farklı bir yasa ilgili komisyonlarda ama çok daha önemlisi, çok ivedi olarak kurulacak bir Meclis araştırma komisyonuyla bu sorunların hepsinin çözülüp, araştırılıp ona uygun, bunların çözümüne uygun bir yasa tasarısına doğru götürülmesinden başka çaresi yoktur. Palyatif önlemler sadece ve sadece şu andaki birkaç kişinin durumunu kurtarır gibi olur ama onlar da bu süre içerisinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giderler haklarını kesin olarak alırlar, bundan da kurtuluş falan yoktur. Burada düzenleyeceğimiz yasa o belediyelerin bu yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz eğer dünyada hukuk varsa, biz de hukuk devleti olarak yaşayacaksak.

Teşekkür ederim.