| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .08.2016 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün bütün cümlelerimin hepsine "Anayasa" diyerek başlamak zorunda kalmaktan ötürü üzgünüm. Şimdi, Sayın Bakanım, "Diğer kanunlarla getirilen izin, ruhsat vesairelerin Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılması." ne anlama gelir? Kanunun, kanunda getirilmiş olan bir hükmün Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılması söz konusu olabilir mi? Türkiye'nin bu tür projelere olan gereksinimini asla yadsımıyoruz, kabul ediyoruz ama buna giderken, daha doğrusu, bu amacı gerçekleştirmek için yaptığımız yola, döşediğimiz taşlara bakalım, yani her birisi böyle oynak, üzerine bastığınız zaman su sıçratan veya bastığınızda tamamen çöken bir sistemse bununla bir yere varmanız mümkün olmuyor. Eğer başka yasalarda bu tür yatırımları sınırlandıran, engelleyen hükümler varsa bunları kaldırmak ayrı bir süreç gerektirir, başka bir kanunla şunları, şunları, şunları kaldırdık ortadan denir. Bakanlar Kuruluna verilecek genel bir yetkiyle bunu sağlayamazsınız. O nedenle, bu oldukça önemli bir husustur. İlk olarak dikkatinizi çekmeye çalıştığım konu budur. Yani bir yetki kanunu veya Bakanlar Kurulunun kanun hükmündeki kararname çıkarma yetkisi değil bu verdiğiniz, Bakanlar Kurulu kararıyla yapıyorsunuz.
İkinci olarak: Bir ülke yatırımlarını hızlandırmak ve özellikle de dünya konjonktürüne uygun rekabet olanaklarını bulamayan kendi yatırımcılarına destek sunmak istiyorsa burada attığı adımların daha sonradan başka ülkelerde ve diskriminasyon yaratacak bir şekilde ortaya konulmaması gerekir; çok önemli bir husus. Yapıldıktan sonra yatırımların yüzde 49'una ortak olunması oldukça muğlak bir ifade olarak ortalıkta duruyor. Bu yüzde 49'luk oranı belirlerken hangi hesaplardan veya yatırımın hangi maliyetlerinden hareket ederek yüzde 49'u belirleyeceksiniz? Bunların uygulanması veya uygulamadaki sorunlar nedeniyle uygulanmaması ayrı bir konudur, Türkiye'de yatırımların teşviki amacıyla çıkarılmış olan bir yasada bu kadar muğlak ifadelerin bulunması ayrı bir konudur. Dolayısıyla, bütün bu yatırımların sadece ve sadece bizim ulusal yatırımcılarımıza tanınan haklar olduğunu düşünüyorsak o ayrı bir konu, o zaman da bu şekilde ifade edilmemesi gerekiyor. Herkesi ilgilendiriyorsa bu kanuna bakan birisi "Allah Allah, hangi oran üzerinden, hangi harcama üzerinden, her türlü harcamayı, hatta yanlış harcamaları, yıkılan, kaldırılan, yeniden yapılan şeyleri de kapsıyor mu?" diye düşünür ve üstelik bu ülkemizde yaşanmamış bir olay değildir. Daha önceden, yatırımlara verilen devlet destekleri kapsamında, özellikle de neredeyse yatırımlara yüzde 100 verilen devlet destekleri sırasında yurt dışından getirilen bütün makine, ekipmanların vergi cennetleri üzerinden getirilip de yatırım maliyetinin tamamının devletten alındığını, hatta kat kat alındığını, yapılan bir turizm yatırımıyla hemen arkasından bir televizyon kurulduğuna da tanık oldu bu ülke.
Şimdi, bütün bunların hepsini yaşamış insanlar olarak ister istemez çok önemli kuşkularla karşı karşıya kalınacak. Bunu kesin olarak buradaki eleştiriler ve ortamın gereği olarak söylenen sözler olarak algılamayın. Bunu yabancı bir yatırımcının veya yabancı bir yatırımcıya bilgi verecek olan bir uzmanın çalışması olarak görün. "Ne getirdi? Türkiye çok ciddi teşvikler getirdi. Yabancı yatırımcılar olarak biz de bunlarla ilgileniyoruz." dedi, "Bize ne geliyor?" diye söyledi; şimdi, bunu çevirecek olan insan bunu söyleyecek, diyecek ki: "Yatırım tutarının yüzde 49'unu geçmemek üzere edinilen payların on yıl içerisinde halka arz edilmesi koşuluyla devlet size ortak olabilir." Bunun arkasından gelecek soru sayısını tahayyül edemezsiniz, gerçekten edemezsiniz. Ve dedi ki arkasından: "Proje bazlı yatırım konusu ürüne, süresi ve miktarı Bakanlar Kurulunca belirlenecek alım garantisi verilebilir." Çok heyecan verici bir olaydır. Dünyada böyle bir garanti hükmü olan yere dünyanın bütün yatırımcıları yatırım yapar çünkü ürün garantisi var. Peki, nasıl fiyatlandırılacak? Baz fiyatınız ne olacak? Eşik fiyatınız ne olacak? Bu alınan ürünün değerlendirilmesiyle ilgili temel ilkelerimiz ne olacak? Hangi türdekiler olacak? Yoksa, Çin malları gibi sadece o insanları meşgul etmek için yapılmış olan, beş kuruş etmeyen ve tonla satılan, kiloyla satılan ürünler grubundan ürünleri mi alıp da böyle değerlendireceğiz biz?
Yatırımlarla ilgili olarak bu tür teşvikler düzenlenmesi konusunu elbette ki gerekli ve heyecan verici de buluyoruz ama buradaki bütün sorunumuz, sürekli dile getirdiğimiz eleştirimiz, bu konular üzerinde yeteri kadar çalışılmadan, üzerinde tartışılmadan, hatta ve hatta, kadro olarak, kadrolarınızla birlikte sayın bakanların bir araya gelerek uzun uzun çalışma olanağı yaratmamasından kaynaklanan ve dolayısıyla, belki de haksız olan bazı eleştirilere muhatap olduğunu düşünüyoruz. Bu güzel ama görüyorsunuz, hemen üç tane maddesini peş peşe sıraladığınız zaman bir yabancı yatırımcı için bir hayal kırıklığı gibi algılanıyor. Bunların üzerinde birazcık daha zaman ayrılması, çalışılması ve üstelik de uluslararası kuruluşlarda bir gelenek vardır, biliyorsunuz, OECD'nin en fazla uyguladığı kurallardandır; her bir birim ayrıdır, mali işler komitesi, sanayi komitesi vesaireleri. Bu tür düzenlemeler falan yapıldığında genellikle oralara getirirler ilgili ülkeler bu projelerini, "Biz ülkemizde yatırımı teşvik amacıyla veya şu sektörün teşviki amacıyla şöyle bir düzenleme yapıyoruz." diye anlatılır. O, müşterek aklın süzgecinden geçirilme anlamına gelir. Diğer ülkeler hemen çıkarlar ortaya, "Biz daha önceden bunu denedik, şu, şu, şu sakıncaları oldu, bunu gerçekleştiremedik." ya da "Bakın, bunu böyle yapıyorsunuz ama buna ilave olarak şu, şu, şu unsurları koyun. Bunları koymazsanız eğer uluslararası rekabet konusunda sorunlar yaşayabilirsiniz." denir. Buralarda yapılan bu konuşmaların, bu tartışmaların ciddi anlamda katkısı olabilir bu tür kanunlara. Ha, bunu yurt içerisinde yapmıyoruz diyorsanız eğer, ama onun ötesinde bu çalışmalar gerçekten yapılır. Bunun sanayicilerle, organize sanayi bölgesindeki insanlarla veya sanayi odalarıyla tartışıldığı konusunda elbette kuşkum yok ama şundan kesin olarak emin olun, bu tür tartışmalara gelen bu şekildeki meslek mensupları, her zaman "Ben bunun neresindeyim acaba?" diye daha oturur oturmaz aramaya başlarlar, sonra da kendisiyle ilgili uygun bir alan konusunda birtakım şeyler sıkıştırmaya çalışırlar, onların sonucunda da ortada çok ciddi kuşku yaratacak bir şey çıkabilir.
Kanuna bakar bakmaz, açıkça söylüyorum, daha önceden de söylendi, gerçekten oturup ayrıntısıyla inceleme fırsatı bulunamadı bu konuda, bulunuverse belki çözümler de önerilecek, "Şu konuyu düşünebilir miyiz?" ya da "Şöyle bir şey yapabilir miyiz?" denilecek. Zaman olmadığı için bu önerilerde bulunmayıp sadece kuru eleştiri yapmaktan ötürü de üzgün olduğumuzu belirtmek istiyorum burada.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.