| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 11 .08.2016 |
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikli olarak tüm milletvekillerimizin, Komisyon üyelerimizin görüş ve önerileri için, eleştirileri için çok teşekkür etmek istiyorum.
Aslında, birçok arkadaşımız şu anda Türkiye ekonomisindeki temel sorunlara değindi. Nedir temel sorunlarımız? Bunlardan bir tanesi, yeterli düzeyde bir yatırımın olmaması yani yatırımların şu anda gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payının yüzde 20 mertebesinde gerçekleşmesi. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda yatırımların gayrisafi yurt içi hasılaları içerisindeki payların yüzde 30-35-40'lara kadar çıktığını görüyoruz. Yine bu ülkelerde tasarruf oranlarının -ki ortalaması yüzde 30'dur gelişmekte olan ülkelerdeki tasarruf oranı- aşağı yukarı yarısına yakın bir tasarruf oranına sahibiz yani yüzde 15'lik bir tasarruf oranımız var. Bir taraftan bizim tasarruf oranımızı artırmamız gerekir ki yatırımlarımız da artsın. Evet, BES gibi bireysel emeklilik sistemi bir nebze olsun belki katkı sağlayacak ama sorunu temelden çözecek elbette bir tedbir de değil, onu da biliyoruz, hepimiz biliyoruz.
Ülkemizin kaynakları belli, yaratılan katma değer belli ve bu çerçevede de bizim peki yapmamız gereken şey nedir? Tüm dünyada -geçen yılın rakamını ifade edeyim- yaklaşık 1,8 trilyon dolarlık bir yabancı sermaye yatırımı söz konusu genel olarak baktığımızda. Bizim bu 1,8 trilyon dolarlık yabancı sermaye yatırımlarından almış olduğumuz pay aşağı yukarı yüzde 1 ki bu oran çok düşük. Eğer biz gerçekten -ki hedefimiz bu- 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsak, Türkiye'nin ekonomik alanda güçlü bir performans sergilemesini istiyorsak yatırımlarımızı artırmak zorundayız, bunu hepimiz biliyoruz, sizler de zaten söylediniz burada.
Peki, başka ne sıkıntımız var? Sıkıntılarımızdan bir tanesi de elbette özellikle bazı alanlardaki ithalat-ihracat dengemize baktığımızda her ne kadar cari açığımız düşme eğiliminde ama ithalatımızın ihracatımızın oldukça üzerinde olduğunu görüyoruz ama yani belki cari açık da öyle çok kötü bir performans sergilemiyor, onu da ifade edeyim. Yani belki "düşme eğilimi bu ay itibarıyla yatay bir seyir izliyor" ifadesini kullanabilirsiniz ama bir önceki yılla kıyaslandığında yüzde 4,5'lik bir cari açığımızın daha da aşağı doğru çekildiğini, gittiğini görüyoruz.
Belirli ürünler var ki Türkiye'de bunların maalesef üretimi ya yok ya da çok çok az miktarda. Stratejik alanlar var, stratejik sektörlerimiz var, maalesef, bu alanlara da yatırımcı çekemiyoruz. Standart bir teşvik mekanizmamız var, teşvik sistemimiz var. Ki, bu yıllardan beri, ta 1980'li yıllardan beri uygulanan mekanizmanın öyle veya böyle, üç aşağı beş yukarı çok farklı olduğunu söylememiz mümkün değil o standart teşvik mekanizmamızın. Bir şekilde zaman değişikliğe uğramış, belki geçmişte "kalkınmada öncelikli yöreler" diyorduk, bugün altı farklı bölgeye ayırdık ama genel hatları itibarıyla uygulamış olduğumuz sistem, mekanizma çok farklı değil. İşte bunlar nedir? Gümrük vergisi muafiyeti uygulaması, KDV istisnası, vergi indirimi, sigorta primi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, faiz desteği, KDV iadesi, gelir vergisi stopajı desteği, enerji desteği, hibe desteği gibi programlar zaten şu anda var, mevcutta uygulanan bir mekanizma ama bizim gerçek anlamda ihtiyacımızı çözebilecek düzeyde bir mekanizma olduğunu söylemek de mümkün değil. Nedir peki, ihtiyacımız? Şimdi, bakıyoruz, birçok alan var, örneğin, tıbbi cihaz ve sağlık teknolojileri alanı var. Ne var başka? Nanoteknoloji, bioteknoloji alanı var, hafif raylı sistemler, hızlı tren yatırımları var, kara, hava ve deniz savunma sistemleri, uzay ve havacılık teknolojileri, bilişim ve haberleşme teknolojileri. Bu alanlara baktığımızda, aslında bu alanlarda Türkiye'nin bırakın üretimi, yeterli teknik altyapıya sahip olmadığını da görüyoruz yani eksikliklerimiz var. Biz birçok ürünü ithal ediyoruz, ithalatla bu ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Ne diyoruz bunlara? İşte, stratejik önemi haiz olan projeler, arz güvenliğini sağlamaya yönelik olan projeler, dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik olan projeler, yine teknolojik dönüşümü sağlama, yenilikçi, AR-GE yoğun ve katma değeri yüksek alanlara yatırım yapma gibi konular gerçekten bizim gündemimizde olan ama istenilen düzeyde mesafe alamadığımız alanlar.
Hatırlar mısınız, bir otomotiv firması üç dört yıl önce veya beş altı yıl önce Türkiye'ye geldi ve birkaç milyar dolarlık bir yatırım yapması söz konusu idi. Bu firma bizim standart teşvik mekanizmamız dışına çıkamamamız nedeniyle Türkiye'ye yatırım yapmaktan vazgeçti ve Çek Cumhuriyeti'ne gitti.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hangi firma?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Hyundai.
Aslında, biz gerçekten birçok gelişmiş ülkedeki esnek teşvik mevzuatına sahip olsaydık bu yatırımı Türkiye'de yaptırabilirdik diye düşünüyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) - "Esnek" derken neyi kastediyorsunuz?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Efendim?
MUSA ÇAM (İzmir) - Yani ne istediler de vermedik?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şunu söyleyeceğim, "esnek"ten kastım şu: Şimdi, bizim standart teşvik mevzuatımız dışındaki bir alana çıkabilmemiz söz konusu olmadı hâlbuki dünyadaki uygulamalara baktığımızda nedir? Güney Kore, Singapur, Çek Cumhuriyeti, Kanada, Malezya, Almanya, Polonya, Finlandiya gibi ülkelerde daha esnek teşvik mekanizmaları ve yapılar mevcut.
Şunu ifade ettiniz, evet, suistimalden bahsettiniz, geniş yetkileri olduğunu ifade ettiniz. Eğer kötü niyetli birisi varsa siz istediğiniz kadar, hatta mükemmel bir yasal düzenlemeyi yapın yine o kötü niyetli insan o suistimali yapar ama son derece esnek bir yapıda, eğer iyi niyetli iseniz belki en ufak bir suistimali bile görmezsiniz.
Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum: İşte, bizim gerçekten 2023 hedeflerine ulaşabilmemiz için ve bu amaç doğrultusunda yatırımlarımızı artırabilmemiz için dışarıdan ciddi bir yabancı sermaye girişine ihtiyacımız var, bu açık ve bunu artırmak zorundayız. Ama hangi alanlarda? Evet, biraz önce bahsetmiş olduğum, ağırlıklı olarak ithal ettiğimiz yüksek teknolojili ürünler olmak üzere ve alanlar olmak üzere, bu alanlara yönelik büyük ölçekli yatırımlarda esnek bir yapının oluşturulması önemli diye düşünüyorum. Neyi kastediyorum bu esnek yapıdan? Evet, ileri teknoloji gerektiren, ülke açısından stratejik olan -ki bu alandaki arkadaşlar hazırlamışlar- mesela hangi alanlar? Nanoteknoloji, biyoteknoloji, 3D yazıcılar, printerlar, yine HDMI destekli 4K UHD paneller, bu, gözlüksüz 3D görüntü izlemeyi sağlayan paneller, yeni nesil otomotiv, WIFI teknolojisi, aerojel, robotik, bükülebilen batarya ve bükülebilen paneller, endüstri 4.0 gibi çok daha ileri teknoloji gerektiren alanlarda bizim ihracatımızın artırılmasına, yatırımımızın artırılmasına yönelik olarak müzakere yoluyla Türkiye'de yatırım yapılmasını sağlamak.
Peki, bu nasıl ve ne şekilde olacak? Şimdi, birincisi yani daha doğrusu, kullanılacak olan yöntemlerden bir tanesi, bir çağrı yöntemi olacak. Türkiye'de, Türkiye için stratejik, kritik ve mutlaka ülkede yapılması, üretilmesi gereken, yüksek teknoloji gerektiren bir alanda diyeceğiz ki: "Biz şu alanda yatırım yapılmasını istiyoruz. Yatırım yapmak isteyenler, şu şu şu şartları sağlayanlar başvursunlar." Çağrı yapacağız. İşte, Japonya'dan, Amerika'dan, İngiltere'den, Almanya'dan veya varsa Türkiye'den firmalar başvurularını yapacaklar ve bu firmalarla, bizatihi her biriyle teker teker müzakere edilerek en çok katkı sağlayacak olan, en iyi avantajı sağlayacak olan ülke ve firma tespit edilecek, bunun etki analizi yapılacak, proje bazında etki analizi yapılacak; evet, ülkemize nasıl ve ne şekilde, ne kadarlık bir kaynak sağlıyor, bizim burada ülkemize getirisi nedir; bu ortaya konulacak ve biz bu getiri karşılığında neyi vereceğiz, o da tespit edilecek.
İkinci bir yöntem, diyelim ki bir bakan olarak ben veya Ekonomi Bakanımız, Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız, Hükûmetimizin bir üyesi bir ülkeye ziyarete gitti, örneğin Japonya'ya gitti; orada Hükûmet yetkilileriyle, iş dünyasıyla görüştü; onlardan çok cazip bir yatırım teklifi geldi: "Biz şu alanda Türkiye'de yatırım yapmak istiyoruz, bunu konuşalım." Böyle bir durum söz konusu olması hâlinde de biz elbette bunu davet edeceğiz, benzer alanda yatırım yapmak isteyenler varsa yine o alanda onları çağıracağız, davet edeceğiz ve bu alanda bir müzakere yapılacak, konuşulacak, tartışılacak, bunların etki analizleri yapılacak ve bu doğrultuda bir karar verilecek.
Şimdi, bunun, esnek yapının avantajı şu: Gerçekten, dünyadaki finansal piyasalardaki daralma, ekonomideki hâlen yaşanan o küçülme ve tüm ülkelerin yabancı sermayeyi çekme gayreti yoğun bir şekilde devam ediyor. Böyle bir ortamda bizim bu tür büyük ölçekli yatırımcılara cazip bazı imkânları sunmamız da son derece önemli diye düşünüyorum. Bunlar açık ve şeffaf olacak, hesap verilebilir bir yapı olacak, Ekonomi Bakanlığımız değerlendirecek, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda görüşeceğiz, Bakanlar Kurulunda görüşeceğiz ve alınan kararlar ne ise yine bunu kamuoyuyla paylaşacağız.
Eğer burada yanlış yapıldığını düşündüğünüz herhangi bir husus söz konusu ise elbette Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olan her bir milletvekilimizin, her bir partimizin, sivil toplum kuruluşlarının bu konuda gayet açık ve net bir şekilde eleştiri hakkı var. Bunlar yapılmalı ama yapılacak olan şey...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Esneklik...
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Bunu kabul ediyorum ama burada önemli olan hadise şu: Gerçekten, biz bu ülkemize neyi, nasıl ve ne şekilde getirebiliriz? Bu tür esnek modeller dünyada mevcut. İşte, biz de dünyada mevcut olan, uygulanan bu esnek modeli açıkçası getirmek istiyoruz.
Şimdi, çok kısa olarak, dile getirilen bazı hususlar var, onlara da cevap vermek istiyorum. Şimdi, burada biz bir kamu iktisadi kurumu falan oluşturmuyoruz. "Kamu iktisadi teşebbüsü oluşturulsa daha iyi." şeklinde bir düşünce ortaya çıktı. Burada biz belirli bir orana kadar, yüzde 49'u geçmemek koşuluyla aslında bir anlamda finansal bir destek sağlıyoruz. Eğer zorunlu bir şeyse, mutlaka ülke için zaruri bir şeyse bunu sağlayan bir mekanizma oluşturuyoruz.
Burada yine gündeme getirilen konulardan bir tanesi ki çok önemli olduğunu düşündüğüm rekabet konusu. Elbette rekabeti bozucu bir yapı olmaması gerekiyor. Bu konuda da zaten getireceğimiz teknoloji, getireceğimiz yatırım Türkiye'nin ihtiyacı olan bir yatırım olacak. Yani rekabet ortamının son derece yoğun olarak yaşandığı bir alan olmayacak. Bizim bizatihi ihtiyaç duyduğumuz, eksiklik hissettiğimiz, yeterli kapasitemiz olmayan alanlar olacak bunlar. Mutlaka zaten Rekabet Kurumu doğal olarak... Yani bu süreç içerisinde kamu kurum ve kuruluşları içinde bu diyaloğu, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda, diğer kurullarda görüşürken mutlaka onların da görüşleri alınarak tabii ki bunlar yapılacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Şu anda öyle mi?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şu anda zaten yapılan birçok uygulamada -işte kurumlarımız burada- Rekabet Kurumumuzun da elbette görüşünü alıyorlar. İlgili kurumlar kimse, hangi konu olursa olsun, mutlaka görüş alınıyor. Almıyor muyuz görüş? Alıyoruz.
Şimdi, yine, devam ediyorum: Süreci söyledim, sürecin gayet açık ve şeffaf olacağını. Bu alım garantilerinde fiyatlandırma ne olacak, bu da önemli bir husus. Bu konuda da yine teknik düzeyde tüm çalışmalar yapılacak ve rekabeti bozmayacak bir yapıda da böyle bir husus, bu, tabii, son derece sınırlı ve ülkemiz açısından son derece stratejik ve kritik olan belki bir iki alan için söz konusu olabilir, genele matuf bir şey değil bu.
Sayın Usta yatırım ihtiyacını, tasarruf oranını, yabancı sermaye girişini söyledi, kontrol noktalarının önemli olduğunu söyledi. Ben katılıyorum, sizin tespitlerinize gerçekten katılıyorum. Bu, kontrol mekanizması etki analizi son derece önemli. Bunlar mutlaka ortaya konulacak ve açık ve şeffaf bir şekilde bunlar sizlerle paylaşılacak ama ağırlıklı olarak bizim buradaki beklentimiz... Elbette yurt içindeki tasarruflarımız önemli ve tasarrufların yatırımlara kanalize edilmesi önemli ama "Bu da kısıtlı." dediniz ki tasarruf oranımızın az olması nedeniyle kısıtlı ama bizim asıl hedefimiz, dışarıdan yabancı sermayeyi çekebilmek, yabancı sermaye yatırımlarını ülkemize kazandırabilmek.
Sayın Tamaylıgil geniş yetki olduğunu ifade etti, doğru ancak böyle bir yapıda bu tür bir model işletilebilir. Aksi takdirde, kısıtlar içerisinde sizin esnek hareket edebilmeniz mümkün değil ama atılan her adım, yapılan her işlem açık ve şeffaf olacak, hesap verebilir bir yapı olacak. Siz de elbette bunun hesabını, yanlış bir şey gördüğünüz anda da elbette bizlere soracaksınız.
Teknoloji konusuna yine Sayın Tamaylıgil değindi. Gerçekten bizim sıkıntılı olduğumuz alanlardan bir tanesi de ileri teknoloji ürünlerimizin oranının düşük olması, haklısınız. Buradan imalat sanayisi genel olarak alınıyor. İmalat sanayisi ihracat içerisindeki bizim ileri teknoloji payımız yüzde 3,6 en son verimiz ki bu oran oldukça düşük ama bir iyileşme de söz konusu. En son zannedersem dün yayınlandı. ISO'nun 500 büyük firmanın ürettiği alanlar itibarıyla ileri teknoloji alanında yüzde 4'ten yüzde 6,5'a yükselen bir oranı var ki bunun da ileride birkaç yıl içerisinde ihracata yansıyacağını düşünüyorum. Büyük ölçekli firmalarımızda özellikle araştırma geliştirme yatırımlarının yoğun bir şekilde son yıllarda arttığını biliyoruz. İleri teknolojiye yönelik de ciddi yatırımlar yaptıklarını biliyoruz. Zaman içerisinde tabii bu oranın artırılması için biz de çaba sarf ediyoruz. Bu oranın artacağına da inanıyorum açıkçası.
Teşvik belgeli yatırımlara baktığımızda ki bu da önemli. Şu anda ileri teknoloji yatırımlarının toplam teşvik belgeleri içerisindeki payı yüzde 8,8'e kadar yükseldi. Bu, 2013 yılında yüzde 3'tü yani 2013 yılından itibaren özellikle AR-GE yatırımlarına yapmış olduğumuz o yüksek destekler, AR-GE mevzuatında yapılan değişikliklerin önemli yansımaları olduğunu da düşünüyorum. 2014'te 6,76'ya, 2015'te de 8,8'e kadar yükseldi, bu olumlu bir gösterge. Orta yüksek teknolojide de açıkçası şöyle ifade edeyim: Yüzde 15'lerdeydik yani 10-15 bandındaydık yani 2000'li yılların başlarında. 2002'de 15,9, 2003'te 11, daha sonra yavaş yavaş yüzde 20'li bantlara doğru yükselmeye başladık, şu an itibarıyla yüzde 26. Yani teşvik belgelerinin yüzde 26'sı orta yüksek teknoloji içeriyor ki ikisini topladığımızda aşağı yukarı yüzde 34'lük bir orana karşılık geliyor ki bu bizim açımızdan, ülkemiz açısından olumlu bir gelişme diye düşünüyorum.
Tabii, yine, önemli bir hususa değindi Sayın Tamaylıgil. Düşük teknoloji içeren 11 alanda teşvik belgelerinin yoğunluğunu ifade etti veya teşvik verildiğini ifade etti. Bu konuda haklısınız ama bizim buradaki yaklaşımımız şu: Özellikle göreceli olarak geri kalmış yörelere yönelik biz bu kısıtları dikkate almıyoruz çünkü orada düşük teknoloji de olsa istihdam arttırıcı birtakım yatırımların yapılması önem arz ediyor. O açıdan, o orana bakarsanız önemli bir kısmı, hemen hemen tamamı görece geri kalmış yörelere ait olan teşvik belgeleridir.
Yine Sayın Paylan, geniş yetkiden bahsettiniz, haklısınız ama böyle bir yapı için gerçekten Sayın Ünal'ın ifade ettiği gibi o amaca, hedefe ulaşabilmek için böyle bir yapıyı biz oluşturmak zorundayız.
Rekabet önemli bir konu, kesinlikle katılıyorum size ve biraz önce de ifade ettim, zaten bizim bu mekanizma içerisinde yoğunlaşacağımız alanlar, Türkiye'de üretimi olmayan veya çok cüzi düzeyde üretimi olan veya ülkemizin o alanda geliştirilmesi gereken alanlar olacak.
Siyasi bakışı nasıl değerlendireceğiz? Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, ortada bir Hükûmetimiz var ve bu Hükûmet birtakım kararlar alıyor ve bunları uyguluyor. Sizin de denetleme gibi bir yetkiniz var. Eğer bizim yanlış yaptığımıza inanıyorsanız elbette eleştireceksiniz ama doğru yapıyorsak onu da...
MUSA ÇAM (İzmir) - Alkışlayalım.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - ...en azından takdir edeceksiniz veya artık alkışlayacaksınız veya teşekkür edeceğiz, birlikte çalışıyoruz diyeceğiz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan, biz çok klas insanlarız doğruyu alkışlarız yanlışı da söyleriz yani.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Şimdi, bakın, sistemin son derece açık ve şeffaf olacağını söyledim.
Şimdi, bakın, sistemin son derece açık ve şeffaf olacağını söyledim. Ben şunu çok açıklıkla ifade ediyorum, tekrar söylüyorum: Siz dünyanın en mükemmel yasasını çıkarın, son derece katı yasalar koyun, eğer bir insanın niyeti kötüyse ona yapacağınız bir şey yok ama biz gayet iyi niyetlerle bu ülkenin önünü açan, açabilecek olan son derece iyi hedefleri ortaya koyan bir yaklaşımla bu mekanizmayı getiriyoruz. Ülkemiz için getiriyoruz, ülkemizin önünü açabilmek için getiriyoruz. Gerçekten bugüne kadar gelmeyen o teknolojileri ülkemize sokabilmek için bunları getiriyoruz. Elbette geleceğiz, size hesabını da vereceğiz.
Sayın Çakırözer'in "Kaç farklı teşvik mekanizması var?" şeklinde bir sorusu oldu. Bir de yatırım için bu nitelikli personel konusunda tereddütleri olduğunu ifade etmişti. Şunu söylemek istiyorum: Mevcut şu anda uygulanan teşvik sistemimiz standart bir teşvik sistemi, Ekonomi Bakanlığımızın uygulamış olduğu, sorumlu olduğu teşvik sistemi. Bunun dışında tabii değişik bakanlıklarımızın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, değişik bakanlıklarımızın verdiği destek türleri var; işte yerel kalkınmayı artırıcı, bölgesel gelişmeyi hızlandırıcı destek mekanizmalarımız var. KOBİ'leri destekleyen mekanizmalarımız var ama "Şu kadar destek mekanizmamız var." gibi bir şeyden çok şunu ifade edebiliriz: Standart, klasik uyguladığımız bir teşvik mekanizmamız var. Bu getirmiş olduğumuz mekanizma ise son derece esnek ve müzakereye açık olan bir yapı.
Yatırım için nitelikli personelden kastımız, kilit personel, anahtar rolü üstlenebilecek olan personel yoksa işte orada sıradan çalışacak olan insanlar için kastetmiş olduğumuz bir husus değil. Bununla ilgili tabii alt detay düzenlemeler yine yapılacak.
Devam ediyorum: Şimdi, tabii, Sayın Günal, et, hayvan vesaire gibi konulara değindi. Belki bu ifadeye yönelik olarak, haklı olarak böyle bir çağrışım yapmış olabilir ama burada bizim esas hedefimiz biraz önce anlattığım alanlar, odaklanacağımız alanlar. Gerçekten bizim ihtiyacımız olan, ithal ettiğimiz, dışarıya muhtaç olduğumuz ve mutlaka ülkede o teknolojinin kurulmasına inandığımız alanlar bu alanlara yoğunlaşmak istiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Her biri ayrı ayrı deyince o amaçla söyledim, sadece biçim verebiliyoruz yani.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Teşekkür ediyorum.
Bu yatırımın devri konusunda da şöyle bir tereddüdü ortadan kaldırmak için bu yapıldı: Örneğin yatırım yarım kaldı, ne yapacaksınız? Mutlaka bunun bir şekilde devrinin yapılması lazım ama...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bakın, bir şey söyleyin yüzde 25'i -hiç olmazsa- tamamlanamadı deyin.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) - Ama şunu alıyoruz onu söyleyeyim: Her türlü taahhüt firmadan alınacak, her türlü taahhüt alınacak yani ne yapılması isteniyorsa en ince detayına kadar bu taahhütler alınacak.
Sayın Kuşoğlu uygulamada sıkıntı yaşanabileceğini ifade etti. Kolay bir mekanizma değil, evet ama ülkemizin önünü açabilecek olan bir mekanizma olduğunu düşünüyorum.
Yine, bir başka husus, Sayın Durmaz da ifade etti, buradaki bizim kastımız... Bu (4)'üncü bende yönelik de bazı eleştiriler oldu. Şimdi, birçok arkadaşımız biliyor, sizler de biliyorsunuz, zaman zaman bu sıkıntılar sizlere de aktarılıyor. Bir yabancı yatırımcı geliyor, bir bakanlıktan bir izin alıyor, aradan altı ay geçiyor, bir başka bakanlıktan izin alıyor, üçüncü bakanlığa gidiyor, bir yıl bekliyor, izin çıkmıyor. Belki, o üçüncü bakanlık o iki yılın sonunda o firmaya "Maalesef, ben olumsuz bakıyorum, sen bu yatırımı yapamazsın." diyebiliyor. Şimdi, burada, yatırımcı açısından bir belirsizlik söz konusu. Biz bu belirsizliği gidermek zorundayız. Ha, nasıl mekanizma oluşturacağız? Oluşturacağımız mekanizma şu: Bu tür durumlarda, son derece stratejik, büyük ölçekli alanlarda gerektiğinde ilgili kurumların üst düzey yöneticileri bir araya gelecekler, birlikte o anda kararı alacaklar ve bu süreci olumluysa olumlu, olumsuzsa olumsuz neticelendirecekler. Yani, burada süreçlerin hızlandırılmasını amaçlıyoruz, kolaylaştırılmasını amaçlıyoruz, yatırımcının önündeki belirsizliğin giderilmesini amaçlıyoruz.
Ama son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Tüm milletvekillerimizin, Komisyon üyelerimizin katkılarından dolayı da çok teşekkür etmek istiyorum Sayın Başkan.