| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu Tasarısı (1/753) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 18 .08.2016 |
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Hepsine veririz. Burada bir aileyiz, herkesin de cevap isteme hakkı var, biz de rahatlıkla veririz.
Öncelikle bütün arkadaşlara teşekkür ederim, söz alan, almayan bütün arkadaşlarımıza. Tabii, bu tasarının ne kadar önemli olduğunu buradaki bütün arkadaşlarımız özellikle de milletvekillerimizin halkın içerisinden gelmesi dolayısıyla genel olarak tacirlerimizin, esnaflarımızın, küçük işletmelerimizin böyle bir beklentisi var.
Biz bu tasarıyı çalışırken, tabii bu tasarının bir Hazinede çalışılan bölümü var, bir de bizim Bakanlığımızda çalışılan bölümü var. Biz bu noktada Sayın Nureddin Vekilimin de ifade ettiği gibi gerçekten, evet, esnaf kuruluşlarımızın, odalarımızın, borsalarımızın görüşünü aldık ama bizzat sahadaki insanlarımızın da beklentisini aldık. Bu da yetmedi, bu parayı verecek bütün, Bankalar Birliği başta olmak üzere, bütün bankaların genel müdürleriyle de bu noktada istişarelerimiz oldu, çalışmalarımız oldu. Örneğin, Necip Vekilimizin ifade ettiği "Çok yıllık ürün veren ağaçlara kim verecek?" dedi. Bu, Ziraat Bankasının talebi. Çiftçilerimiz bize geliyor, adamın başka bir şeyi yok, talebi bu. Çünkü kiralayanlar da var, gayrimenkulü çiftçi olarak kiralayıp onu işleyenler var, onların kredi talepleri var ama adamın başka bir şeyi yok. Bu noktada teminat gösterirlerse biz ekspertiz vasıtasıyla bunun para edeceğini... Mesela zeytin. "Zeytin ürününü ve ağacını biz teminat olarak kabul edebiliriz veya kayısıyı." diye ifade ettiler, biz onların talebi üzerine. Örneğin yine Ziraat Bankası hayvanları... Adamın bir sürü hayvanı var ama bunu teminat olarak veremiyor. Ziraat Bankası dedi ki: "Ben vereceğim krediyi ama bunu maddeye koyun ki ben onun üzerinden teminat tesis edebileyim." Dolayısıyla, bunun gibi, örneğin, siz ürün ürettiniz, satamıyorsunuz, stokunuzda var. Bunu, diğer bankaların bir çoğu dedi ki: "Biz o ürünün para ettiğini biz bilirsek veya ekspertizler bize bu şekliyle rapor ederse biz onu, teminat olarak adamın kısa vadeli finans ihtiyacını gideririz, adam uzun vadede satar bize parasını verir, veya piyasada belli bir bekleme süreleri var, kontratları var, o kontratları biz bu anlamıyla değerlendirebiliriz." Yani bunların tamamı stoklarda dâhil. Adamın ham maddesi var, almış, bunu işletme sermayesi yok ki üretip pazarlayabilsin. Bu da yine bankalarımızın talebi. Dediler ki "Biz bunlara da normal şartlarda kredi verebiliriz eğer para ettiğini, piyasası olduğunu görürsek ama teminat göstermesi lazım. O ham maddeyi biz teminat olarak kabul edebiliriz." Dolayısıyla, bunların tamamı finans çevreleriyle görüşülmüş, konuşulmuş talepler. Bunları esnaf da talep ediyordu. Esnaf diyordu ki benim bu kadar ham maddem var ama para bulamıyorum. Nereden bulacağım? Beni tefecinin eline düşürmeyin. Ya, gidip piyasadan yüksek oranlarda faizle alacağım bunu işlemek için. Onun için bankalara gidiyorum, kabul etmiyor, bana fabrika binası getir, ev getir, tarla getir, arsa getir yanına da 3 memur getir. Adam işi gücü bırakıp bunu nerede bulsun? İşte bu ham maddeyi bunun için koyduk, adamın sermayesi o. Makineleri zaten saymıyorum. Makineleri koyabiliyorlardı ve bunu daha görünür hâle getirdik, sicile bağladık alacaklının da alacağını garanti altına alınması noktasında.
Değerli arkadaşlar, tabii, burada şöyle bir değerlendirme, "Ya, bu, bankaların işini kolaylaştırıyor, adamları borca sokuyor, bilmem neye sokuyor." Ya, zaten borçlanma zorunlu değil ki. Adam ticaret erbabıysa hesabını yapıyor, kitabını yapıyor, eğer kredi kullanmak avantajlıysa gidip talep ediyor. Hepimiz burada bunu biliyoruz. Dolayısıyla, biz küçük işletmeleri finansa boğup onları mağdur edeceğiz anlayışı gerçekten doğru değil, bu yasa tasarısının hiçbir yerinde de böyle bir şey yok.
Tabii, yatırım ortamının iyileşmesi noktasında ülke güvenliği çok önemli arkadaşlar, bunu hepimiz de biliyoruz. Birinci şart, bir yatırımcı gidecekse o ülkenin güvenli olmasını istiyor, istikrarlı olmasını istiyor; hem siyasi istikrar hem ekonomik istikrarı bekliyor. Ama şurada siyasetin alanını açalım derken özellikle siyasilerin de terörle arasına mesafe koymaları gerekiyor. Türkiye partisi olarak bu iddiayla çıkan bir partinin geldiği noktada bölge partisi dahi olamıyorsa, bölgede dahi siyaset üretemiyorsa; ürettiği siyaset Kandil'in icazetinden geçip bölgeyi hendeklere, çukurlara, çukur siyasetine mahkûm ediyorsa, oradaki birçok vatandaşımızın evlerini terk etmesine neden oluyorsa o siyaset, oradaki birçok esnafımızı iş yerlerini terk ederek kepenklerini açamaz hâlâ getiriyorsa, ürettikleri siyasetin halk karşılığında, o bölgenin halkı karşısında hiçbir şey ifade etmediği görülüyorsa, desteklerini kaybediyorlarsa elbette ki o siyasetçilerin de bir kez daha düşünmeleri gerekir diyorum. Çünkü, biz gerçekten siyasete alan açmak istiyoruz, Hükûmet olarak da açmak istiyoruz. Siyasilerin -biraz önce Nureddin Vekilimiz de ifade etti- bürokrasinin bile politika belirlemesinde etkin olmasını kabul etmeyen bir siyasetin, halkın sesine kulak verilmesi gerektiğini her fırsatta ifade edenlerin elbette ki siyasete alan açmaması düşünülemez ama o siyasetçinin de mutlak ve mutlak gücünü halktan alması lazım, "Sırtımı şu terör örgütüne, bu terör örgütüne, şuraya buraya dayadım." deyip ortalarda gezmemesi lazım. Gücünü milletten alıyorsa ve burada meşru siyasetin içerisinde var olduğunu iddia ediyorsa mutlaka arasına da mesafe koyması gerekir ve biz bu ülkenin birliği ve beraberliği noktasında bu ülkeyi kalkındırmak, bu ülkenin insanının iş, aş, refah düzeyini daha fazla artırabilmek için bu eğer bu masanın etrafında hepimiz ter döküyorsak, emek sarf ediyorsak bu ülkenin birliği ve beraberliği içindir. Eğer biz bu ülkenin bölünmesinden veya bu ülkenin kaosa girmesinden medet umuyorsak elbette ki bu noktada tavrımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lazım.
Yine, bir arkadaşımız, özellikle Hasan Bey ifade etti faizsiz finans kuruluşlarının da bu yasa tasarısı içerisinde olması gerektiğini. "Tanımlar" kısmının 2'inci maddesinin (e) fıkrasında bu açıkça belirtildi ve biliyorsunuz onlar da 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında faaliyetlerini yürütüyorlar. Onlar da bu kapsamda çalışmalarını yapabiliyorlar, teminatlarını alıp kendi usullerince finans sağlayabiliyorlar.
Yine, biraz önce Sayın Ayhan dedi ki: "Güzel bir laf ama 'müstakbel varlık' nedir?" O şudur: Mevcudu olmayan ve rehin sözleşmesinin akdedildiği tarihte işletmenin mülkiyetinde bulunmayan varlıklar. Bunlar nedir? Örneğin, proforma faturayla sipariş verilmiş makineler, siparişler veya henüz üretilmeyen ama ileriki zaman içerisinde üretilmesi düşünülen varlıklar, bunlar müstakbel varlıklar içerisine giriyor.
Yine, zannedersem Sayın Kazım Arslan Vekilim sormuştu "Görevine son verilen ve açığa alınan, uzaklaştırılan ne kadar personel var?" diye. Bizim Bakanlıkta görevine son verilen, çıkarılan 152 personel var, açığa alınan 182 personel var, inceleme ve soruşturması devam eden de 227 personel var, toplamda da 561 personel. Bunların yerine, tabii, Maliye Bakanlığının bize tekrardan kadro tahsisiyle beraber, KPSS yoluyla, yine sınav açarak ehliyet ve liyakatini dikkate alarak personel alımı yapacağız inşallah.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakanım bir soru sorabilir miyim?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Evet.
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Yani, Maliye Bakanlığının yeniden kadro ihdasına herhâlde gerek yok çünkü mevcut kadro var zaten, boşalmış, siz yerine alacaksınız, o bakımdan sordum.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Bazıları da iptal edilebiliyor ve kendisi, Maliye tekrar çalışacağını ifade etti. Ne kadar izin verirse alırız, 550 verirse 550'sini alırız, orada bir sıkıntı yok.
Yine, Bakanlık olarak biz, ekspertiz ücretlerinin tavan ücretlerini belirleyeceğiz ve bunun işletmelerimize fazla yük getirmemesi noktasında hassas olacağız ikincil düzenlemelerle.
Ayrıca, yine, yasa tasarısında da var, bu sözleşmelerin hiçbirisi harca tabi değil, damga vergisine tabi değil. Burada mümkün olduğu kadar maliyetleri minimize etmeye çalıştık çünkü bunlar adı üstünde esnaf işletmeleri, küçük işletmeler, çiftçiler. Dolayısıyla, bu noktada fazla bir maliyet getirmek istemedik.
Benim not aldığım sorular bunlardı, cevaplamadığımız sorular varsa tekrarlayabilirsiniz, yoksa da teşekkür ediyoruz Başkanım.