| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1319) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 15 .08.2016 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Sayın Başkan, hiç polemik yaratmadan çok somut olarak kanun hükümlerinden giderek söyleyelim.
Bir: Merkez Bankası Kanunu, 1211 sayılı Kanun'un 42'nci maddesi "Başbakan bankanın işlem ve hesaplarını denetlettirebilir. Başbakanlık bu hususta her türlü bilgiyi bankadan isteyebilir. Banka, bilanço, kâr ve zarar hesaplarını bağımsız denetim kuruluşlarına denetlettirebilir. Başkan tarafından Banka faaliyetleri ile uygulanmış ve uygulanacak para politikası hakkında her yıl nisan ve ekim aylarında Bakanlar Kuruluna rapor sunulur. Banka, faaliyetlerine ilişkin olarak yılda iki defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir." Yani, "Merkez Bankası denetleniyor." demek herhangi bir şey değildir.
En önemlisi de şu anda Türkiye'de -içinizde hatırlayanlar kaldı mı bilmiyorum- Maliye Teftiş Kurulu diye bir kurul vardı. Bu Maliye Teftiş Kurulunun yetkileriyle ilgili olarak yazan hükmü okuyorum: "Genel ve katma bütçeli daireler ile fonlar, döner sermayeli kuruluşlar, kuruluş ve statüsü ne olursa olsun sermayesinin en az yarısı devlete ait kuruluşlar, bu daire ve kuruluşların birlikte ve ayrı ayrı sermayelerinin en az yarısına iştiraki olan kuruluşlar..." Bunları her hâlükârda Maliye Teftiş Kurulu devlet adına yani Başbakan, Maliye Bakanı -Başbakan da direkt olarak talepte bulunurdu- adına bunları teftiş ederdi. Bakın, burada Merkez Bankası Kanunu çok somut bir şey söylüyor yani sizin yapacağınız denetimin, Meclis denetiminin, Anayasa'dan kaynaklanan denetimin bilanço ve kâr-zarar hesaplarını bağımsız denetim kuruluşlarına denetletmesine engel değil. Bunlarla ilgili olarak siz dünya kamuoyuna bilgi verirsiniz "Bakın, bizimkinin ne kadar sağlam bir yapısı var, neleri var." diye, diğer taraftan da bu işlemlerin yapılmasıyla ilgili olarak tabi olduğu kanunlara, alınmış olan kararlara, alınmış olan kararların olduğu gibi kayıtlara geçirilip geçirilmemesine, bunlarla ilgili de sizin ayrı bir denetiminiz olur. Dünyanın her tarafında bu olay böyledir. Sadece bağımsız denetim kuruluşlarıyla... Bağımsız denetim kuruluşları orada farklı bir şeyler değerlendirirken başvurdukları kaynaklar farklıdır, bizim ihtiyaç duyduğumuz kaynaklar farklıdır. Yani "Devletin hiçbir organını bu şekilde bırakmayın." der. Bizim Anayasa'nın 165'inci maddesinde de zaten hüküm şöyle değil: "Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya ve dolaylı olarak devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının denetlenmesinin esasları Türkiye Büyük Millet Meclisince kanunla düzenlenir." değil; tam tersine, "Bu ortaklıkların, bu kuruluşların Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesinin esasları kanunla düzenlenir." Türkiye Büyük Millet Meclisi denetleyecek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetlenmesiyle ilgili esasları kanunen düzenleyeceğiz biz.
Şimdi, bu hükümlerin hepsini herkes kendisine göre yorumlama hakkına sahip değildir. Devletin bütün varlıklarının hepsini ortaya koyarak yüzde 100 sermayesi devlete ait olan bir kuruluş kuruyor musunuz? Kuruyorsunuz. Bunu devlet, devlet adına Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi de kimler aracılığıyla bu denetimi yaptıracağını burada belirleyecek. Bunun çaresi yoktur, bunun çaresi gerçekten yoktur. Merkez Bankası denetim dışında değildir. Ben maliye müfettişi olarak Merkez Bankasını gidip denetledim. Bunca yıl geçtikten sonra bile niye denetlediğimi söyleyemem, bu devlet ciddiyetidir. Dolayısıyla, bunları yaptırmak zorundasınız. Bunları yaptırmadan düzenleyeceğiniz kanun, o nedenle Anayasa'ya aykırıdır. Bu Anayasa'ya aykırılığı giderecek daha somut bir şey getiremediğinizde de İç Tüzük'ün 38'inci maddesine göre bu teklifi iade etmek zorundasınız. Durumumuz bundan ibarettir. Bu kanunu çıkarmayalım demiyoruz, bakın; bunun başlangıcı Anayasa'ya aykırılığı ortadan kaldırmakla ilgili kısımdır.
Şeyin üzerinde durmadık, onun madde sırasında değiştirileceğini varsayabiliyoruz. Yani "Bakanlar Kuruluna sınırsız bir yetki, altı ve üstü belli olmayan bir yetki veremezsiniz." de Anayasa'ya aykırıdır. İki nedenle Anayasa'ya aykırıdır. Ama, denetimden bu kadar kaçırılan bir kurumun bundan sonra maddelerini görüşemezsiniz diyoruz. Olay açık, kanun hükümleri burada, Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi burada. Borsa İstanbul'la ilgili buradaki tartışmalarımızı hatırlayın. Anayasa'nın iptal ettiği hükmün yapmış olduğumuz düzenlemeyle gereğini yerine getirdik mi, getirmedik mi diye tartıştık burada. Orası da iptal edilmişti denetim nedeniyle. Anayasa Mahkemesinin gerekçesini bu yaptığımız düzenlemeyle yerine getirdik mi, getirmedik mi diye. En sonunda, bağışlayın deyimimi, yalap şalap bir düzenleme yaptık, "Getirdik." dendi; göreceğiz. Anayasa Mahkemesi eğer aynı şekilde değerlendirmeye devam ediyorsa bu yaptığımız düzenlemeyi de yarın bir gün iptal edecek gönderecek.
Kısacası, arkadaşlar, bir kamu kaynağı kullanıyorsanız bunu denetim dışında bırakamazsınız. Müşterilerine, hisse senedi alacaklara vesairelere rapor düzenleyen kuruluşlar bizim denetim ihtiyacımızı karşılamaz; etmeyin, tutmayın; bu olay olmaz. Bununla ilgili bir düzenleme yapmak zorundasınız. Bu düzenlemeyi yapın, ondan sonra kanununuzu görüşün, görüşelim. Yani, bunu bu kadar net olarak görürken buna nasıl devam edelim ki?