| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişikilik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı(1/750) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 12 .08.2016 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu düzenlemeyle 6112 sayılı Kanun'un 19'uncu maddesinde siyasi partilerin, sendikalar dâhil olmak üzere, vakıfların, mahallî idarelerin, bunların radyo ve televizyon kuramayacakları, yayın yapamayacakları açık ve net. Bütün bunların içerisinde sadece vakıflar dışarı çıkartılıyor ve diğerlerine yasak devam ediyor, sadece vakıfların önü açılıyor. Neden böyle bir ihtiyaç duyuldu, niçin böyle bir yol veriliyor? Tabii ki ister istemez bu konularda kafalar karışık.
Siz, 2010 yılında Anayasa referandumuna gittiğinizde yüzde 58 oy aldınız. O Anayasa'daki değişiklikleri eğer bugün hatırlayacak olursanız referanduma sunmuş olduğunuz metinde Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin -haber alma özgürlüğü dâhil olmak üzere- çok geniş yığınlara ulaşması için her türlü çabanın, gayretin gösterileceğiyle ilgili metinler ve cümleleri Anayasa referandumundaki kitapçıkta bulmak mümkün. Şimdi, bu kadar yaygın bir kampanyanın yapıldığı o günden bugüne geçen süre içerisinde, buradaki düzenlemede sadece vakıflara birtakım ayrıcalıklar tanıyarak onlara her türlü radyo ve televizyon kurma özgürlüğünü getirmenin, diğer kurum ve kuruluşlara o yasağı devam ettirmenin çok kabul edilebilir bir tutum ve davranış biçimi olmadığını söylemek istiyorum.
Şimdi, mesela, bu düzenlemeyle birlikte vakıf gibi belli bir alanda çalışmayı amaç edinmiş yapıların yayın faaliyetini istenen çok seslilikten uzak, tek yönlü bir şekilde sürdürmeleri, özellikle maddi yönü ağırlıklı eğitim alanlarında faaliyet göstermeleri durumunda ortaya çok haksız rekabet ve kazanç çıkacak arkadaşlar. Yani bir vakıf alacak, kurmuş olduğu radyo ve televizyonda eğitimle ilgili akıl almaz derecede istediği gibi yayın ve kampanya yapacak; diğer okullar, diğer kurumlar bununla rekabet edemeyecek. Burada çok büyük bir haksızlık ve adaletsizlik var.
Yine -benden önceki konuşmacılar da söyledi- yirmi yıl evvel, otuz yıl evvel vakıf kurmuş olan ama bugün hayatta olmayan insanlar vakıf ortağı olarak kabul edilecek. Ölmüş adam, hayattan gitmiş yani ama vakıf ortaklığı devam edecek. Bu, kabul edilebilir bir iş değil veyahut da bunun yerine kim gelecek yani vefat edenin yerine kim gelecek? Bununla ilgili bir açıklama yok arkadaşlar.
Vakıf gibi temel amacı hayır işleri olması gereken yapıların yayın sektöründe faaliyet göstermesi durumunda yayın kuruluşlarının hisseleri şeffaflık gereği nama yazılı olması zorunlu olduğuna göre halka açılacak. Nama yazılı hisse beyan hükmünün yolu nasıl açılacak arkadaşlar? Bu belli değil. Oldukça soru işaretlerinin olduğu bir yer. Çünkü hayır işleriyle daha çok uğraşması gereken bu vakıfların bu sektöre, bu alana girmeleri ister istemez başka spekülasyonları ve başka olayları da beraberinde getirecektir. Oysa tasarının 60'ıncı maddesinin gerekçesinde "Maddeyle vakıflara yayın lisansı verilmesine ilişkin hususlar düzenlenmektedir." ifadesine yer verilmektedir. Elbette ki bu gerekçenin yapılması öngörülen hayli hayati değişikliğin gerekçesi konusunda yeteri kadar, doyurucu, tatmin edici bir açıklama yok. Aslında gerekçesiz bir şekilde, en azından hukuki bir zorunluluk olmadan farklı amaçlarla yapılması planlandığı anlaşılan, çeşitli sakıncalar içeren bu değişikliğe onay verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz arkadaşlar.
Bunun yanı sıra, üst kurulun 3/8/2016 yani bu ayın 3'ünde ve 2016/41 sayılı toplantısında lisansları iptal edilen yayın kuruluşlarının boşalttıkları radyo ve televizyon frekanslarının kullanımı konusu oy çokluğuyla ve gündem dışı olarak ele alındı üst kurulda arkadaşlar. Bu konuda 668 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'nin 2'nci maddesinin 4'üncü fıkrasına göre kapatılan radyo ve televizyon kuruluşlarından boşa çıkan kanal ve frekansların 6112 sayılı Kanun uyarınca yapılacak sıralama ihalelerine kadar müktesep hak teşkil etmemek, mahkeme kararları saklı kalmak kaydıyla TRT kurumunun kullanımına tahsis edilmesi, yıllık kullanım ücretinin kanal veya frekansın fiilî olarak kullanılmaya başlandığı tarih esas alınarak tahakkuk ettirilmesi, kanun hükmündeki kararnameyle ilgili Bakan onayı alınarak kapatılacak kuruluşlar için de aynı işlemin uygulanmamasına, listenin teyidinin yapılmasından sonra frekansların TRT'ye bildirilmesinin kararı yine oy çokluğuyla alınmış üst kurulda arkadaşlar. Karar metninde "mahkeme kararları saklı kalmak kaydıyla" ibaresinin karara karşı çıkan üyelerin özel gayretiyle, frekans olmadığı için mahkeme kararına rağmen yayın yapamayan kuruluşların haklarının korunması amacıyla eklendiği gerçeği bir yana, yukarıdaki kanun tasarısıyla birlikte ele alındığında kararın bazı sakıncalar içerdiği gözden kaçırılmamalıdır. Ayrıca, bahse konu kararla, TRT'nin söz konusu frekansları sadece bir protokolle talep eden durumu uygun vakıflara, örneğin iletişim fakültesi olan üniversite vakıflarına kullandırmasına imkân da doğabilecektir.
Dolayısıyla, burada, bu düzenlemeyle ilgili çok ciddi endişeler ve kaygılar vardır. Burada adrese teslim, sipariş bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Açıkça söyleyeyim: İktidar partisinin kendisine yakın vakıflara bir yol açtığını, bunun da Ensar Vakfı, TÜRGEV vakfı gibi birtakım vakıflara özel olarak bir ayrıcalık tanıdığını düşünüyorum. Bu gerçekten kabul edilebilir bir iş değildir. Eğer gerçekten Türkiye'de haber alma özgürlüğünü sağlayacak isek Türkiye'de bulunan siyasi partiler başta olmak üzere sendikalar, meslek örgütleri, esnaf ve sanatkârlar odaları, TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD dâhil olmak üzere bütün kurum ve kuruluşlardan isteyen herkes özgürce radyo ve televizyon kurma lisansını eline alabilmelidir arkadaşlar. O zaman ülkede gerçek anlamda bir demokrasi olabilir. Yoksa, sadece burada vakıfların önünün açılmasından ve bu vakıflardan da sadece belli vakıflara lisans ve radyo ve televizyon lisansı verileceğinden hiçbir endişem ve kaygım yok. Onların da demin isimlerini söyledim, başta Ensar Vakfı, TÜRGEV vakfı olmak üzere, ona benzer kimi vakıflara bunun bir ayrıcalık olarak tanınacağını önümüzdeki günlerde verilecek olan lisanslarla göreceğiz arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum.