KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Çok Değerli Başkanım, Sevgili Bakanım, çok değerli bürokrat arkadaşlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım ve misafir milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları; Millî Eğitim Bakanlığımızın 2015 bütçesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sevgili Bakanım, arkadaşlarımız bütçemizle ilgili konuştular, öğretmenlerimizin durumlarıyla ilgili konuştular, taleplerle ilgili konuştular ve kıyaslama yapıldığı zaman da şu ana kadar bakıldığında öğretmen alımında cumhuriyet tarihinden 2000'li yıllara kadar alınan öğretmen sayısı ile 2000'li yıllardan bugüne kadar alınan öğretmen sayısının daha fazla olduğunu görüyoruz ama yeterli olmadığını, hâlâ da taleplerin olduğunu da görüyoruz. Burada Sayın Kuşoğlu'nun görüşüne ben de katılıyorum yani bugün lazım, bir şey lazım ama bugün lazım, yarın bu genç nüfusun evlenip yaşlanınca... Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de yarın bugünkü ortamdaki gibi büyük oranda genç nüfus bulamayacağız, onun için genç nüfusun olduğu dönemde onların eğitimini, öğretimini en iyi şekilde, kaliteli bir şekilde yapabilmek bizlerin borcu, vefası ve vebalidir diye düşünüyorum.

Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman, gelişmiş ülkelerin karnelerinde yetişmiş insan kalitesi çok önemli. Bizim ülkemizde de bu anlamda Anadolu'da önemli bir yeri kapsayan ve hem Avrupa ile Asya arasında köprü olan, tarihî geçmişi, derinliği olan bu ülkede verilecek olan bilgilerin ve eğitimin mutlaka yaşam boyu lazım olacak, kullanılabilir ve uygulanabilir eğitimler olması gerekir.

Değerli Bakanım, ben çok detaya girmek istemiyorum, sadece Öğretmenler Günü münasebetiyle şahsınızda tüm öğretmenlerimizin, eşimin ve öğretmen olan kız kardeşimin, her ikisinin de ve onlarla beraber tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.

Burada ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede 3-4 tane öğretmen tasviri size kısaca vermek istiyorum. Biraz daha rakamların dışına çıkalım, biraz daha bizi bugünlere getiren öğretmenlerimizin üzerimizdeki etkilerini ve öğretmen deyince neleri başarabileceklerini ben anlatmak istiyorum. Değerli Bakanım, ilkokulda Halil Karaçalı diye bir hocamız vardı, her derse girerken mutlaka tebessüm ederek girerdi. Dışarıda en acı şeyi yaşamış olsa dahi prensibiydi, kapıyı açıp içeri girerken "Günaydın çocuklar." derken mutlaka tebessüm ederdi. Bu hocamız bir gün sınıfa girdiğinde çok heyecanlı ve telaşlıydı, "Çocuklar, oğlum balkondan düştü, şu anda acil hastaneye kaldırdılar, ben de acil oraya gidiyorum." dedi. Bunu derken çok telaşlı ve heyecanlıydı, kapıyı kapattı, döndü. Biz tabii panikledik, daha ilkokul 5'teyiz ve heyecanlandık. On saniye geçmedi aynı hocamız yine gülerek kapıyı açtı, biz şok olduk, şaşırdık, "Öğretmenim ne oldu?" dedik. "Çocuklar, ben size heyecanı öğretmek için yaptım bunu." dedi. Hâlâ da bunu unutmuyorum Sayın Bakanım, bu çok önemli. Yine ortaokulda da edebiyat öğretmenimiz vardı, yine bir bahar günü sınıfa girerken şöyle konuşuyordu Sayın Bakanım: "Arkadaşlar, etraf cıvıl cıvıl, hava çok güzel, güneşlik, papatyalar dışarıda, kelebekler uçuşuyor, ne işimiz var bu sınıfta? Hadi hep beraber pikniğe çıkalım." Biz hep beraber kalktık kapıya doğru. "Bir dakika, ne yapıyorsunuz?" dedi. "Hocam, pikniğe çıkalım." dediniz ya. "Oğlum, ben tasvir yapıyorum." dedi. Şimdi, o hocam sayesinde ben bütün öğrenimim boyunca kompozisyondan çok iyi notlar aldım. Liseye geldiğimizde, ticaret lisesinde de en büyük handikabımız İngilizce öğrenme konusundaki sıkıntılarımız Sayın Bakanım. Burada da, çok enteresan, bir Zuhal Hoca Hanım'ımız vardı, o bayanda üç yıl boyunca İngilizce eğitimi gören arkadaşlarımız aynı bir kolej mezunu gibi İngilizce biliyordu.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Mehmet, bunları yazsan da sonra okusak olur mu?

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Ağabey, şu şeyi bir bozmasan da gözünü sevsem.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bayağı güzel, kaliteli buldum da ondan diyorum. Sadece biz bilmeyelim, kıyamadım, millet de okusun.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Yok, yok, bozma ağabey şunu ya. İçine ettin ya, hiç, hikâye, Mehmet.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Tutanaklara giriyor zaten, tutanaklardan millet okuyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Dağıtalım, yayalım.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Biz yayarız onları.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Neyse...

İngilizce öğretiminde bu kadının başarısı da şurada yatıyor Sayın Bakanım: Bir öğrencisini derste kaldırdığında kelimeyi veriyor, diyor ki: "Mehmet, kalk oğlum, bu kelimeyi cümle içerisinde kullan." Öğrenci eveliyor geveliyor, yok bir şey.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Geliyor, omzunu tutuyor, "Mehmetçiğim, ben seni tanıyorum, sen çalışırdın. Muhakkak ki gece, akşam veya dün senin elinde olmayan bazı şeyler oldu, sen çalışamadın ama eminim ki benim bildiğim Mehmet gelecek derste bu soruya çok iyi hazırlanıp, çalışıp gelecektir. Öyle değil mi Mehmet'im?" "Evet." "Otur oğlum." diyor ve devam ediyor. Dolayısıyla, bütün sınıf, hem dersi hem hocayı seviyor Sayın Bakanım.

Bizim aradığımız öğretmen tipi belki geride kalmadı, onlar gibi yüzlerce Zühal Hocalar, Kazım Gençler var, mutlaka var Sayın Bakanım, ama profil bu. Eğer yarınlarımızı ve çocuklarımızı düşünüyorsak, bu tip öğretmenlerimize, hocalarımıza ihtiyacımız var, bunların yetişmesi için bizlere ne düşünüyorsa, biz bunları yapmaya hazırız.

Sayın Bakanım, biz size güveniyoruz, ekibinize güveniyoruz. Arkadaşlarımızın hepsini çok yakinen tanıyoruz ve gayretlerinizi biliyoruz, harcadığınız mesaiyi biliyoruz, samimiyetinizi biliyoruz, ondan dolayı ekibinizle birlikte size başarılar diliyoruz.

2015 yılı bütçesi inşallah hayırlı olur.

Saygılarımla.