KOMİSYON KONUŞMASI

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyoruz.

Plan Bütçe Komisyonumuzun değerli üyelerini tekrar akşamın bu saatinde selamlıyorum, Kıymetli Bakanımıza da hoş geldiniz diyorum.

Çok önemli bir tartışma ve çok önemli bir değerlendirme oluyor. Şunu ifade etmek isterim: Tabii, muhalefet partilerinin bu değerlendirmelerini ortaya koymasının hem demokratik açıdan hem bir taraftan, çok seslilik, fikirlerin farklılığı açısından, bu Meclisin çatısı altında normal olduğunu, doğal olduğunu ve işin gereği olduğunu ifade etmek istiyorum.

Şunu söylemek gerekir: Şehirlerin isimlerinin, tabelalarının, merkezlerin değişmesi, o şehirlerin, sizin de bahsettiğiniz gibi, medeniyet anlamlarının, tarihî birikimlerinin değişmesi anlamına gelmiyor. Mesela, Sayın Komisyon Başkanının vilayetinde tarihî olarak çok önemli bir ilçe var, Yalvaç; yani Miryokefalon ve öncesinden itibaren bizim medeniyetimizin çok önemli beşiği olan ve binlerce yıllık bir tarihin ev sahipliğini yapan bir ilçe. Ehemmiyetini, önemini yüzlerce yıl sonra kaybetmeyecek. Türkiye'de 81 vilayeti Sayın Bakanımız benden daha çok gezmiş ve biliyordur muhakkak, kendi görevi itibarıyla da yıllardan beri Anadolu'nun her yerini karış karış geziyor. Şimdi, Edirne'nin Uzunköprü'sünün tarihî emanetini hiçbirimiz, Selimiye orada olsa da, Edirne bir serhat şehrimiz olsa da onu azımsatacak, onu azaltacak bir noktaya koyabilmemiz mümkün değildir. Yani, yine, Sayın Usta'nın vilayeti olan Samsun'un Bafra ilçesi için aynı şeyi söyleyebiliriz. Yine, Antalya'daki Alanya için aynı şeyi söyleyebiliriz. Yine, Bitlis'te dönüp Tatvan'la ilgili söylemeyiz ama Ahlat'la ilgili söyleyebiliriz. Yani, Türkiye'nin birçok yerinde ciddi medeniyet merkezleri var ve o medeniyet merkezlerinin her biri vilayet oluyor değil veya vilayet olmadığı zaman da ehemmiyetini, önemini kaybediyor değil, oradaki insanlar da "Biz niye böyle bir tabloyla karşılaşmıyoruz?" diye küsüyor değil. Özellikle, Demokrat Parti dönemindeki Kırşehir örneğine çok vurgu yapıldı. Evet, siyasi hayatımızdaki çok nadir örneklerden bir tanesidir ama Kırşehir tamamen ilçeye döndürüldü. Burada aynı sınırlar içerisinde gerek Hakkâri açısından söylemek gerekir yani Yüksekova ili açısından gerekse Cizre, Şırnak karşılaştırması açısından söylemek gerekir. İki taraf da kendi vilayet haklarını ve vilayet olma statülerini korumaktadır yani orası, o halkın, Allah muhafaza, herhangi bir şekilde cezalandırılması, denildiği gibi, Kuzey Irak'a gönderilmesi veya Kuzey Irak'a onların gitmesi için yapılan bir süreç değildir.

Şimdi, demokrasi açık bir sistemdir. Biz doğru yaptığımıza inanıyoruz, önerimizi de Bakanlar Kurulu olarak böyle getirdik. Neticede, elinizde silah da olsa, tank da olsa, F16 da olsa yanlış yapanlara karşı halkın nasıl cevap verdiğini hep beraber gördük. Bizim bu uzun zamandan beri tartıştığımız... Sadece biz tartışmıyoruz. Yani Plan ve Bütçenin çok değerli üyelerine söylemek isterim ki Yüksekova, Hakkâri tartışması veya Şırnak'ın il yapıldığı günden itibaren -ben o zamanı da çok iyi hatırlıyorum- "Acaba Cizre mi yapılsaydı, Şırnak mı yapılsaydı?" değerlendirmesi bu toplumun bugün gündeminde değil, çok uzun zamandan beri gündeminde. Elbette ki şunu söylemek isterim: Dönem dönem biz bu tip kararları aldık Hükûmet olarak, çok eleştirildik de. Mesela, Türkiye'de 63, 63 dahil olmak üzere, ondan önce de örneğin nüfusu 2 binin altındaki beldelerin kapatılması konusunda çok ciddi eleştiriler ortaya konuldu. Yani burada "Siz bu beldeleri küstürüyorsunuz, bu beldeleri kırıyorsunuz, bu beldelerle ilgili onların tüzel kişiliklerini ortadan kaldırarak bu insanları yok hükmünde görüyorsunuz." gibi daha da üst derecede eleştiriler, değerlendirmeler, karşı duruşlar söz konusu oldu. Ama burada ekonomik olarak o zaman da değerlendirdiğimiz, 21'inci yüzyılın belki de icbar ettiği ve sınırların birbirine daha yaklaştığı, yönetimsel kademelerin artık kendi ilçeleri ve illeri içerisinde, daha optimum ölçütler içerisinde yönetilebileceğinden hareketle, ortaya konulan süreçte 30 ilde 1.076 belde, 51 ilde nüfusu 2 binin altına düşen 503 belde, yaklaşık 1.579 belde kapatıldı. Yani bir siyasi parti...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yanlış oldu Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Tam tersi, bir şeyi söylemek istiyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Benzetme doğru değil Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Hayır hayır. Bakınız, Sayın Çam, siz de Ankara'da 2 ilçe örneği verdiniz yani Yenimahalle ve Çankaya. Şimdi, dediniz ki: "Siz orayı siyasi saikle yaptınız." Yani Yenimahalle'yle... Siz de ben de bu siyasetin içinden geliyoruz. Hangi aritmetiği ortaya koyarsanız koyun, hangi mahalleleri birbirine tokuşturursanız tokuşturun, verirseniz verin, oradan bir siyasi sonuç çıkmaz ama idari bir sonuç çıkar. O ilçelerin ya coğrafyalarından ya doğal alanlarından ya doğal kesişimlerinden artık bir ihtiyaç hasıl olmuştur ve bu ihtiyacı da yönetenler görmezden gelememektedirler. Ama bazen yerel siyasetçiler kendi alanlarını kaybetmemek için -kesinlikle bu sözlerimi ne Şırnak için ne de Hakkâri için söylüyorum ama mesela Çankaya için, Kızılay için, bir de Yenimahalle için veya Türkiye'nin başka yerleri için bu değerlendirmeleri yapabilirim- bazen yerel siyasetçiler belki de çok doğal olarak kendi alanlarını önemsediklerinden ve kaybetmek istemediklerinden bu tip önerileri ortaya koyabilirler ama biz Türkiye'yi yönetiyoruz. Ve burada ifade etmeliyim ki Yüksekova ve Cizre bu iki vilayetin de doğal merkezleri konumundadır, bunu hepimiz biliyoruz, bu bölgeleri yaşayanlar da iyi biliyorlar. Ha, bu tartışılacak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de tartışılacak, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşulacak. İnanıyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu önerinin değerlendirmesini Kıymetli İçişleri Bakanımız sizlere tüm tafsilatıyla beraber ifade edecek, anlatacak ve karşılıklı değerlendirmelerde bulunma fırsatı da ortaya çıkacaktır. Ama şu önemlidir: Elbette ki bir vilayetin değişmesi, merkezinin bir başka alana kaydırılması, bu değerlendirmelerin ve tartışmaların burada olması, bu zenginliğin burada ifade edilmesi önemlidir ama bu, şu demek değil: Yani siz de çoğunlukta olabilirsiniz, siz de böyle bir öneri getirebilirsiniz. Bu "darbe" demek değildir. Bu terminoloji, "darbe" terminolojisi incitici bir terminolojidir yani bunu "darbe" olarak ortaya koymak, bunu "darbe" olarak değerlendirmek ifade etmek istiyorum ki demokratik süreç içerisinde çok anlamlı bulunmaz.

Sözlerimi tamamlamadan önce Sayın Temizel -zannediyorum- Hakkâri'de merkezde ve toplam memur sayısını veya başka arkadaşımız mı, ben yanılıyor olabilir miyim?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Başka birisi söyledi ama ben hangi rakamlar olduğunu biliyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Zekeriya Bey de söyledi, Oda Başkanı da söyledi.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Toplam 6.500 memur var. Bunun 1.800'i polis -yani bana verilen rakamları ifade ediyorum- 2.200 Millî Eğitim Bakanlığı yani demek ki öğretmen ve idareci, aynı zamanda diğer çalışanları, 800 sağlık personeli var, 100 Maliye personeli var, 900 jandarma, 200 de valilik personeli var yani toplam 6.500. Ya, bunun önemli bir rakamı muhakkak yine burada eğer memur statüsündeyse bunlar orada kalacaklardır ve tahminen -arkadaşlarımızın da yaptığı değerlendirmeler- yüzde 20-25'i belki merkeze kayabilecek. Ama oradaki çocuklarımızın da okula ihtiyacı var, oradaki insanlarımızın da doktora ihtiyacı var, oradaki köylerin de jandarmaya ihtiyaçları var ve orada muhakkak bir vergi dairesi, bir Sosyal Güvenlik Kurumu, bunların hepsi orada olacaklar her yerde olduğu gibi ve her yerde olduğu gibi, nasıl ilçe merkezleri ayakta duruyor ve bir ihtiyacı karşılıyorlarsa orada da karşılayacaklardır. Bunun özellikle bugün Hakkâri'de duran vatandaşlarımız açısından ve Şırnak'ta duran vatandaşlarımız açısından bilinmesini isteriz. Çok uzun müzakereler ve değerlendirmeler sonucunda bu karar Bakanlar Kurulu tasarısı olarak buraya getirilmiştir.

Bir taraftan -konuşmamın başında ifade ettiğim gibi, daha doğrusu bu tartışmaların başında ifade ettiğim gibi- buraların doğal merkez olması çok önemli bir rol oynamıştır. İkincisi, ekonomik merkez olmaları çok önemli bir rol oynamıştır. Şunu söylemek istiyorum: Hükûmetimiz özellikle güneydoğu konusunda ki önümüzdeki günlerde bu çok daha net ortaya çıkacaktır, eğer bu 15 Temmuz darbesi olmamış olsaydı bugün Türkiye'nin en önemli meselelerinden bir tanesi, Hükûmetimizin, güneydoğuya yapılacak yatırımlar, orada ortaya konulacak teşvikler ve atılacak adımlarla gerçekleştirilebiliyor projeleri ortaya konulacaktı. Çünkü biz bu topraklardaki kardeşliği tesis edebilmek adına ve bunu devam ettirebilmek adına uzun yıllardan beri bu milletimizin gösterdiği hassasiyeti göstermeye gayret gösteren ve bu konuda başarılı olan bir Hükûmetiz. Yani çok egzajere edildi ama birçok şeyi saydık. Elbette ki Yüksekova'da havalimanı olması hem Hakkâri açısından hem bölge açısından çok önemli bir yatırım ve çok önemli bir hareketliliktir. Sadece Hakkâri'yi ilgilendirmiyor, sadece Yüksekova'yı ilgilendirmiyor, sadece Şemdinli'yi ilgilendirmiyor, sadece dönüp, 100 kilometre zannediyorum, Hakkâri merkezle Derecik arasında 120-130 kilometre vardır. Yani 80-85 kilometre Şemdinli'yle Derecik arası, 30-35 kilometre de veya 25 kilometre de orayla orası arasıysa o kadar bir alan vardır. Hakkâri-Şemdinli 130 kilometre, doğru, Hakkâri-Derecik de 195 kilometre. Şimdi, o da doğru, Yüksekova-Derecik 113 kilometre evet, doğru. Yani vardır. Şimdi, bütün bu alan için önemli, aynı zamanda komşuları için büyük önem taşıyor. Geçen sene zannediyorum iki veya üç defa gittim Hakkâri'ye, iki üç defa da Yüksekova Havalimanı'na indim, iki üç defa da bizim tabiiyetimizden farklı tabiiyetlerin yani yan taraftaki komşularımızın Yüksekova Havalimanı'nı çok rahat bir şekilde kullanıp İstanbul'a geldiklerini ve oranın bir merkez olduğunu gördüm. Bunu hep beraber pozitif bir noktaya çevirebilmek konusunda bir irade ortaya koyalım. Şunu da söylemek isterim yani muhakkak ki bürokrasiden aldığımız birçok veri vardır ama biz bürokrasiden aldığımız verileri ve değerlendirmeleri siyasi aklımızla yıllardan beri yoğuran ve bu konularda başarılı adımlar atan bir Hükûmetiz ve oradaki eksiklikleri, oradaki fazlalıkları görebilme kabiliyetine de sahibiz, siz de sahipsiniz, hepimiz sahibiz. Yani siyasetçinin temel görevi bu, bunu görüyorsa zaten ayakta duruyor, bunu görmüyorsa da bunu maalesef, millet nezdinde mağlubiyetle karşı karşıya bırakıyor.

Bu vesileyle bu iki vilayetle ilgili de hem ülkemiz açısından hem milletimiz açısından hem bölge açısından hem Hakkârililerin hem Şırnaklıların kalpleri müsterih olsun. Gerek istihdam açısından gerek yatırım açısından gerekse bölgenin gelişmesi açısından bugünden çok daha iyi bir noktaya gelebileceğini ifade etmek istiyorum Hükûmetin bir üyesi olarak ve verilecek her karar hem Komisyonumuzdaki verilecek karar hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinin vereceği karar inanıyorum ki iki yerleşim yeri için de hayırlara vesile olacaktır. Benim bizatihi sevindiğim meselelerden bir tanesi de Derecik'in ilçe olmasıdır. Kendimi kısmen biraz Derecikli hissederim, çünkü Derecik'in...

NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) - Orada belediyeniz var Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Yo, yani çok uzak bir yerde, yok yok öyle değil, sadece öyle bakmayacağım, bizim partimizden olmayıp da kendimizi hissettiğimiz yerler var. O öyle bir insanlık ölçütümüz ve daha doğrusu, hemşehrilik duygumuz da söz konusu değil fakat Derecik'i orada tam sınırın kenarında birçok şeye rağmen yüzünde güler yüz olan insanların mutluluğu ifade ettiği ve bu ülkeye mensup olmaktan mutlu oldukları bir alan olarak görüyoruz, onun için ifade ettim. Tekrar, hayırlı olur inşallah hem Plan ve Bütçe Komisyonunun kararı hem de Meclisimizin kararı.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.