| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/750) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .08.2016 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, öncelikle bir defa bir eleştirim Komisyon Başkanlığına. Bu kanun tasarısı ve teklifiyle ilgili bizlere, "gereği için" de Başbakanlıktan tutun Maliye Bakanlığına, ilgili bütün kurum ve kuruluşlara aşağı yukarı gönderilmiş. Ama inceledim, baktım, burada Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğiyle ilgili bir gönderi yok. Dolayısıyla bugün şu anda görüştüğümüz 21, 22 ve 23'üncü maddeler son derece teknik konular. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğini ve onlara bağlı odaları ilgilendiren çok önemli maddeler bunlar. Ama şimdi biz Turizm Bakanlığından, Adalet Bakanlığından, Maliye Bakanlığından ilgili bürokrat arkadaşları dinliyoruz ama konunun direkt tarafı olan peyzaj mimarlarını, çevre mühendislerini, jeoloji mühendisleri, mimarları, mühendisleri, hiç birisini... Var mı burada arkadaşlar, TMMOB temsilcisi kimse var mı? Yok. Dolayısıyla biz tek taraflı bir bilgilendirmeyle karşı karşıyayız. Bunun çok doğru olmadığını ve Komisyonumuzun bu konuda bir eksik yaptığını düşünüyorum. Diğerlerine, sendikalara gönderilmiş, Tabipler Odası Birliğine gönderilmiş, birçok yere gönderilmiş ama Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine özel olarak gönderilmemiş. Bunu sizin dikkatinize ve bilgilerinize sunmak istiyorum. Bundan sonraki görüşmelerde bu kuruma da mutlaka haber verilmesi gerekir.
Aslında 21, 22 ve 23'üncü maddelerin üçü de birbiriyle son derece ilgili ve ilintili. Topluca bir bakarsak, söz konusu 21'inci maddede, biraz önce konuşuldu, "Bünyesinde koruma, uygulama ve denetim büroları kurulan idarelerden 57'nci maddenin (7)'nci fıkrası uyarınca izin almaksızın veya izne aykırı olarak tamirat ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar ve yaptıranlar altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır." diyor. Doğru, baktığımızda evet, cezalandırması doğru, ancak burada tarihsel çevrelerde KUDEB'e veriliyor görevi kabul edilebilir ama doğal sit alanlarında, değerli bürokrat arkadaşlar, çevre ve şehircilik il müdürlükleri devreye sokularak koruma bölge kurulları devre dışı bırakılmış durumdadır bu düzenlemeyle. Dikkatinizi çekiyorum. Yani bununla çevre ve şehircilik il müdürlükleri devreye sokuluyor ve koruma bölge kurulları devre dışı bırakılmış, doğal sit alanları böylelikle yağmaya, talana açık hâle getirilmiş durumdadır bu düzenlemeyle birlikte.
Yine 22'nci maddede söz konusu madde değişikliğiyle ise tüm ağırlığın merkezîleşme olduğu çok hissedilir. Bu düzenlemeyle çok merkezî bir düzenlemeye götürülüyor ve burada büyük bir ihtimalle Diyarbakır ve Sur ilçeleri buradan kastediliyor bu maddenin içerisinde, oranın yeniden yapılandırılmasıyla ilgili. "Kentsel sitlerde belediye ve diğer yerlerde" ibaresinin kaldırılması, yerelin hak ve sorumluluklarının merkezî hükûmete devrinin yapılması kesinlikle antidemokratiktir. Yani bu düzenlemeyle yereldeki belediyelerin imkânları, olanakları kanun ve yetkilerinin kullanılması tamamen ortadan kaldırılıyor ve merkezî hükûmete veriliyor. Alan başkan atamasının belediye tarafından yapılmaması ise yine antidemokratik, yani burada belediyeyi tamamen devre dışı bırakıyorsunuz ve tamamen bakanlık ve merkezî yönetim yetkilerini elinize alıyorsunuz.
Yine alan başkanlarının görev süresinin üç yıl olması doğru bir yaklaşım, bir itiraz yok, uzatılması uygun, ona da bir itiraz yok, süreç devam ederken değiştirilmemesi, o da doğru, belediyeler ve yerel yönetim bu planı yapabilmelidir ve yerel yönetimler bu planın dışında tutulmamalıdır. Burada yerel yönetim tamamen tasfiye edilmiştir. Hazırlanan taslağın karara bağlanması ve uygulanması konusunda önerilerde bulunmak amacıyla alanda mülkiyet hakkı bulunanlar... "Alanda mülkiyet hakkı bulunanlar", bunlar sizler de olabilirsiniz değerli bürokratlar. Oralarda mülkiyet hakkı bulunanlar, meslek odaları ve sivil toplum örgütleriyle üniversitelerin ilgili bölüm temsilcilerinden oluşan bir danışma kurulunun kurulması ve bunların da mutlaka bir söz ve yetkisinin olması gerekir diye düşünüyorum.
Yine 23'üncü maddede -şimdi onu görüşüyoruz- bu değişiklikte de, ek 5'te KUDEB yetkileri, iptal koruma kurullarının görevleri artacak, belediyenin yetkisi azalacak, yine burada bir merkezîleşme var. Yani KUDEB'e büyük bir yetki veriliyor, belediyeler tamamen devre dışı bırakılıyor. Ek 6'ncı madde ise mülkiyet hakkına aykırı bana göre. Herhâlde bu Diyarbakır ve Sur'la ilgili daha çok. Mülkiyetlerin belli olmadığı yerlerde ve olağanüstü hâllerde uygun olabilir belki bu düzenleme. Ama bedelsiz olması da güzel bir noktada. "Vatandaşın mülküne el konulmaması şartıyla ilgililerin muvafakati aranmaksızın" ibaresi konularak ayrıca mülkiyet sahibinin kendi mülkiyeti üzerinde tasarruflarını kısıtlamaktadır bu düzenleme. Aslında zorunlu bir düzenleme. Devlet, yeniden yapılandırma konusunda haklı olabilir ancak mülkiyet sahibiyle muvafakatini almadan istediği uygulamayı yapma yetkisi vererek sınırsız bir yetki öngörülmüş oluyor bu düzenlemeyle. En büyük sıkıntı bu madde düzenlemesinde yer almaktadır. Aslında mülkiyeti aşmak amacıyla bu düzenlemeyi getiriyor ama evrensel hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz.
24'üncü maddede alan başkanlarının ve danışma kurulu üyelerinin tümünün değiştirilmesi neden acaba? Bu konuyla ilgili bir bilgi almak istedim. Zaten çoğu gönüllü çalışan kişilerdir. Dolayısıyla sizin verdiğiniz bilgiler bize göre çok yeterli ve doyurucu değil. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Bu maddelerde de özellikle 21, 22, 23 ve 24'üncü maddelerde de şeytanın ayrıntılarda gizli olduğunu düşünüyorum. Siz iyi niyetle burada bizlere maddeleri ifade etmeye, bilgilendirmeye çalışıyorsunuz ama üst aklın böyle düşünmediğini düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.