KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tabii, Sayın Bakanım, küçük illerde söylediğiniz problem yaşanıyor. Mesela, ilimden örnek vereyim, şöyle üç yıl öncesine kadar, geriye doğru beş yılda babam rahmetli rahatsızdı, civardaki bütün hastaneleri gezdim, biraz da meraklılığımdan bazı konulara da birazcık daldım. Mesela, şu anda bizim Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesinin Tıp Fakültesi sermaye işletmesi bakımından batık, bazı ameliyatları yapamıyor, bu çok net bir şekilde belli. Yani insana babasından miras kalsa -artık işletme yönetmeliğinde mi sıkıntı var, anlayışında mı sıkıntı var- ancak bu kadar kötü yönetilir. Ama devlet hastanesi, ne ameliyat gereçleri veren medikal firmaları ne ilaç ya da benzeri konularda takip ediyorum, isteseler bugün veremezler ama belli bir kural koymuşlar, şu günden önce bu faturayı ödememe gibi bir sistemi de oturtmuşlar. Bu anlamda oradaki yapı güzel.

Komşu il Amasya, Amasya da küçük bir nüfus. Oraya sizin de söylediğiniz anlamda bir üniversitenin araştırma hastanesi yapılıp bu kendini geliştirebilmesi çok zor. Dediğiniz proje doğru ama bunu tabii oturturken tabip odalarının, böyle bu işte emek vermiş bilim adamlarının, uygulama alanında sizin gibi çok deneyimi olan insanlardan görüş alarak bu ülkeye katkı sunmak lazım. Bunun yolu da görüş sunan herkesi önemsemekten geçiyor.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Kesinlikle katılıyorum.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Yani böyle çoğunluğa dayalı şeyi, böyle konularda o karşı görüşleri önemsemediğiniz zaman ileride sorunlar olarak karşımıza çıkıyor. Mesela, bu anlamda ben Tokat'ta bizim Gaziosmanpaşa Üniversitemizin araştırma hastanesi ile devlet hastanemizin beraber çalışmasını bir düşünün. Birçok hekim gelmiyor, bazen de siyasi görüşlere örgütlenmeler oluyor, bunun sıkıntılarını da gördük, bakıyorsunuz bazı bölümleri kapalı ya da takıyor yönetici bir dekan, bir bakmışsınız bırakmış gitmiş değerli bir hoca bir başka özel hastaneye. Bu anlamda da sıkıntıları var.

Bir diğer boyutu, ben çalışan hekimlerden de diğer gruplardan da duyuyorum, bu "döner" dedikleri, işletmeden aldıkları payı çok şeffaf bir hâle getirmek lazım. Yani uygulayıcının inisiyatifine bıraktığınız zaman dört tane, beş tane idari görevi oluyor, neredeyse maaşından birkaç kat fazlasına kadar bunu alıyor, gerçek emekçilerin de haklarına, alın terine saygısızlık oluyor. Bu anlamda da düzenlemelerin güncel bir şekilde yapılıp ama söylediğim gibi, alanda yaşayan insanları önemseyerek belli bir statüye kavuşturmanın da artık zamanının gelip geçtiğine inanıyorum.

Teşekkür ederim.