KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEP ALTIOK (İzmir) - Sayın Başkan, öncelikle ben de tıpkı sizin konuşmanızda yaptığınız gibi herhangi bir polemik amacı gütmediğimi belirtiyorum. İsim vermeden sadece bu Komisyonun cevaplandırmasının çok elzem olduğunu düşündüğüm birkaç soru paylaşmak için söz istiyorum. Bu soruları da her şeyden önce konu insan hakları olduğunda kişisel fikir ve kanaatlerin üzerinde bir tutumla her türlü iddianın, bir kişinin asılsız iddiası, yalanı dahi olsa araştırılmaya değer olduğu evrensel gerçekliğinden kalkışla sormak istiyorum. Eğer asılsız iddia ve itham varsa elbette ki araştırmayla sonuca bağlanır ve konu bunca tartışmaya gerek olmaksızın aydınlanmış olur.

Şimdi, benim ilk sorum: Bir İnsan Hakları Komisyonunun ya da buna bağlı bir alt komisyonun basında bunca yoğun bildirim varken, STK'ların bunca çağrısı varken, uluslararası örgütlerin bunca merakı varken çalışmaya başlamak, bir araştırma, bir "monitoring" yapmak için illa herhangi bir milletvekilinin başvurusunu beklemesi gerekmekte midir? Bunun beklenmesinden bağımsız durumun kendi ciddiyeti ivedilikle gündem hâline gelemez mi gelmemeli midir sorusuna yanıt aramamız gerektiğini düşünüyorum.

İkincisi, uluslararası kurumların izleme taleplerinin duyurulmasına, resmî yazılarla önden bildirilmesine gerek var mıdır? Uluslararası kurumlar nezdindeki söz konusu merakın ülkemizin itibarıyla ilgili ciddi sorunlar doğurduğunu paylaştınız, biz de buna son derece önem vererek katılıyoruz, bu çekinceye. Ancak bu gibi çekincelerin yanıtı olarak da olanca şeffaflığıyla bu kurumlara kapıları açmak ve içi rahat olan bir Hükûmetin bu kapıları açarak cevabını aslında diğer tarafın verebilmesine olanak sağlamak sağlıklı bir tutum değil midir, böyle olmamalı mıdır diye sormak istiyorum.

Dolayısıyla da mademki kişisel olarak bazı üyelerimizde bu iddiaların asılsız yalanlar üzerinden Hükûmeti, ülkemizi itibarsızlaştırmak, yıpratmak için getirildiğine dair bir kanaat var. Bunu önlemenin en kısa yolu, en garanti yolu gerekli incelemelerin başlatılması, bu Komisyonda bulunan tüm partilerin temsilcilerinin ortak hareket ettiği bir komisyonla özel bir araştırma yapılması ve o şeffaflıkla da gerçeklerin görülmesi yani bu iddiaların asılsız olduğu gerçeğinin görülmesi değil midir? En kolay olan ve gerçekçi olan ve hukuki olan, adil olan bu değil midir diye sormak istiyorum.

Bunun yanı sıra, böylesi bir ortamda bunların asılsız bir iddia olduğuna dair kişisel kanaatler ne kadar tabii ki kişiyi bağlar olsa da -dolayısıyla da bazı açıklamaları ben herhangi bir partiye ya da burada Hükûmete bağlamak istemiyorum, bu doğru olmayacaktır- bence sözcü sıfatıyla kişisellikten uzak açıklamalara ihtiyaç var bugünkü soruların karşılığını almak için ama bu noktada önden peşin hüküm verilmişçesine "Biz FETÖ'cülerle ilgili işkence iddialarını araştırmayacağız." gibi bir beyan kişisel kalabilir mi? Bir komisyonun tutumunu içerir mi içermez mi bu beyan? Nasıl bir tutum olacak? Ya da işte, "Cadı avı var diye avı bırakalım mı?" gibi çok şaibe yaratacak, akıllarda çok soru bırakacak uygulamalar, bu incelemelerin engellenmesi yönündeki uygulamalar aslında gerçekten de içimizin çok rahat olması gereken, hiçbir ihlal, hiçbir darp, hiçbir şiddet olmaması gereken koşullarda bir ön alma gibi yorumlanmasın diye niçin bir adım atmaktan çekiniriz, bunu özellikle öğrenmek isterim.

Teşekkür ediyorum.