BAŞKAN - Ben müsaade buyurursanız kısaca bir cevap vereyim.

Tabii, bir saat geçti, arkadaşlarımıza söz vereceğiz. Sonuçta, milletvekillerimizin sorularına ve bu iddialara cevap vermek üzere davet ettiğimiz arkadaşlara da söz verirsek belki birçok husus da aydınlığa kavuşmuş olacak fakat Komisyonumuza yönelttiğiniz için bir iki noktaya dikkat çekmek istiyorum.

Tabii ki İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun her bir iddianın aydınlatılması noktasında üzerine düşen bazı görevler var ancak bu iddiaların her birisini İnsan Hakları İnceleme Komisyonu veya alt komisyon aydınlatacak diye bir şey yok. Bizim, sonuç itibarıyla, burada görevimiz özellikle denetim boyutu itibarıyla da bize ulaşan bu iddiaları -sonuçta biz kovuşturma gücü değiliz- suç ihtiva eden iddialar söz konusuysa bunu ivedilikle savcılığa iletiriz, bunun takibi orada yapılır. Yapılmamasıyla ilgili de bir husus söz konusuysa yine bu da suç ihtiva eder, bunun gereği de ayrıca yapılır ama bu konularla ilgili benim baştan da... Bakın, o kadar çok cümleler sarf ediliyor kamuoyunda fakat ben size demin rakamları söyledim. Yani bize ulaşan rakamları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de içtihatları bağlamında bile değerlendirecek olsak işkence iddialarının bize ulaşıp ulaşmadığı hususu da ciddi büyük bir soru işareti. Varsa bile sonuçta Mahmut Bey'in ulaştırdığı 30 Eylül tarihli bir iddiadır ki bu konuyla ilgili de bana ulaştığı anda hemen savcılığa iletilmesi noktasında üzerimize düşen görevi yaptık. Yani İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun bunun ötesinde sonuçta bir kovuşturma gücü yok. Biz bu meselelerle ilgili kuvvetler ayrımının olduğu bir ortamda, hukuk devleti ilkelerinin de ilgili kurumlar tarafından yerine getirildiği bir durumda bu meseleyle ilgili herkesin görevini üstlenme gibi ne bir görevimiz var ne de bir yetkimiz var. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum.

Basında çıkan haberler... Bakın, tabii ki basında çıkan tüm haberleri en ince detayına kadar takip etme gibi bir imkânımız yok, bunu herkes takdir eder. Fakat şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Ben seçildiğim gün itibarıyla ilk haftasında bazı arkadaşlarla birlikte insan hakları kurumlarını, STK'ları bizzat ziyaret ettim ama bu insan hakları kurumlarının hiçbirisi bu sizin bahsettiğiniz hususlarla ilgili veya basına ifade ettikleri hususlarla ilgili bize şimdiye kadar bir dönüş yapmış değillerdir. Şimdiye kadar hiçbir insan hakları kurumu benden randevu talep etmiş de cevap vermemişim gibi bir şey kesinlikle söz konusu değildir ki böyle bir talep yoktur.

MEHMET METİNER (İstanbul) - Bence de Başkanım, hiçbir talep yoktur, hiçbir talebi de geri çevirmemişizdir.

BAŞKAN - İkincisi, bakın, basında önemsediğim için, Amnesty International ve Human Rights Watch'un iddiaları vardı, bu konularla ilgili hemen ben o gün Adalet Bakanımızla görüştüm. Adalet Bakanlığımızın bürokratları da zannedersem birkaç gün sonra, müsteşarlık düzeyinde Amnesty International ve Human Rights Watch'la -ki zannedersem darbe üzerinden iki hafta sonrasındaydı- bunun gereği yapılmış, bunların da takibatı yapılmıştır ve bu iddiaların çoğunun soyut olduğu ve asılsız olduğu da orada net bir biçimde ifade edilmiştir.

Buna rağmen başka hususlar da varsa tabii ki bunun gereğini yapmak, takip etmek bizim görevimizdir.

Ki son bir husus: "FETÖ'cülerin iddialarını araştırmayacağız." isnadının burada bir karşılığı yok. Bilmiyorum kasıt o mu ama olsa bile, başta, sonuçta, Cezaevleri Alt Komisyon Başkanımız olsun, başkaları olsun, kimse, bu bahsettiğiniz hususlarla ilgili iddialar bize ulaştırıldığı takdirde bunların araştırılmayacağı... Bunların araştırılması şekli illa cezaevini ziyaret değil ki, bunların takibinin şekli var, şekilleri var. Bunun gereğini, sonuçta, bu Komisyon ve alt komisyon yerine getirmektedir. Bununla ilgili çok somut, farklı bir durum söz konusuysa bunu da mutlaka burada görüşeceğiz, eksikliklerimiz varsa da gidereceğiz.

Ben bu hususlara özel cevap vermek istedim. Belki ekleyeceğiniz hususlar olabilir ama müsaade buyurursanız...