KOMİSYON KONUŞMASI

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Biz galiba bu kayıkçı kavgasına girmeyi, bu atışmaları seviyoruz. Sonunda anlamsız, çözüme hiçbir katkısı olmayan, Türkiye'ye hiçbir katkısı olmayan, hatta bu atışmaların taraflarına da hiçbir katkısı olmayan bir abesle iştigal devam edip gidiyor. Şimdi, ille her konuda bir şey söylemek zorunda değiliz. Burada siyasi bir infaz, suikast kınandı, bundan daha doğal bir şey yok. Bu mütekabiliyet şeyini anlamıyorum ben, ille biri bir şey söylediği zaman karşısına başkasını da koymalı, böyle bir mütekabiliyet yok. Kaldı ki infazın karşılığı gözaltı değildir. "Biri infaz edildi, onu kınadınız, diğer gözaltını da kınayın." diye bir şey olmaz. Gözaltılar hukuka uygundur, değildir, ne kadar uygundur, ne kadar değildir; nihayet resmî mercilerin yaptığı, kolluk kuvvetlerinin yaptığı, yargının yaptığı bir iş. Bu tartışılabilir. Nerede tartışılır? Yasal zeminlerde, hukuki zeminlerde, meşru zeminlerde tartışılır. Bunun alanları var, herkesin konuşabildiği alanlardır.

Diğer taraftan, arkadaşlarımızın o ürkek dilini anlıyorum ben, bu kolay bir şey değil. Yani burada 3 arkadaşımız var, 3'ünün de PKK'nın adını zikrederek onu lanetleyebilmelerini ben beklemiyorum. Bunu anlayışla karşılıyorum, sizden de aynı anlayışı bekliyorum ama bu hepimizin bildiği bir şey. Yani Ayhan Bey'den de Burcu Hanım'dan da Ayşe Hanım'dan da kalkıp "Katil PKK." demelerini beklemiyorum, "PKK'yı lanetliyorum." demelerini beklemiyorum. Buna inşallah evrileceğiz, hep beraber evrileceğiz. Hepimizin bazı çekinceleri var, hepimizin bazı kısıtları var. Biz bu ülkede yaşıyoruz. Kısıtlarla, bağımlılıklarla, hatta başkasını itham ettiğimiz arızaların hepsini sırtımızda, üstümüzde taşıyarak bu süreçten geldik. Ben de dâhilim, arkadaşlar da dâhil ama hep başkasından bekliyoruz, hep başkasının yapacağını konuşuyoruz, hepimiz aynı şeyi yapıyoruz. "Sen bunu niye yapmadın?" Hiçbirimiz "Ben bunu yapmadım, ben bundan sonra bunu yapacağım, senden de onu bekliyorum." deme cesaretini gösteremedik. Yani bunu aile ilişkilerinde de bekleriz. "Karı-koca ilişkilerinde herkes önce kendine bir şey söylese o aile huzurlu olur." derler. Burada da bir aile gibi düşüneceksek ben Ayhan Bey'den, Burcu Hanım'dan, Ayşe Hanım'dan açıkça "PKK'yı lanetliyoruz, bu katliamları kınıyoruz. Amasız, fakatsız diye genel bir dille söylemiyoruz, bundan sonra adını net koyacağız. 'No name' konuşmayacağız, isimsiz konuşmayacağız." demelerini beklemiyorum. Türkiye henüz o aşamada değil. Türkiye'de HDP'li sol siyaset, güdümlü siyaset, bağımlı siyaset, kısıtlı siyaset henüz o aşamaya, o özgürlüğe erişmedi, bağımsızlığını kazanamadı. Türkiye'de bağımsız bir siyaset ortamı oluşmadı maalesef bütün çabalara rağmen ve bunun oluşmaması için de içeriden, dışarıdan bir sürü saldırıya maruz kalıyoruz. Amaç, bizim sivil siyasetin güçlendirilmesi, özgürleşmesi, bağımsızlaşmasıdır. Türkiye'nin amacı budur. Bunu elde ettiğimiz zaman bunları artık hiç konuşmayacağız, hatta geriye dönüp ya, biz ne saçma işlerle uğraşmışız diyeceğiz.

Ben hepinize teşekkür ediyorum.

Yani bunun da devam etmesini istemiyorum kendi adıma.