KOMİSYON KONUŞMASI

ADNAN KESKİN (Denizli) - Efendim, Sayın Badak, benim sözlerimi aldı, bana yanıt verdi. Hiçbir kimse, sanmıyorum, bu Komisyonda olan hiçbir arkadaşımız, uluslararası alanda başka ülkelerle eşitlik temelinde bir dostluk ilişkisi kurulmasına karşı değil. Dediniz ki: "Biz, politika değişikliğiyle komşularımızla ilişkilerimizi genişlettik." İyi ki genişletmişsiniz, genişletmeseniz ne olacaktı, ben merak ediyorum. Hangi komşuyla aramız iyi?

SADIK BADAK (Antalya) - Bizden kaynaklanmayan...

ADNAN KESKİN (Denizli) - İran'la aramız açık, Libya'yla aramız açık, Suriye'yle aramız açık, Irak'la aramız açık, Mısır'la aramız açık.

SADIK BADAK (Antalya) - Hiçbiri bizden kaynaklanmıyor.

ADNAN KESKİN (Denizli) - İki, yahu siz değil misiniz, Suriye'de Esad'a "Esad Kardeşim" deyip Gaziantep'te aynı karede fotoğraf veren?

SADIK BADAK (Antalya) - Demokrasiyi savunduğumuz için.

ADNAN KESKİN (Denizli) - O zaman orada demokrasi mi vardı?

SADIK BADAK (Antalya) - Türkiye'nin duruşu belli.

ADNAN KESKİN (Denizli) - O tarihte demokrasi mi vardı?

SADIK BADAK (Antalya) - Demokrasi ve insan hakları, çok partili sistem, muhalefet...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Yahu kardeşim, siz değil misiniz "Libya'ya dış müdahaleye karşıyız." deyip de ertesi gün fırkateyn gönderip de Libya'nın kuşatılmasına ilk katkı yapan? Nasıl konuşma bunlar?

MÜSLİM SARI (İstanbul) - El Beşir ne oluyor?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Dış politikada El Beşir'i nasıl açıklayacaksın?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Üç, yahu, siz bu kadar demokrasi hayranısınız da Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından mahkûm olmuş adamın bu ülkede ağırlamadınız mı?

BAŞKAN - Sayın Keskin, cevap vereceğinizi bilseydim ben size söz vermezdim.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Hangi haklı lafla bunları savunuyorsunuz siz?

BAŞKAN - Yani, ilave edeceğiniz bir şey var zannettim.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - İsimle şey yaptığı için, cevabı verecek.

BAŞKAN - İsim verdi mi Sayın Badak?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Verdi tabii.

BAŞKAN - Ha, mesele yok o zaman.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Siz burada getirip Beşar Esad'ı... Dünyada aranıyor, aranıyor. Diktatör, kendi vatanında binlerce insanı kesmiş, siz getiriyorsunuz...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Siz ziyaretine gitmediniz mi, daha altı önce ziyaretine gitmediniz mi?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Hanımefendi, lütfen, bir bayanın nezaketi içerisinde olursanız iyi olur.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hatip konuşurken biz sözünüzü kesmedik, siz oradan laf atıyorsunuz, oldu mu yani, oluyor mu yani?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Siz avukatlık falan mı yapıyorsunuz, mesleğiniz ne sizin?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hayır, siz de sözünü kestiniz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kesmedik, istediği şekilde konuştu.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hayır, bitmedi ki.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Bir mesleğiniz mi var, avukat mısınız siz?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Avukatım, evet.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Siz, bir kere bu Komisyonun bir üyesi değilsiniz, böyle bir şeye müdahale etme hakkınız yok.

Lütfen, Sayın Başkan...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, lütfen dışarıdan söz kestirmeyin.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ama böyle bir şey olur mu?

BAŞKAN - Aa, bir dakika...

Sayın Milletvekilimize "Siz Komisyon üyemiz değilsiniz." falan, çok, çok...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Biz gidebilir miyiz Sayın Başkan?

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ama avukatlığa mı soyundu yani?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Badak'ın sözünü kestik mi biz?

BAŞKAN - Yani, Sayın Enç, Sayın Badak kendisini savunabilir, siz o arada meşguldünüz zaten, nedenini de duymadınız zaten.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ben, Sayın Badak'ı dinledim sonuna kadar, niye böyle rahatsız oluyorsunuz yani?

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Adnan Bey, misafir üyelerimize saygı gösterelim.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Burada itirazımız şu: İdeolojik odaklı....

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Arkadaşlar söz kesmek olmuyor, böyle şeyler yapmayın.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Siz de kesmeyin o zaman.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kesmedik, Sadık Bey de kestik mi?

ADNAN KESKİN (Denizli) - ...inanç odaklı yaptığınız dış politika Türkiye'de maalesef Türkiye'yi bataklığın içine sürüklemiştir. Bakınız, şu Suriye'deki halimize, bir buçuk milyon insan burada dolaşıyor.

BAŞKAN - Maksat hasıl olmuştur efendim.

Çok teşekkür ediyoruz, sağ olun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADNAN KESKİN (Denizli) - O minicik kara gözlü çocuklar ellerinde cep mendili satabilmek için çarşılarda onun bunun arabasını gözlüyor. Onun vicdani sorumluluğu sizin omuzlarınızdadır.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Türkiye'nin sorumluluğu yoktur.

BAŞKAN - Sayın Türmen, buyurun.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Var, 1,5 milyon Suriyelilerin sorumlusu sizsiniz.

BAŞKAN - Sayın Türmen, buyurun lütfen.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Yahu, Adnan Bey konuşuyor, sen...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Sayın Başkan, konuşurken müdahale ediyorlar, seslenmiyorsunuz.

BAŞKAN - Siz de müdahale etmeyin arkadaşlar.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Bana söz veriyorsunuz, Hanımefendi oradan çıkıyor.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hayır, bundan sonra sizler de...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Hâlâ konuşuyor, bakın.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Hayır konuşmuyorum, bundan sonra sizler de müdahale etmeyin.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Efendim, siz de konuşun, siz de cevap verin.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Tamam ben susuyorum, tamam bir daha sizden de müdahale olmasın.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Arkadaşlar, orası Sayın Keskin'i örnek gösterdi, Sayın Keskin de cevap verdi, hiç araya karışmaya gerek yok.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - İlk müdahaleyi siz yapıyorsunuz, yapmayın ya.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ya, tam tersine, ben Sayın Badak'a hiç müdahale etmedim.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Biz yaptık mı şimdi? Sayın Badak konuşurken yapmadık.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Üstelik de 2 kere benim ismimi vererek, benim değerlendirmemi çarpıtarak söylüyor.

BAŞKAN - Evet, Sayın Türmen, süreniz geçiyor.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Ben kendimi neredeyse Dışişleri Bakanı zannediyorum, böyle bir şey olur mu ya?

BAŞKAN - Sayın Keskin'den alacaklı hâle geliyorsunuz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakana döneceğine buraya dönünce öyle oldu tabii.

BAŞKAN - Sayın Türeli, lütfen...

ADNAN KESKİN (Denizli) - Teşekkür ederim.