KOMİSYON KONUŞMASI

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, sevgili Başkanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarımız, sevgili bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ana konu belli. Biz Kahramankazan'ımızı, bunu tüm siyasi partilerimizin ortak bir görüşüyle... Asla öyle bir konumuz yok. Ama, sevgili Haberal, değerli kardeşim çok güzel bir söyledi, dedi ki: "Biz özgürlüklerimizi sadece bir günün bir şeyinde elde ederek değil ama direnme hakkımızı..." Hatta, bizim onunla ilgili önergemiz de vardı, dedik ki: Bu önergenin genel konumunda o günün direnme günü yani o insanlık dışı yöntemin, baskıcı, zulmeden, emperyalizmin uşaklığını yapan; dünden bugüne kadar emperyalizme karşı savaşan, mücadele eden bu halkın o direnme hakkının mutlak ve mutlak olması, yoksa özgürlükler noktasında... Tabii ki özgürlük güzel bir şey, kavramlar çok güzel bir şey. Biz burada birbirimize nutuk çekerek değil... Sayın Bakanım zaten belli şeyleri anlattı, o anlayışın tümüne ortak olarak katılıyoruz ama pratik hayatta biz bunları görme noktasında eziklik duyuyoruz. Nasıl duyuyoruz? İşte, diyelim ki bir belediye başkanımız, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı, yani Kazan'ımız bir tarafta bunu yaparken Sayın Belediye Başkanımız işte kalkıyor, halkı örgütlemek için "Silahlanın." diyor, bir televizyon kanalında başka farklı şeyler oluyor, asli görevi olan bir görevi yapması gerekirken yapmıyor ve bu noktada biz rahatsızlık duyuyoruz. Çünkü, biz bir tarafta "Yenikapı ruhu" derken, bu halkı birbiriyle bütünleştirmek için çabamızı sarf ederken, emperyalizme uşaklık yapan bu gerici unsurların bu ülkeden gitmesi için ne gerekiyorsa hepimizin el birliği yapması gerekirken Sayın Bakanım, biz bu birlik ve beraberliği koymamız gerekirken -tüm kamu görevlisi arkadaşlarımızın- bir kamu görevlisi olan bir belediye başkanımızın televizyon kanallarında ayrı ayrı çıkıp böyle bir demeç vermesi doğru değil, bunu doğru görmüyoruz. Bu, halkın birliği veya bütünlüğü değil... Ki, biz Sayın Kazan Belediye Başkanımıza Sayın Genel Başkanımızla birlikte gittik. Tüm Kazanlı hemşehrilerimizin -ben de o bölgenin milletvekili olarak onur duyarak söylüyorum- onların o onurlu duruşunu, saygıyla, sevgiyle burada tekrar huzurunuzda anmak istiyorum. Sayın Belediye Başkanımızı makamında ziyaret ettik, başka hemşehrilerimizle birlikte emniyet müdürümüze gittik, emniyet müdürlerimizle, sayın kaymakamımızla... Bunlar çok güzel şeyler. O birliğin ne kadar mükemmel olduğunu hepimiz o gün hep beraber gördük. Bundan sonra da onu görmemizin tek yolu o birliğimizi... Bakanımdan özellikle istirhamım bu, kamu görevlisi arkadaşlarımızdan istirhamımız bu. Bunları mutlaka toplumumuza sunmak zorundayız. Yoksa lafta, iki tane sözcük, hepimiz bir şeyler birbirimize anlatırız, hepimiz birbirimize bir şeyler söylemeye çalışırız. Bunlar güzel şeyler ama onun pratiğini yapamazsak bunun sonucunu alamayız. İşte diyelim ki bugün terör. Tabii ki teröre karşı hepimiz tüm canıgönülden ne yapmamız gerekiyorsa ona karşı her türlü mücadelenin yanında olmamızı... Sevgili Başkanımla yurt dışında biz bunu söylerken bunu Avrupalı -bizim dostlarımız görünen- insanlarla birlikte -ben Başkanıma o konuda da sonsuz teşekkür ediyorum- o tavrımızı orada bizzat o 29 Avrupa ülkesine, daha ülkemizde bu durumlar yokken çok açık ve net tavrımızı hem o "dostlarımız" dediğimiz Avrupalılara anlattık hem Amerikalı müttefiklerimize -güya, sözüm ona dostlarımıza- Avrupa Birliğindeki tüm arkadaşlarımıza. Biz böyle laf olsun diye burada bunu söylemiyoruz. Çok güzel, yuvarlak, millî sözcüklerle birbirimize caka satmamalıyız. Bizim caka satacağımız yer, o bizi işgal eden, dünden bugüne kadar bu ülkeye her türlü zulmü hak etmek için elinden gelen her türlü çabayı sarf eden emperyalistlere karşı vermeliyiz, o dış güçlere karşı vermeliyiz, iş birlikçilerine karşı vermeliyiz. Yoksa tabii ki arkadaşlarımızın ben, hiçbir siyasi partili arkadaşımızın o duygularından asla şüphem yok, bunu canıgönülden söylüyorum. Ama, birbirimizi sınamak için sadece iç politika malzemesi yaparak, o iç politika malzemesinde biz birbirimizi kandırma gibi bir konuma düşersek bu doğru olmaz. Her vilayetimiz bunu hak etmiştir, Sevgili Haberal söyledi. İşte, diyelim ki sevgili Kazan'ımızda 9 şehidimiz oldu. Örneğin, bizim Genelkurmay Başkanlığının önünde 35 şehidimiz oldu veya 39 şehit. Şimdi, biz ayrı ayrı bunlara kahramanlık değil, o bir simgesel olsun diye Kahramankazan'ımızı... Onların tümünü, o şehitlerimizin tümünü, işte İstanbul'da oldu, başka illerimizde oldu 241 şehidimiz var resmî rakamlarla. Ki, bu törenler noktasında... Biz onları önemsediğimiz için, tıpkı ulusal kurtuluş savaşımızda o kahraman kadınımızın, ablamızın, annemizin gösterdiği kahramanlık olgusu gibi Kazan'ımıza böyle bir simge vermek bizi onore ediyor, onur duyuyoruz ama önemli olan, bu kahramanlık türküsünü söylerken canıgönülden de bu milletin birliği için adım atmamız lazım. Bunu da tüm milletvekili arkadaşlarımızla, Komisyon üyesi arkadaşlarımızla... Biz sadece öneri olarak getiriyoruz, tabii, bunu yetkilendiren Meclistir. Sevgili Bakanımızın işte önerge getirdiği noktada bunlara cangönülden... Zaten, tüm siyasi partilerimizin ortak bir kararı olmuştur. Yani biz de o günü o anlamda, özgürlük değil, direnme günü olarak şey yapmıştık. Hani sırf haksızlığa, onursuzluğa direnmenin günü ve erdemi olduğu için öyle bir düşüncemiz vardı. Sevgili Haberal kardeşim, biz, diğer siyasi partilerin tümü de aynı noktada birleşiyoruz. Öyle bir sorunumuz yoktur. Sadece, Bakanımdan istirhamım -kamu görevi yapan- Ankara'mıza olan görevimizi o samimiyetle yerine getirirsek de bu konuda istirhamım olacaktır.

Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum