KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, dün akşamki bir olayla ilgili olarak konuşmak istiyorum, Sayın Başkan burada yok gerçi ama.

Şimdi, biz başından itibaren Komisyonda belirlenen bu usule karşı çıktık. Yani, Komisyona davet edilecek kişilerin bu Komisyon tarafından tespit edilmesini önerdik ilk günden itibaren ancak bu önerimiz çoğunluk tarafından kabul görmedi ve Başkanlık Divanı tespit edilecekleri saptadı ve davet ediyor. Şimdi, işte, bu sabah da -arkadaşımızın dediği gibi- başka isimlerle karşılaştık daveti Başkanlık Divanı yaptığı için ve Komisyonda konuşulmadığı için.

Dün burada davet ettiğiniz akademisyenlerden Ahmet Akgündüz... Ya, niçin davet edildiği konusunda da bir bilgi paylaşımı olmadı bizimle, benim ısrarıma rağmen hangi nedenle çağrıldığı konusunda bir bilgi paylaşımı olmadı. Yani, hangi bilgisine başvuracağız? Eğer biz burada bir akademisyeni bu Araştırma Komisyonunun konuları konusunda çağıracaksak onun akademik görüşlerinden faydalanmak için çağırıyoruz, ben böyle anladım meseleyi. Ama, kendisi konuşmaya bir siyasetçi gibi başladı ve siyasi değerlendirme yaptı. Siyasi değerlendirmeyi burada siyasetçiler yapar. Dün Sayın Bakan, kendisi siyasetçi, siyasi değerlendirmeler yaptı ve bir medeni tartışma geçirdik, medeni bir tartışma. Ama, bir akademisyen davet edildiği konu dışında, burada, bizim de hassas olduğumuz konularda siyaset yapamaz ve Başkan da kendisini uyarmadı. Yani, Gezi'ye haddini aşarak "darbe" diyen bir akademisyen burada bu darbe konusunda konuşamaz. Ben bu uyarıyı kendisine yaptım fakat Sayın Başkan bunu uyarmadı. Yani, hangi konuyla davet edildiği konusunda kendisini uyarmadı ve haddini aşan tutumda bulundu burada. Sayın Başkan da yine bu Komisyonun adabına ve usulüne uymayan bir biçimde bana hitap etti ve "Çık dışarı." dedi. Bunlar, bu Meclis çatısı altında olmayacak işler. Dolayısıyla, bu hususun düzeltilmesini ve bu Komisyon üyelerinden özür dilenmesini Başkanlık Divanı olarak ben talep ediyorum.

BAŞKAN - Şöyle...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Tutanaklar da çıkmamış, yoksa tutanaklardan okuyacaktım.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu ve Sayın Ahmet Akgündüz arasında bir tartışma oldu. Daha sonra Sayın Akgündüz de toplantı sonrası özür diledi. Aynı zamanda ben Sayın Başkanımıza hatırlattım, Sayın Başkanımız da konuşmasında hiçbir parlamenterin burada tahfif edilemeyeceğini, her parlamenterin hukukunu korumanın bütün parlamenterlerin görevi olduğunu, sadece Komisyon Başkanlığımızın değil, hepimizin birbirinin hukukunu korumamız gerektiğini ifade etti ve bunu söyledi, kendisi de özür diledi. Aynı zamanda, ben de -kusura bakmayın- "Buradaki ifadeyi kabul etmiyorum." ifadesini dışarda kullandım, burada da kullanabilirim. Bütün parlamenterler çok değerlidir. Hepimiz birbirimizin hukukunu korumazsak işte o zaman burada Parlamentoyu ve siyasetin seviyesini düşürmek isteyenlere fırsat vermiş oluruz. Biz hep beraber siyasetin seviyesini yükseltmek istiyoruz, yükselteceğiz.

Sayın Ahmet Akgündüz Beyefendi'yi de şunun için davet etmiştik: Biliyorsunuz, "Bediüzzaman Saidi Nursi'nin devamıyım." diye çıkan Fetullah Gülen, ardından vesayetçiliğe soyundu ve daha sonra da bir darbe girişiminde bulundu. Bu şahıs Bediüzzaman Saidi Nursi'nin talebesi olmamasına rağmen, talebelerine rağmen yola çıktı ve talebeleriyle hep kavga ettiler. O nedenle, bu ayrılığı bildiği için davet etmiştik, kendisinden de ben istifade ettiğimizi düşünüyorum. Dün siz de buradaydınız. Aynı zamanda bazı medya mensuplarının da "Cumhuriyet Halk Partisi üyeleri salonu terk etti." gibi ifadelerini doğru bulmuyorum çünkü siz buradaydınız, eğer o tartışma olmasaydı sonuna kadar siz dinleyecektiniz, sorularınızı da söyleyecektiniz. Ben tüm parlamenter arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Şimdi söz sırası Sayın Mithat Sancar...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Ben de bu hassasiyetinizden dolayı teşekkür ediyorum.