| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 24 .11.2014 |
AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Dışişleri ve AB Bakanı, Komisyonun değerli üyeleri, değerli bakanlık temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanları dikkatle dinledim. Tabii hem dış politika hem de AB ilişkileri konusunda, Türkiye-AB ilişkileri konusunda, birçok konuda aynı görüşleri paylaşmıyorum; kısaca bunlara değinmek istiyorum:
Türkiye, küresel ölçekte önemli bir aktör olabilecekken Hükûmet politikaları nedeniyle komşularıyla dostane ilişkisi kalmamış, üyesi olduğu uluslararası örgütler içinde yalnız kalmış bir ülke durumuna düşmüştür. Sayın Bakanın belirttiği gibi büyükelçilik ve temsilciliklerin sayısındaki artış oldukça dikkat çekicidir ama bir diğer dikkat çekici konu da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden almış olduğumuz oydur ve burada da ülkemizin ağırlığı ve prestijinin dikkat çekici biçimde düşmüş olduğunu söyleyebiliriz sanırım.
AB ilişkilerine özel olarak değinmek istiyorum. Sayın Bakan "2014'ün AB yılı olduğunu ve bunun Hükûmet Programı'nda yer aldığını" sıklıkla, pek çok ortamda tekrarlıyor. Bunlar kamu spotlarıyla destekleniyor, belirtiliyor ama bütün bunların anlatılması, belirtilmesi yetmiyor, bütüncül bir Hükûmet politikası olması ve uygulamaların, niyetlerin samimi ve gerçek olduğunu ispatlaması gerekiyor. Şimdiye kadar gördüğümüz, AB kimi zaman parçası olmak istediğimiz bir birlik iken çoğu zaman da değerlerini hiçe saydığımız bir hedef hâline gelebiliyor.
Kopenhag Kriterlerini yani istikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasi, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, azınlıkların korunması gibi ana unsurlardan oluşan temel değerler sistemini istişare yapılmadan tek başına hazırlanan kanunlar ve bunların uygulamalarıyla maalesef delik deşik ediyoruz.
AB'ye uyum maksadıyla kurulmuş olan İnsan Hakları Kurumu, Kolluk, Gözetim Komisyonu gibi kurum ve ilgili yasaların içeriklerine baktığımız zaman burada şeffaf, tarafsız, bağımsız, temel hak ve özgürlüklere dayalı bir yapı yoktur. Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığına bağlı yapılarda bireyler haklarını arayamaz.
AB ile müzakere süreci çerçevesinde uzun süre siyasi blokajlar üzerinde duruldu ancak önünde herhangi bir engel olmayan Sosyal Politikalar ve İstihdam Faslı'nı Hükûmet bugüne kadar açmaya hiç yaşanmadı. Sayın Bakanın bu yönde bir niyet belirtmesini çok olumlu ve memnuniyet verici buluyorum. Önceki yıllarda iş güvenliği düzenlemeleri ve denetimleri Avrupa Birliği kriterlerine göre yapılsaydı yaşanan büyük facialar, iş cinayetleri belki de hiç olmayabilirdi.
Bununla ilgili bir diğer konu; Avrupa Birliği mevzuatının da öngördüğü gibi ILO 176'nın imzalanması için Bakanlığın farkındalık yaratması ve yasanın onaylanması için yasamayla istişare yapması, baskı kurması bekleniyor. Sayın Bakanın bu konuda da gereken hassasiyeti göstereceğini bekliyorum.
Bir diğer, fasıllarla ilgili bir şey...
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI VOLKAN BOZKIR (İstanbul) - Onaylandı, ben İstanbul'daydım.
AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Pardon, onu atlamışım, 176'yı.
23 ve 23'üncü fasıllardan bahsediyorum; burada da yargı temel hakları, özgürlük, güvenlik ve adalet konularının masaya yatırılması bekleniyor. Bu fasılların açılması çok önemli, bunu Avrupa tarafından da belirli bir kesim sürekli dile getiriyor, Türk tarafı da istiyor. Bunun ne kadar önemli olduğunu bugün bir kere daha değerlendirdim çünkü Sayın Bakan sunumunda "sözde tutuklu gazeteciler" ifadesini kullandı. Şimdi, basın ve medya üzerinde tutukluluktan işten atılmaya, sansürden otosansüre kadar bir sürü baskı varken bu ifadenin önümüzdeki günlerde de yine basın özgürlüğünün, aynı özgürlüklerin göz ardı edildiği alana hapsedileceğinin işareti sayılabileceği endişesini taşıyorum.
Bir diğer konu; AB-Türkiye ilişkileri açısından, eski Bakan Egemen Bağış döneminde Ulusal Ajans tarafından AB fonlarının usulsüz kullanımı ve personel alımlarına ilişkin iddiaları incelemek üzere Avrupa Komisyonu tarafından soruşturma başlatıldığını biliyoruz.
Burada ayrıca, 2013 yılı için Sayıştayın Bakanlığınız hakkında verdiği görüşü de çok önemli. Rapora göre, IPA kapsamında ödenen katkı paylarından 58 milyon euronun takibinin yapılamadığı belirlendi. Sayıştay aynı raporda fonun dağıtımında da AB yönetmeliğine uyulmadığına dikkat çekmiş. Tüm bunlar gündemdeyken Bakanlığın da bu konuda bir açıklama yapmasını rica ediyorum.
Bunun dışında, bir kadın milletvekili olarak, Bakanlığınız bünyesinde, özellikle AB Bakanlığı bünyesinde yüksek sayıda kadın çalışanın olması, bürokratın olması çok önemli, değerli tabii ama AB-Türkiye ilişkileri açısından da bütün politikalarda kadın erkek eşitliğine her alanda vurgu yapılmasını, kadına karşı şiddetin bu akıl almaz boyutlara vardığı dönemde özellikle kadın erkek eşitliğinin vurgulanmasının çok önemli olduğunu ve devlet politikasının bir parçası olarak AB Bakanlığınca öncülük edilmesini önemli bulduğumu söylemek istiyorum.
Teşekkür ederim.