KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Hocam, çok teşekkürler verdiğiniz bilgiler için, çok teşekkür ederim.

Sayın Hocam, bu yapılanmayla ilgili olarak işte devletin içerisinde birçok yerde bilgi var ama yani daha fazla etkin mücadelenin yani bir vesileyle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılıyor olması lazım çünkü yani dinle, ibadetle bağlantılı işler daha çok. Onun üzerinden bir örgütlenme ağı var, öyle anlaşılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ne zaman mesela bununla ilgili olarak, bir yayın var şimdi elimizde. Yani bunun gibi yayın, yazı, etkileme konusunda bir çalışması oldu mu, olduysa ne zaman oldu? Çünkü Diyanet İşleri içerisinde de örgütlenmişler veya bu camiaya karşı, bu örgüte karşı dinle ilgisi olmadığını söyleyebilecek olan bizler değiliz, daha fazla Diyanet İşleri Başkanlığıdır ve Diyanet İşleri Başkanlığı da devlette en örgütlü kurum. Neredeyse her köyde bir örgütlenmesi var, uzantısı var imamlar, vaizler vasıtasıyla. Yani ne zaman yapıldı veya niye geç yapıldı veya niye zamanında müdahale edilmedi?

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANI DR. EKREM KELEŞ - Çok teşekkür ediyorum muhterem Vekilim.

Şimdi, Diyanet İşleri Başkanlığının hakikaten -burada dosyada, ben takdim edeceğim inşallah muhterem Başkanıma- geçmişte bu konuyla ilgili yaptığı... Yani şöyle oluyordu, bunu da ben sarahatle ifade edeyim yani açıkça muhterem vekillerimin huzurunda: Şimdi, camilerde bütün cemaatlerden insanlar geliyor. Herhangi bir insanın kürsüden söylenen bir şeyde doğrudan bir cemaat adı zikredilerek veya o tür söylenmesi çok tedirgin ediyor cami içerisindeki insanları. Dolayısıyla, isim zikretmeden ama il müftüleri toplantılarında mana ve mefhum olarak o yapılanları anlatan hepsini ben burada dercettim, önemli açıklamaları var.

Mesela Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından bu 2013-2014 yıllarında bunların bir uygulamaları var fetva istismarı bağlamında. Örgüte alırken bazı önemli görevlerde örgütten ayrılmayacağına, efendime söyleyeyim, örgütten ayrılırsa hanımının boş olacağına dair bizim klasik literatürümüzde yer alan tarzda ifadelerle boşanmaya yemin ettiriyorlar yani "Ayrılırsa hanımı boş olsun." veya "Şunu yaparsa hanımı boş olsun." gibi ifadelerle. Bununla ilgili olarak söz gelmiş, 2014 yılında, 10/7/2014'te Din İşleri Yüksek Kurulu bir karar almış ve bunu yayınlamış. Aynı şekilde bu toplum güvenliğini tehlikeye atacak girişimlerde bulunmanın dinî hükmüyle ilgili yine Din İşleri Yüksek Kurulu 2013'te sanırım böyle bir şeye almışlar.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - En eskisi ne zaman acaba? Yani ilk defa mesela dolaylı yoldan da olsa doğrudan yolla da olsa ne zaman bu örgütle ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı bir tespit yapmış? En eski tarih ne zaman?

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANI DR. EKREM KELEŞ - Bu, 2013'ten sonra yoğunlaşıyor ama daha önce münferit sorulara verilen cevaplar var. O münferit sorulara verilen cevaplarda... "Veli kimdir? Takiye nedir? Bir insanın peygamberle konuşması mümkün mü?" gibi birtakım sorular sorulmuş ve bunlara cevaplar verilmiş ama o zaman hiç kimse bunları doğrudan bu örgütle ilgili olarak okumuyor tabii, sıradan bir soruymuş gibi okuyor. Ama bu, özellikle 17-25 Aralıktan sonra yoğunlaşmaya başlamış.

Bu çerçevede onu ben arz edeyim efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.

Sayın Tanrıkulu, tamam, değil mi?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Şunu da eklemem lazım benim kayıtlara geçmesi bakımından. Şimdi, şöyle efendim: Yani orduyu falan dinliyoruz, diğer kurumları da dinleyeceğiz. Dün İçişleri Bakanımızı dinledik. Şöyle bir şey yani: Yani kurum olarak en fazla haberdar olması gereken kurum bu işlerde Diyanet İşleri Başkanlığı hem örgütlenme ağı hem de devlet adına yaptığı iş bakımından. Yani onun bile 2013'ten önce açık adını koyarak veya adını koymadan da herhangi bir uyarıcı bir şeyi olmamış. Yani bu benim tespitim olarak kayıtlara geçsin efendim.

Hocam, çok teşekkür ediyorum yani sizin de şahsınızla ilgili değil tabii ki.

Özür diliyorum, ayrılmak zorunda kalacağım ama yarın sabah tutanakların tümüne bakacağım tekrar.

Çok teşekkür ederim.

DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANI DR. EKREM KELEŞ - Çok teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle belki ben şu bilgiyi arz edeyim: Bizim bir programımız var ilahiyat fakülteleriyle müştereken, Uluslararası İlahiyat Programı, sayın vekillerimizin malumudur. Program çok önemli bir program. Yurt dışında okuyan çocuklarımız orada liseyi bitirmiş. Bu çocuklar buraya getiriliyor, ilahiyat fakültesine imtihanla alınıyor. Bu imtihanlarda çocuklar burada, ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra tekrar bulundukları ülkede -oranın kültürünü biliyor, dilini biliyor- Türkiye Cumhuriyeti adına orada görevler veriliyor bu çocuklara. Şunu ifade edebilirim: Çok hassas davranarak 2013 öncesinde bu programı çok ele geçirme çabaları da olmasına rağmen Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda çok titiz davrandığını arz etmek isterim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Peki, teşekkür ederim.

Yani Diyanet İşleri Başkanlığı aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı gibi. Büyükelçiliğimizin, temsilimizin olduğu her yerde var. Dolayısıyla, bu örgütlenmenin dünya örgütlenmesi de dikkate alınırsa yani daha belki uyarıcı olması gerekirdi. Bunu, tabii, daha sonra öneriler kısmında falan yazacağız.