KOMİSYON KONUŞMASI

ATİLA SERTEL (İzmir) - Şimdi, bazı iddiaları ben Sayın Genel Müdüre Yönetim Kurulunun huzurunda okuyorum, bunlara da yazılı yanıt beklediğimi ifade etmek istiyorum.

Birinci iddia: Kurumda bir sahte senet olayı yaşanmasıdır. 5 Eylül 2013 tarihinde 741497 no.lu ihbar Başbakanlık BİMER üzerinden yapılmış. 11 Eylül 2013 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığına havale olan ancak, bugüne kadar somut olarak gereği yapılmayan milyon TL'lik bir sahte senetle ilgili bugüne kadar hiçbir işlem yapılmamış. Oluşan kamu zararı ilgili personelde rücu edilmemiş. İhbarın içeriği şöyle: "Kurum tarafından gemi tamir bakım onarımı için Kalkavan Denizcilik; Yılmaz Kalkavan, Bülent Kaptanoğlu'yla sözleşme yapılarak hizmet verilmiş, karşılığında ise Bülent Kaptanoğlu'ndan imzalı senet alınmış. Ancak firma vadesi geldiğinde senette belirtilen bedeli ödemekten imtina etmiş. Bunun üzerine kurum tarafından Kalkavan Denizcilik Yılmaz Kalkavan, Bülent Kaptanoğlu aleyhine Beyoğlu 2. İcra Dairesine 2000/2991 ve 2002/9688 sayılı dosyalarından 2 milyon 133 bin TL bedelle icra takibi yapılmış. İcra takibine karşı Bülent Kaptanoğlu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek imza inkârında bulunmuş ve bu hususta bu yıl İcra Tetkik mercisinin 2000/577 sayılı Dosyası'yla dava açılmış. Bülent Kaptanoğlu tarafından icra takibine bulunulan itiraz mahkemece kabul edilmiş ve Bülent Kaptanoğlu'na ait olmadığı kesinleşmiş. Kurum alacağı için yapılan icra takibi sonucunda İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/191 sayılı Dosyası'ndan dava açılmış, senetteki imza Bülent Kaptanoğlu'na ait olmadığından, Kalkavan Denizcilik iflas etmiş olduğundan ve Yılmaz Kalkavan'ın da kayda değer mal varlığı bulunmadığından kurumun alacağı tahsil edilememiş ve kurum büyük bir zarara uğratılmıştır. Bu dosyayla görevli olan kurum avukatı Yunus Çelik, kanunlara ve mevzuatlara aykırı olarak senet almış ve yüksek bedelli olan değerli kâğıt niteliğindeki bu senet mali birime verilmemiş. Mali kayıtlarda olması gereken bu senet -ki kimin tarafından imzalandığı belli olmayan sahte bir senettir- mali kayıtlara hiç alınmamış. Normal şartlarda mali değeri olan bir senet kuruma verilirken hukuk başmüşavirliğine değil, Mali İşler Dairesi Başkanlığında kayda sokularak teslim alınır, öyle olması gerekir ve güvenlikli kasada tutulur. Ayrıca, maddi değeri olan bir senet alınırken senetteki isimlere ait ticaret odası kayıt örneği ve imza sirkülerinin bir örneği alınmış olsaydı, o senedin sahte olduğu ve kabul edilmeyeceği o zaman ortaya çıkardı. O zaman, senetteki imza ile imza sirkülerindeki imzanın aynı olmamasından dolayı bu senet teslim alınmaz, kurum da zarara uğramazdı. Yunus Çelik tarafından yapılan bu hatanın kasıtlı olduğu iddia ediliyor. Kalkavanlar ile Yunus Çelik arasında menfaat paylaşımının olduğu iddia ediliyor bu kurumda, kurum içerisinde. Bu olaydan sonra Yunus Çelik tarafından yüksek bir meblağa Haliç'te deniz manzaralı bir ev alındığı da iddia ediliyor. Yunus Çelik'in böyle bir dairesi var mı, yok mu? Bunu bir araştırın, bu araştırılsın. Bir avukat böyle bir olayı kurumu zarara uğratma noktasında sehven yapmak ve bu zararı kamuya çektirmek durumunda mıdır? Bu, gerçekten, akıl alacak bir durum değildir. Şimdi, sorumu soruyorum: Bugüne kadar bu ihbarla ilgili ne yaptınız? Sorumluları tespit ettiniz mi? Ettiyseniz ne gibi cezai işlemler uyguladınız? Oluşan zarar kamu üzerinde mi kalacak, yoksa bu hatayı yapan ilgili personele rücu edilecek mi? Bu konuda hem savcılığa suç duyurusunda bulunulmalı hem de Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığına KİT Komisyonu tarafından bu dosyanın suç duyurusu olarak havale edilmesini ben şahsen talep ediyorum. Bu, bir suç duyurusu olmalıdır.

İddia 2: Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü mülkiyetinde bulunan 108 grostonluk Paşalimanı Römorkörü, Haliç Camialtı Tersanesi rıhtımında bağlıyken büyük bir sorumsuzluk nedeniyle battı. Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı sorumluluğunda olan bu römorkör, Camialtı Tersanesi'nde kendi kaderine terk edilmiş bir vaziyette bekletilirken gerekli önlemler alınmadığı için battığı iddia ediliyor. Olayda birinci derece sorumlu, kusurlu personel olarak Daire Başkanı Şenol Yaşar ile ilgili müdür Okan Rumelioğlu hazırlanan teftiş kurulu raporu sonucunda, bu kişilerin sorumlu olduğu ortaya çıkmış. Bu sorumsuzluğunun bedeli de kuruma yaklaşık 100 bin dolara mal olmuş. Eyüp Çakmak Genel Müdür olduğu dönemde BİMER üzerinden ihbar yapılmış olup yapılan ihbarın asılsız olduğu yönünde kurum tarafından cevap verilmiştir. Ancak, Eyüp Çakmak Genel Müdürlükten alınıp yerine siz, Mehmet Ali Yığcı Genel Müdür olduğunda konu tekrardan gündeme alınmış ve yine yapılan ihbarın asılsız olduğu öne sürülmüş. Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan raporda Daire Başkanı Şenol Yaşar ve Teknik Müdür Okan Rumelioğlu'nun kusurlu oldukları ve iş akitlerinin feshedilerek oluşan bedelin ilgili personele rücu edilmesi kararı çıkmış ve karar Genel Müdürlük tarafından onaylanarak Yönetim Kuruluna sunulmuştur. Sunmuşsunuz ancak Yönetim Kurulu üyeleri ve içindeki AKP'li Yönetim Kurulu üyeleri bu personeller için koruma zırhı çekmişler ve gerekçe olarak da zaman aşımını göstermişler. Şimdiye kadar hiçbir olayda zaman aşımını dikkate almayan Yönetim Kurulu, Genel Müdürlük Teftiş Kurulu Başkanlığınca hazırlanan ve Genel Müdürlük tarafından yönetime getirilen bu raporda niye böyle bir ihtiyaç duydu ve bu arkadaşlar niçin bu sorumluluktan sıyrıldı? Eğer zaman aşımı gerekçeyse zaman aşımına uğramaya neden olan personele Genel Müdür Yardımcısı Sacit Sadullah Demir ve eski Genel Müdür Eyüp Çakmak aynı derecede bir ceza verip, oluşan bir zarar bu personele rücu edilmiş midir? Tabii ki hayır. KİT Komisyonunda bu oluşan zararın ilgili personele rücu ettirilmesi için gerekli işlemlerin başlatılması gerekmektedir. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama benim düşüncem budur.

Yine, iddia 3: Yunus Çelik yani o sahte senet alan ve kontrol etmeksizin alan Yunus Çelik TDİ'de görev yaparken Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünde işe başlamış. Kim bunun arkasındaki güç? Bu suçtur. Bu suçu Yaşar Duran Aytaş'ın bilmemesi mümkün değildir. Normal şartlarda kendi isteğiyle istifa edip sonra bir başka kuruma geçmelidir ama Denizcilikten Kıyıya geçmiştir.

İddia 4: Çakıroğlu firmasına otuz yıllığına devredilen limanlarla ilgili yaşanan usulsüzlüklerin geldiği nokta nedir? Bu firmanın yüzde 25 yerine evraklarda usulsüzlük yaparak TDİ'nin payını yüzde 2 olarak ödemesi -ki arkadaşlar bunu gündeme getirdi- nedeniyle kurumun oluşan toplam zararı vardır. Bu toplam zarar nedir? Bu zararlarla ilgili sorumlu kişiler kimlerdir? Sorumlu kişiler cezalandırılmayacak mıdır? Bu noktada gelinen nedir?

Ayrıca, Sayın Genel Müdür, şahsi gibi görülebilir ama kesinlikle kurumun zararı olduğu için şahsınıza yönelik de bir durum söz konusu. Kemal Arsoy'u tanıyorsunuz, biliyorsunuz. Kemal Arsoy sizi daha önce bir olaydan ötürü, başmüfettiş olduğu dönemden ötürü Rahmi Şen diye bir arkadaşın -yani, arkadaşım değil ama öyle bir arkadaş diye telaffuz ettim- 200 bin lirayı şahsi hesabına aktarması nedeniyle bir soruşturma başlatmış, başmüfettişken İzmir'de. Sonra ne olmuş? Bu kişi hakkında soruşturma başlatıldıktan sonra bu kişi 200 bin lirayı tekrar geriye yatırmış ve siz de Mehmet Ali Yığcı ve Nilgün Sarı olarak bu usulsüz kuruluşu zarara uğratan işlemleri ortaya çıkarmak suretiyle bu işlemi yapan arkadaşla ilgili hiçbir iş yapmamışsınız ve Rahmi Şen'in banka hesabından şahsi hesabına para aktarması olayında siz Başmüfettiş Nilgün Sarı'yla birlikte o 200 bin liranın şahsi hesaba geçirilmesi konusunu da görmezden gelmişsiniz, görev ihmali yapmışsınız.

Ve yine iddia şu: İzmir İşletmesi Müdürlüğünde yapılan usulsüz işletmelerle kuruluşun yaklaşık 3 milyon TL zarara uğratıldığı ortaya çıkarılmış. Yine iş akdinin feshedilmesi noktasında, sizin de iş akdinizin feshedilmesi konusunda Yönetim Kuruluna verilmiş. Sizin önce iş akdiniz feshedilmiş, ardından iş akdinizin feshedilmesi üç günlük ücret kesimiyle cezaya döndürülmüş. Sizin bu şahsa karşı husumetinizin olduğu iddiası var. Önce bu şahsı Ergenekoncu olmakla suçlamışsınız Yönetim Kurulunda, sonra da bu arkadaşı Fetullah Gülen terör örgütüyle bağdaştırarak 28 Temmuzda işine son verdirmişsiniz.

Bütün bunlar tabii ki bana Sayın Kemal Ersoy'un başvurusu üzerine ortaya çıkmış olaylar. Doğrudur yanlıştır ama bir kişi hem Ergenekondan hem de FETÖ'den eğer ihbar edildiyse bu işin altında başka bir şey var diye düşünüyorum. Bir husumet duydunuz mu? Bu husumet sonucu alınan bir karar mıdır? Genel Müdür olduktan sonra ilk işiniz sizinle ilgili bir karar yürüten eski bir başmüfettişi kurumdan attırmakla suçlanmaktasınız. Bu konudaki cevabınızı da yazılı olarak bekliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Sertel.