KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokrat arkadaşlarım ve basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, bir bütçenin daha son gününe geldik. Tabii, söylenebilecek çok şey var çünkü her sene söylememize rağmen birtakım şeyler tekrar etmeye devam ediyor maalesef. Özellikle -az önce Sayın Kuşoğlu da belirtti- biz size bütçenin başındaki sunumda da kesin hesap tezkerelerinde görüştüğümüz için ifade etmiştik.

Şimdi, sizin konuşmanıza baktım, açıkçası... Sayıştayla ilgili kısmı en önce söyleyeceğim ki çabuk bitsin diye. Sonunda Sayıştayın eleştirilerinin neredeyse tamamına yakınına cevap vermişsiniz ama en önemli 1'inci madde yedek ödenekle ilgili başlıyordu, onu hemen pas geçmişsiniz. Bulguların birincisi yedek ödenek. Bir iki cümle hiç olmazsa etseydiniz yani suçluluğunuzu kabul ettiğinizi anlıyoruz buradan ama biz de bunu dile getirelim müsaade ederseniz. Neden? Neden en önemlisi? Çünkü bütçe hakkını, bütçeyi de savunması gereken Maliye. Şimdi "35 milyarlık bir ödenek. Eğer bunun ayrıntısı 1 milyarı bulmuyorsa, siz ekstradan 33 milyarlık bir şey harcıyorsanız, en azından kendi çıkardığınız düzenlemelere de uygun olarak bunun ayrıntısını bize verin." diyor, Sayıştayın söylediği bu. "Siz bunu isteyin Meclis olarak." diyor. Biz sizin adınıza... Şimdi, verdik, ayrı. Burada hiç olmazsa bir cümle etseydiniz. Onu özellikle aradığım için bulamadım, dikkatimi çekti, öncelikle onunla başlıyorum. Çünkü neden?

Biraz sonra yine gelecek yani hemen yeri gelmişken, biraz sonraya bırakmadan söyleyeyim isterseniz. Bizim bütçe hakkımız böyle gasbediliyor. Öbür taraftan, biz ödenek veriyoruz. Ben şimdi bunu anlıyorum, Maliye Bakanı yetkilidir, aktarır, oradan döndürür diye yetki veriyoruz da mesela ben işin siyasi boyutunu tartışmıyorum, yok "ak saray, kaçak saray" diyorlar ama bir Başbakanlık binası olarak yapılan ve Başbakanlığa yatırım transfer ödeneği olarak, neyse, harcama olarak verdiğimiz şey nasıl oluyor da bir anda Cumhurbaşkanlığının tahsisatına sunulur? Yani devletin... E biz o bütçeyi niye verdik geçen sene? Başbakanlığın bina ihtiyacı var diye verdik.

İki, yani burada şimdi nereye gidiyor? Yani nasıl oluyor da bir anda... Yani bizim bütçe ne oluyor? O zaman herkes kafasına göre aldı, Maliye Bakanlığının yaptığı binaya filancası konarsa ertesi sene Maliye Bakanı nerede oturacak, örnek söylüyorum. Şimdi, biz bu işin öncelikle bütçe açısından sizin tarafınızdan denetlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. "Verilen ödenek nereye gidiyor, ne oluyor? Aktarırken de bunlar yerinde kullanılacak mı?" diye bakmak lazım.

Artı, tabii başka bir şey bununla ilgili sizde bekliyor, bir an önce döner sermaye kanununu çıkarın. Aynı şey, Sağlık Bakanlığının bütçesinde konuştuk, 4,2 milyarın 1,3 milyarı, yüzde 30'u döner sermayeden... Tamam, lazım olabilir ama o zaman bizim bütçe hakkımız ne olacak Sayın Bakan? Yani, bunun bir usulü, nereden geldi, nereye gitti, bir şeyi olması lazım. Şimdi, bize kalkıp arkadaşlar "Ya şuraya harcadık." Ya güzel de burada kanun koymuşuz. Burada eksiklik varsa sizde beklediğini söylüyorlar, bütün Tapu Kadastroda da var, orada da var. Yani, kim düzenleyecek, bu döner sermayelerle ilgili genel düzenlemeyi kim çıkaracak? "Bir yönetmelik, kanun düzenlemesi olması gerekiyor. Ondan dolayı yapamıyoruz" diyorlar, işte, Sayıştaya mazeretlerini vermişler. E getirin çıkaralım diyoruz. Biz size diyoruz ki bırakın, böyle hikâyeden torba kanunlarla bilmem neyle onun bunun rantının peşinde koşacağımıza otuz sekiz gün burada Komisyonu, doksan gün Genel Kurulu... Yani, içine sokuşturup duracaklarına...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ayıp vallahi, hikâyeden torba kanun...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söyleyeceğim şimdi, oraya geliyor. Kamu İhale Kurumu Başkanımız burada, daha oraya gelmedi Sayın Bilgiç, dur daha geliyor, geliyor. Korsan kanunu kimin kaçırdığını soracağım size.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yakışmıyor.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Yanlış mı?

AYDIN AĞAN AYAYDIN (İstanbul) - Bilgiç mi kaçırdı?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - İşte, hemen savunucusu başladı, rantı kimin savunduğu belli oldu yani. Bak, Sayın Bakan edepli bir şekilde oraya koymamış, susmuş ki orada bir sıkıntı var diye yazmamış yani sen bir sus.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sen de edepsizlik ediyorsun.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya işte kimin ettiğini görüyoruz. Bak, koymamış ki burada bir sıkıntı var, orayı pas geçtim diyor, onu anlayabiliyoruz ama hem yapıp hem de konuşanlara o zaman bir çift lafımızın olması lazım.

Şimdi, diğer konular Sayın Bakanım, şunu söylüyorum genel olarak: Bir bütçe hakkı var. Burada bunu yaparken de kendi koyduğunuz kurallara, kendi mevzuatlarınıza en azından uymaya çalışın. Yani, her sene aynı şeyler tekrar ediyor, baktım, aynı konuşmaları 2012 Sayıştay raporuyla ilgili de yapmışız. Şimdi ayrıntıya girmenin âlemi yok ama burada başka bir sorun daha var. Bu imar planları, tadilatları, kıyı alanları, Sayıştayın yaptığı bu şeyler önemli. Gerçekten de yani tamam, belediyeye devretmişsiniz, tamam, başka bir kamu kurumuna, bana onlarca mazeret söyleyebilirsiniz, Sayıştayın raporuna yazmışsınız ama ona istinaden "sonuç olarak" diye başlayan kısımlar var sizin yaptığınızın savunmanın sonucunda, ki bize gelen özeti. Yani, Rapor Değerlendirme Kurulu onu kuşa çevirmiş hâliyle bize gönderiyor, ona rağmen bu kadar bulgu geliyorsa burada bir sorun var demektir. Bedelsiz kullanımlara devir, taşeronlara devir, üçüncü şahıslara devir, burada sizin göreviniz hazine olarak, Maliye olarak, malın sahibi olarak buradan usule uygun da yapılıyor olsa hak edilen geliri almanız lazım. 5 liraya belediyeye veriyorsunuz "Belediye kullansın, bu da kamu kurumudur." diye, o 15 liraya veriyor mu vermiyor mu, 5 liraya o da veriyor. Adam 15 liralık yeri 5 liraya örnek olarak kullanıyor. Ayrıntısına girmiyorum. Yani, burada işin kullanımının ötesinde belli kişilere çıkar sağlama, özellikle kıyı alanındaki yerlerde çok daha fazla. Bu söylediğim sadece büfe meselesi değil, birçok yerler dolduruluyor. Şu anda imar planlarıyla ilgili de birçok şey var. Mahkemeden dönüyor, mahkemeye gidiyor, yıkılıyor, yıkılamıyor, tıraşlanıyor, tıraşlanamıyor, bir sürü şey geçiyor. Ama öyle bir şey oluyor ki mahkeme iptal ediyor -bir tane canlı örnek söyleyeyim size- sonra geliyor arkadaşlarımız aynı imar planını-siz "Çevre Bakanlığına yazı yazdık, bizim sorumluluğumuz bitti." demişsiniz. Bitmiyor orada, takip edeceksiniz-hiçbir şey olmamış gibi, içeriğinden dolayı bozulan şeyin şekil şartını düzeltip onaylıyor, nasıl olacak? O arada hukuki bir boşluk oluyor, o arada malı götüren götürüyor. Danıştaydan görüş istiyorlar, oraya soruyorlar, buraya soruyorlar, bir sürü şey, bu devlette bir sürü yolu var. Yani, dolayısıyla, bunlara dikkat etmek lazım diye düşünüyorum.

Yani, iç denetimle ilgili Sayın Akçay az önce söyledi ama baktım, kadronuzun üçte 1'i dolu, 8 kişiyle denetim yapıyorsunuz yani rapor öyle diyor 2013 itibarıyla. Yeni alan olduysa bilmiyorum, 25 kişilik kadro, ayrılan da olmuş, 8'e düşmüş. Bir de siz iç denetimin her şeyinden, düzenlemesini koymaktan sorumlusunuz. Yani, Maliye olarak herhâlde "Bizi denetlemelerine gerek yok." diyorsunuz, zaten Sayıştay da öylesine denetliyor. "Kadro verelim." diyecektim, baktım zaten 25 kişilik kadro varmış, zaten 8'i doluymuş yanlış hatırlamıyorsam, şimdi raporun içeriğini de arkadaşlar biliyor.

Bu arada hani siz arkadan dolaşıyorsunuz, bazı şeyleri bazı bürokratlar aktarıyor derken özelleştirmeyle ilgili de Sayın Aksu burada. Daha önce torba kanun görüşülürken sizlere de onlara da sormuştuk. Şimdi ne olacak? Biz onlara dedik ki: "Anayasa'ya aykırı, iptal edilmiş." Bir daha iptal edildi, bir daha iptal edildi. Ya, niye ısrar ediyorsunuz, ne olacak? Çözümsüzlük daha da uzuyor Sayın Bakanım. Diyorum ki: Bak, bir tane benim bir şeyim olduğu zaman devlet gelip haczediyor mu? Ediyor. Maliye e-haciz yapıyor mu? Yapıyor. En küçük bir param olduğu zaman alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Peki, Özelleştirme İdaresine yazı geldiği zaman siz, onlara "Mahkemeye gidin." demek yerine malınıza değer tespiti yapıp, çakılan çiviyi, yapılan duvarı tespit edip geri almak yoluna niye gitmiyorsunuz? Gene iptal oldu, şimdi ne olacak? Yani, "O madde iptal olacak." dedik, burada saatlerce tartıştık. Israrla bunu getirip getirip "Biz yaptık, oldu, bunu soruşturmayın, üstünü kapatalım." demenin bir anlamı yok ki. "Fiilî imkânsızlık" ne demek ben onu hâlâ anlayamadım, gerçekten anlayamadım yani. "Efendim, değişmiş o günkü sözleşme şartları." diyorlar. Ya, ne fark ediyor? Geldiği zaman benden alıyor en ufak bir hata olursa diyorum. "Ben onu harcamışım, yemişim." deme şansım yok. "Sana fazladan ödeme yapmışım, faiziyle geri vereceksin." diyor devlet eğer bir şey verdiyse ve alıyor da yani. Malımdan alıyor, mülkümden alıyor, kendimden alıyor, gerekirse, mevzuata uygunsa hapis cezası bile çekilen fiiller var. Onun için bu biraz havada kalıyor Sayın Bakanım, biraz bu konularda daha somut bir şekilde Özelleştirme İdaresinin kalkıp da size tebliğ edildikten sonra yeniden iade davası açmasını anlayamıyorum, malınıza gidip sahip çıkacaksınız. Dava yoluyla mal teslim alınır mı? Zaten o çıkan dava bir hukuk kararıdır. Size iade edilmesine zaten mahkeme karar vermiş.

Kamu İhale Kurumuyla ilgili de ben hakikaten bu Kamu İhale Kurumuna gerek kalmadı diye düşünmeye başladım. Sayın Bakanım, espriyle karışık söylüyorum KİK'i kapatalım diye ama herkes istisna ve muafiyet istiyor. Sayın Başkan burada anlatıyor, danışmanlık kurumu gibi olmuş ihaleyle ilgili. Onun ötesinde, kararlara bakıyoruz, garip bir şey oldu. KİK sadece bu yapılan işlemlerin bazılarına cevaz veriyor, bazılarına kurul kararı alıyor, iptal ediyor, yeniden devam ediyor. Ben hâlâ anlamadım. Başkanını burada buldum, torba kanunda bulamamıştım, bir arkadaşımızı göndermiştiniz. Geçmişe yönelik bir fiyat farkıyla ilgili siz nasıl karar alıp da mevzuat boşluğu doldurur gibi yol gösteriyorsunuz onu anlayamıyorum Sayın Başkan. Elimde hepsi var, siz de ne dediğimi biliyorsunuz. Bu müteahhitlerin 2012...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Biraz Maliye geniş olduğu için, iki konum daha kaldı.

BAŞKAN - Tabii ki, tabii ki.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, Sayın Bakanım, siz o olayda bir kısmında vardınız, bir kısmında yoktunuz, şimdi tam hatırlamıyorum ama fiyat farkı kararnamesini siz çıkarmışsınız Bakanlar Kurulu olarak. Bu söylenen müteahhitler buraya girmiyor. Arkadaşlarımız bir madde getirdiler, işin yüzde 50'sinden fazlası yakıt gideri olan yani mazot gideri olan firmalara ilave fiyat farkı ödeyelim. Gidiyorlar, ödeyemiyor. Kamu İhale Kurulu karar alıyor, diyor ki şöyle şöyle olmadan biz yapamayız. Yol gösteriyor daha doğrusu, kurul kararı da almışlar. Bakın, ortada kanuna, Bakanlar Kurulu kararına uymadığı için geliyorlar, sonra oradan uymadığı için de bize bir madde getirdiler, 13'üncü maddeydi, 14 olarak çıktı. Sorduk, "Efendim, işte endeks var, onu değiştireceğiz, bunu yapacağız, farklılık var, birisi kömür, birisi petrol." Baktım, TÜİK'in bütün endekslerini tek tek oturdum gece hesapladım. Dedim ki: "Bu söylediğiniz gerekçe doğru değil, endekse koyduğunuz zaman çıkmıyor." Şahsa özel, birisine özel ve 2012'ye doğru giden, eski işlere dönük bir düzenleme yapılıyor. Böyle bir şey olur mu? Geriye dönük düzenlemeyle birisine fiyat farkı... Arkadaşlar getirdi, Sayın Başkan "Benim bilgim var." dedi. İyi dedik, baktık, sadece üç kurumu söylüyorlar, yine hangi şirkete ne gidiyor? 34 milyon civarında bir şeyden bahsediyorlar. 34 milyon için kim, bütün Meclis, kanun, grup başkan vekilleri, bilmem ne ayağa kaldırılıyor, burada söyledik, geri çektiler, aşağıda bir... Korsan diyorum, Sayın Bilgiç kaybolmuş gine korsanı duyunca. Yani, Sayın Canikli kendisi aradı, bunun böyle olamayacağını, yanlış olduğunu söyledim, "Tamam." dedi, bir baktık aşağıda maddeler, Soma geçirilirken arasına eklemiş arkadaşlarımız. Geriye yönelik olarak şahsa özel fiyat farkı kanunu çıkarttırıldı bize yani. Siz çıkarın, kararnameyi yenileyin, bize niye getiriyorsunuz? Fiyat farkını Bakanlar Kurulu çıkarıyor. Gidin orada alın kararınızı, uyduramıyorsunuz. O zaman ben de diyorum yani çaldığınız minareye, hukuk minaresine kanun kılıfı diktiriyorsunuz bize. Kendiniz yapın mademki hukukiyse. Dolayısıyla, bunlar doğru değil, pek fazla da KİK'e burada bence gerek kalmadı yani bunları da düzenleyemiyorsak eğer.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir de Kamu Gözetimi Kurumuna bir şey soracağım, burada arkadaşlara sordum ama. Ahmet Bey, bu denetim yetkisi standartları, sizin görevlerinizden bir tanesi bu, bir taraftan standardını koyup bir taraftan da diğer işlemleri yapıp bu kurumlara altyapı hazırlamak. Şimdi, bir kurum hem denetim standartlarını belirler hem işin niteliğini belirler hem ihalesini verir mi? Yani, böyle bir şey olabilir mi? Şöyle sorayım Sayın Maliye Bakanımıza: Siz, A şirketinin, B şirketinin hangi yeminli mali müşavirlik firmasıyla çalışacağına, hangi bağımsız denetim şirketiyle çalışacağına karar verebilir misiniz? Veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, A yapı şirketinin hangi yapı denetim firmasıyla çalışacağına karar verebilir mi? Ama Türkiye'de böyle garabet var, torbanın başka bir haramı içerisine koyduğunuz. DSİ her işi kendisi yapıyor, standartları da kendisi belirliyor. Özel şirketlerin, su yapıları denetim şirketlerinin de ihalesini DSİ kendisi yapıyor kimin işleri yapacağına dair. Böyle bir şey olur mu? Onun görevi sadece hazırlamak da değil, sizin ve EPDK'nın hazırlayacağı denetim standartlarıyla ilgili altyapıyı hazırlamak olması gerekmez mi Sayın Başkan? Hem işveren hem işi denetleyen hem standartlarını koyan aynı kurum olabilir mi? Parasını da özel şirketler veriyor, DSİ vermiyor, devlet vermiyor. Benim parasını verip kendimi denetlettireceğim bir şeyin ihalesini kamu kurumu olarak siz nasıl yaparsınız? Benim buna da aklım ermiyor, kusura bakmayın. Yok, yeni geçti kanun, DSİ'de şu anda yönetmelik çıkmış. İptal edildi yönetmelik aykırı diye, torba kanunda DSİ'yle ilgili çıkan hüküm var, ona istinaden de işlemlere devam ediyorlar. Yani, su yapıları denetim şirketlerinden hangi şirkete, 800 küsur tane mevcut, artı, 300-400 tane kurulacak HES'lerin denetimiyle ilgili yetkiyi DSİ aldı, ihaleyi açacak, 10 tane firma belirleyecek, diyelim ki herkes gidip o 10 firmadan -örnek söylüyorum- hizmet almak zorunda kalacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Günal...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Olması gereken ne? Su yapıları denetim şirketlerinin standartlarını belirlemek, ona uymayan şirketleri kapatmak, uygun olan herhangi bir şirkete de benim, sizin, onun, bunun denetim yaptırması, değil mi?

KAMU GÖZETİMİ KURUMU BAŞKANI SEYİT AHMET BAŞ - Sorun bizimle ilgili değil.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, yok, ben size şunu söylüyorum, sizinle şöyle ilgili.

BAŞKAN - "Denetim standartlarını sizin belirlemeniz gerekmiyor mu?" diyor.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Siz standart koyuyorsunuz, denetim standartları açısından sizinle ilgili yani hem denetimi yapan hem işi veren hem parayı tahsil eden, aracılık eden bir kurum başka var mı dünyada, onu soruyorum. Türkiye'de zaten yok. Yani, böyle bir şeyi, zaten denetim standartlarını siz bildiğiniz için söylüyorum, denetimi yapan kurumla işi yapan kurum aynı olur mu? İdarenin, yasamayla yürütmenin, yargının, üçünün birbirine girmesi gibi. E, EPDK var, siz varsınız ama arkadaşlarımız bütün denetim standartlarını da belirliyor, denetim standartlarının üstüne denetim şirketlerini de belirliyor, o havuzdan diyor ki: "Siz şunlara şunlara yaptırın." Böyle bir şey olmaz, standardı koyacak. Siz de bunun üst gözetim sorumlususunuz yani kamudaki denetim standartlarıyla ilgili sorumluluk sizde olduğu için EPDK'yla da görüşüp o mevzuatı, zaten EPDK'nın üzerinde olan denetimi kendilerine yasal değişiklikle alıyorlar, onu söylüyorum. Amaç ne? "Filanca şirketleri ihaleyle denetlesin." Ya, böyle bir şey olmaz. Sizin göreviniz, o denetim standartlarını belirlemek olmalıdır. Kamu olarak söylüyorum yani bakanlık ya da bir kurum o standartlarda tabii ki istişare edecek, EPDK'yla ve sizinle istişare edip ortak bir denetim standardı oluşturacaksınız uluslararası standartlara uygun ama kriterleri koyduktan sonra kimin o ihaleye gireceği bakanlığın işi değil, kimin o işi yapacağı da değil. Zaten uymayanı kapatmak zorundasınız. Nasıl ki siz standartlara uymayan denetim kurumlarına, muhasebe standardına uymayan bağımsız denetim şirketlerine bir sürü kriter koydunuz; "İki tane YM'den olacak, 6 kişi olacak, şu şu sertifikalar olacak." diyor musunuz? diyorsunuz. Bunlara da diyeceksiniz ki: "Şu kadar su mühendisi, şu kadar jeoloji mühendisi, şu kadar bilmem ne, fizik mühendisi..." Yani, onu söyleyeceksiniz veya "Şu kadar personel olacak, şu kadar sermayesi olacak." diyeceksiniz. Onun için bu konuda da sizin kanaatinizi bekliyorum.

Hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.