| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .11.2016 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Olimpiyatlar, amatör spor kulüpleri Türkiye'de bir facia baktığınız zaman. Zaman zaman başarılar yakalansa da bunları, bu başarıları ben abartı olarak görüyorum, açık ve net söyleyeyim. Şöyle düşünüyorum: Galatasaray, evet, Şampiyonlar Ligi'nde ve UEFA'da şampiyon oldu ama Barselona her yıl şampiyon olduğu için kimse abartmıyor; biz Galatasaray'ı yıllarca kutladık. Biz böyle bakıyoruz. Bireysel başarıları, ufak başarıları, belli alanlarda yapılan küçük başarıları büyük başarılarmış gibi takdim ediyoruz ama 78 milyonluk bir ülkedeki amatör sporcu sayısına bakıldığında bunun bir başarı olmadığı, amatör spor kulüplerine bakıldığında bunun bir başarı olmadığı net bir şekilde görülüyor.
Yine, belki nüfus olarak bizimle yaklaşık nüfusa sahip Fransa örneğine, İtalya örneğine, İspanya örneğine, Almanya örneğine bakıldığında, bizden çok daha küçük İskandinav ülkelerinin örneklerine bakıldığında amatör spor kulüplerinin sayısının çok daha fazla olduğunu ve sporcu başına düşen amatör spor kulübü sayısının da veya kulüp başına düşen sporcu sayısının da çok düşük rakamlarda olduğunu görüyoruz. Yani, bizde çok sayıda bir kulübe düşüyor, onlarda da çok az düşüyor.
Bunlarla ilgili zaman zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun teklifleri de verdim. Bizdeki en büyük problem, bu amatör spor kulüplerin problemlerinin çözülmemesi. Biz biraz bu işlerde kolaycılığa kaçıyoruz Sayın Bakan. Biz belediyeleri de, kamuyu da bu işe dâhil ederek bu işlerin çözüleceğini düşünüyoruz ama haksız bir rekabeti de oluşturuyoruz arada. Nasıl haksız rekabeti? Benim kentimde -atıyorum- belediyeye ait 10 tane spor kulübü var, onun yanında, 70 tane, 100 tane başka amatör spor kulübü var -futbol demiyorum, bütün branşlar için söylüyorum- ve belediyeler kamu kaynaklarını... Aslında belediyelerin amatör spor kulüplerine ayırması ve sporcu sayısına göre, büyüklüğüne göre eşit dağıtması gereken kaynakları kendi kurmuş olduğu spor kulübüne yansıtıyor ve diğerlerini de gönüllü insanların yapmasını bekliyoruz. Gönüllü insanlar fedakârlık yapıyorlar, gönüllü insanlar maddi kaynaklar yaratıyorlar; bunu suistimal edenler de oluyor, borçlandırıyorlar kulüpleri, başka şeyler yapıyorlar ama gönüllü insanlar ile devletin imkânlarını kullananları yarıştırıyoruz, bir defa bunun ortadan kaldırılması lazım. Şartlar ne olursa olsun ortadan kaldırılması lazım.
Geçen gün size bir soru önergesi yönelttim ama tam cevabını alamadım, Spor Genel Müdürlüğünden veya Spor Bakanlığından cevap gelmedi. Kocaeli'de yapılan bu amatör spor kulüplerine 700 bin TL civarında bir yardım yapılmış. Kimler yaptı sorusuna cevap alamadım. Yine, büyükşehir belediyelerinin o ayırması gereken payı hangi amatör spor kulüplerine verdiniz dediğimizde cevap... Burada bir siyasallaştırma falan aramıyorum yani mesele burada amatör spor kulüplerinin problemlerini çözmek, ciddi problemleri var. Başkaları, suistimal edenler de var. Belediyeler zamanında Millî Emlaktan yer kiralamışlar, üçüncü, dördüncü şahıslara kiralamışlar, bu yerleri geri alamıyorlar, bir katkısı da yok kulübe. Bu arada, kulübün borçlarına istinaden o gönüllü insanlar borçlandırılmış, bir çoğu davalarla uğraşıyor. Birçok problem var. Bunların çözülmesi gerekiyor. Bilemiyorum, gerekirse oturalım, bu konuda ortak akılla bir şeyler üretelim, bütün bu problemleri çözecek yasa tasarısını hep birlikte hazırlayalım, buna ihtiyaç var. Bir defa, kulüp sayısını artırmalıyız. Bu işe gönül veren, yöneten insan sayısını da artırmalıyız. Bununla beraber sporcu da gelecektir.
Okullara önem vermeliyiz diyoruz. Okullarda ki sporcu 500'den 3 bine çıktı ama bana göre hiçbir kıymeti yok. Hepimizin çocukları okullarda okuyor, hepimiz okullarda okuduk; biraz daha sistem olarak 21'inci yüzyılda gelişmiş olabilir ama o beden eğitimi derslerinde, okullardaki o spor salonlarında bir sporcunun yetişmesi çok zor. İstisnalar kaideyi bozmaz yani birkaç tane istisnai örnek gösterilebilir ama o şartlarda yetişmez.
Yine, bir şey yaptınız -sizden önce başladı proje tabii- her kente aşağı yukarı bir stadyum yapıyorsunuz. Artık profesyonellerle uğraşmaktan veya profesyonellere destek olmaktan vazgeçin. Benim kentim Kocaeli 1 milyon 780 bin nüfuslu bir kent; Birinci Lig'de, Süper Lig'de oynayacak bir futbol takımı yok. Sakarya hemen yanında, orada da yok. Benim kentimde yapılan stadyum ile Sakarya'da yapılan stadyum arasında 30 kilometre yol var, 30 kilometre toplamında. İkisinin de profesyonel ligde, Birinci Lig'de takımları yok. Yazık günah bu paralara. Bir tane stat iki kenti idare eder; bir hafta dışarıda, bir hafta içeride oynar yani böyle planlanmalı diye düşünüyorum. Bu kaynaklarımız bu kadar çok değil ki yani illa benim kentimin stadı olması değil; iki sınırda bir stat yapılır, her iki kent kullanır bunu. Eksik var mı statlarda? Var tabii. Bundan sonra yapacağınız şeylerde bu önerimi de değerlendirirseniz çok sevinirim yani bu şekilde düşünülürse çok sevinirim. Yoksa ne olacak yani bugün bir siyasi şov anlamına dönüştürülebilen bir açılış yapabilirsiniz ama üç gün sonra, beş gün sonra, üç sene sonra, beş sene sonra bunların kıymeti kalmayacak, atıl bir yatırım olarak duracak orada. Bir de kentlerin, yerleşim merkezlerinin çok dışına yapıldığı için statlar, o etrafındaki alanları da ticari alan veya ticaretin geliştirilmesi konusunda vatandaşın faydalanacağı alanlar olarak kullanmak mümkün olmuyor. Onun için de dünyanın parasının verildiği... Bilemiyorum, 30 bin kişilik bir stat kaça mal oluyor? 120 milyon ve civarında değişiyor şeyine göre. Büyük paralar harcanıyor. Daha efektif, verimli hâle getirilirse sevinirim diyorum Sayın Bakanım.