KOMİSYON KONUŞMASI

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, baştaki sorularla birleştireyim mi, yoksa genel bir şey mi yapayım?

BAŞKAN - Mümkünse hepsini toparlayın.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ortaya karışık.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Yoksa ortaya bir şey.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, yazılı da alabiliyoruz. Yazılı olursa bütün üyelerimize de dağıtıyoruz, burada olanlar var, olmayanlar var, ona göre cevaplarsınız.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Evet.

Sondan başlayayım müsaadenizle.

Mevlüt Bey'in dile getirmiş olduğu personelle ilgili konu da tabii, Sayıştayın bize yaptığı bir denetim ve öneride personel azaltmasıyla alakalı bir teklifi oldu, daha doğrusu talebi oldu. Bu noktada da azaltılma yapıldı. O değişiklikler ondan kaynaklanıyor. O ücretlerle ilgili ve genel şeylerle alakalı bütün yapıyı ben yazılı olarak size ileteyim hem de bütün üyelerimize de gelmiş olsun.

Tabii, Atila Bey'in son sorduğu sorularla alakalı bütün genel hepsi olduğu için ben şöyle bir genel gireyim artık, isterseniz, müsaadenizle.

BAŞKAN - Yazılı olursa...

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Onların hepsine zaten yazılı gelir de benim şimdi vereceğim cevaplar içerisinde mutlaka bir sürüsü cevaplanır diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Haydar Bey'le daha önce zaten Mecliste, Genel Kurulda da bazen sohbet ettiğimizde dile getirmiş olduğu amatörlerle alakalı, amatör spor çalışmalarıyla ilgili bazı konular vardı. Örneğin biz orada şöyle bir adım attık. Bizim tesislerimizden ve spor tesislerimizden, bizim uhdemizde olan tesislerin hepsinden amatör kulüpler artık ücretsiz olarak faydalanabiliyor. Yani eskiden bir amatör kulübün, bahsettiğimiz bu spor kulüplerinin gidip bizim tesisleri kullanması düşük de olsa bir ücrete tabiydi. Amatör sporlar için bunu kaldırdık bu sene itibarıyla. Dolayısıyla artık böyle bir desteği de vermiş olarak tüm amatör kulüplerimizin o anlamdaki en azından masraflarını kaldırmış ve teşvik etmiş durumdayız. Bu kalemi onların masraf giderlerinden düşmüş durumdayız.

Sporcularımızın yetiştirilmesi konusunda -tabii ki genel gireceğim ama- yoğun bir çalışmamız var. Bu olimpik hazırlık merkezlerinden bahsettik. Şu anda 1.014 sporcu ama bu sayı artacak ve bu arkadaşlar artık 2020-2024 projeksiyonlarıyla çalışıyorlar. Bu 2016 Rio Olimpiyatlarına ilk kez katılmış çok genç sporcu kardeşlerimiz var. Örnek vermek gerekirse okçulukta herkesin yakından takip ettiği, işte biraz da isminden dolayı öne çıkan Mete Gazoz, 17 yaşında bir kardeşimiz, okçu kardeşimiz. İlk kez olimpiyatlara erken yaşta katılma şansını elde etti. İyi de bir sınav verdi aslında, bir tur da geçti fakat 2020 için şimdiden çalışmaya başlamış olmakla beraber, öz güveni de biraz yüksek bir kardeşimiz, sorduğunuz zaman "Rakibin ya da kimi örnek alıyorsun?" kendine diye "En iyisi benim, kendimi örnek alıyorum." deyip böyle öz güveni de yüksek olan ve 2020'de şimdiden bizim madalya potansiyeli olarak ortaya koyduğumuz bir arkadaşımızın performans sınavı. Bunun gibi örnekler var.

Bunlar bizim olimpik merkezlerimizde şu anda olan sporcu havuzlarımızın içerisinden hazırladığımız, yetiştirmeye çalıştığımız kardeşlerimiz ama buradaki en önemli konu, arkadaşlarımızın çok değerli milletvekillerimizin konuları gündeme getirirken onu atladık aslında. Asıl önemli noktamız orada bizim. Türkiye'de bizim şu anda en önemli unsurlarımızdan birisi -sporla uğraşan herkes bunu bilir- bizim çok daha yüksek sayıda uluslararası standarda erişmiş antrenöre ihtiyacımız var. Yani antrenörünüz olacak ki sporcunuzu da en iyi şekilde ve bu uluslararası anlamda yetiştirsin. Bizim şu anda başlattığımız, 2016 Rio Olimpiyatlarından sonra başlatmış olduğumuz ilk hamlelerden bir tanesi gerçekten uluslararası arenada, uluslararası spor camiasında belli bir noktaya gelmiş, kendini ispatlamış antrenörlerin Türkiye'de antrenör yetiştirmeleri. Onlara bu anlamda teknik destek vermeleri, yapılan bilimsel anlamdaki çalışmaların da Türkiye'ye getirilip burada değerlendirilmesi ve bir diğer konu da özellikle ve özellikle sporda en önemli bir şey -çünkü bu bir rekabet ortamı içerisinde yapılan durum- rakiplerinizin ne yaptığını takip etme. Bu çok önemli bir şey. Yani sizin önünüzdeki müsabakalar içerisinde karşınıza gelecek olan rakibiniz kendini nasıl hazırlıyor, ne durumda, performansı nedir? Bunların takip edilmesi lazım. Bu çok önemli bir şey.

Bir diğer ayak da sağlık. Türkiye'de artmakla beraber hızlanan ve artan yapı içerisinde sporcularımızın çok daha profesyonel anlamdaki bir sağlık desteğiyle kendilerini hazırlaması gerekiyor. Tabii, burada en büyük şanslarımızdan birisi, gerçekten Cumhurbaşkanımız spordan da geldiği için bu konuları çok yakın takip ediyor, dolayısıyla istişare imkânımız da daha fazla olduğundan dolayı gerçekten farklı bir yapıya yönlendirmekle alakalı şu anda ciddi bir çalışmamız var. Örneğin benim olimpiyatlardan sonra dile getirmiş olduğum bir konu var. Bunların örnekleri Japonya'da var, Almanya'da var, Fransa'da var, Rusya'da var, Amerika'da var. Onların olimpiyat merkezi diye adlandırdıkları, bizim de belki olimpiyat akademisi mi diyeceğiz ya da köyü mü diyeceğiz, bir şekilde ona bir isim bulacağız tabii. Bizim, bütün spor dallarının, olimpik anlamdaki spor dallarının bir arada olduğu kendilerinin burada beraberce hazırladıkları iki tane tesise ihtiyacımız var. Bunun bir tanesi İstanbul yakınında ve İstanbul çevresinde, diğeri Anadolu'da belirleyeceğimiz bir mekânda olacak, bir lokasyonda olacak çünkü erişim açısından da. Ama bunun içerisinde her açıdan sporcuya destek verecek olan bir yapı, yani sağlığından tutun psikolojik, beslenme, farklı anlamdaki eğitimlerin verilebileceği, rakiplerinin takibinin, kendisini geliştirmek istediği noktada yardım alabileceği kişilerin olduğu bir yapı.

Kulüplerimizin sayısının artırılması kesinlikle doğru ama kulüplerimizin sayısını artırırken sadece sayı anlamında arttırmakla yetinemeyiz. Bunların kendilerini idame ettirmeleri, gelir seviyesindeki gelirlerini elde ettirmeleri noktasında çok ciddi bazı kriterler çerçevesinde bunu yapmamız gerekiyor çünkü kulübü açtım, buraya üç tane sporcuyu koydum, tamam ben bir kulüp kurdum. Böyle olmaz. Bunların belli kriterler içerisinde yönlendirilmesi ve yönetilmesi gerekiyor. Büyük kulüplerimizin özellikle burada önemli bir yükü olacak. Bu gelecek projeksiyonumuzun içerisinde şimdiden başladığımız bir çalışma. Çünkü sporcunun asıl yetiştiği yer kulüpler. Tabii ki federasyonların bu noktada sorumlulukları var, görevleri var. Onların özellikle uluslararası yapı içerisinde organize edecekleri ve yönetmeleri gereken konular var ama sporcular kulüplerde yetişiyor, beraber oldukları, antrenörün oldukları, bir spor kültürünün olduğu o kulüplerden onlar gelip belli bir başarıyı elde edebiliyorlar. Onun için onun üzerindeki çalışmamız özellikle önem arz ediyor.

Tabii ki Atila Bey'in dile getirmiş olduğu bir konuda da ilginç bir gelişme oldu. Evet, Türkiye'de maalesef geçmiş dönemler içerisinde ama sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada -bakın, belki burada bazı uluslararası anlamdaki sporcuların isimlerini dile getirmek doğru değil, onun için onların isimlerini dile getirmeyeceğim ama- uluslararası arenada da, uluslararası spor camiasında da maalesef ve maalesef doping gibi birtakım olumsuzluklarla anılan çok ünlü, bilinen diyelim sporcular oldu. Olmamalı ama oldu. Bu, aynı zamanda sportif kültür içerisindeki başarı odaklı ve sadece belli bir başarıyı elde edecek olan bir sporcunun sürekli alınıyor olmasıyla alakalı da bir -nasıl diyeyim- kısırdöngü aslında. Yani bugün "Usain Bolt" dediğiniz zaman herkes biliyor. Şimdi, onun karışacağı bir olumsuzlukla çok da fazla bilinmeyen bir sporcunun karışacağı bir olumsuzluk arasında fark var. Niye? Örnek olması açısından veya takibi açısından. Ama şunu dile getirmek istiyorum. Evet, maalesef doping vakaları oldu fakat bu doping vakaları -bunlarla ilgili hiçbir şekilde de bir bahane aramıyorum- olmamalı ve bu noktadaki duruşumuz da açık ama şunu da görmemiz gerekiyor. Sporcu veya olumsuzlukla anılan veya yasaklı maddeyle yakalanmış olan sporcu bu işin görünen yüzü; o, aysbergin tepesi. Bunun altındaki, onu oraya getiren bir spor yapısı içerisindeki bir eksiklikle bizim mücadele etmemiz gerekiyor. Bunun için de dünya nasıl bir yöntem seçti, özellikle Uluslararası Olimpiyat Komitesi, işte Uluslararası Antidoping Ajansıyla alakalı olarak çalışmalarını genişletip, hızlandırıp kendisinin bünyesinde olan ve üyesi olan... Bu arada biraz evvel de bir haber geldi. Onun için Atila Bey, aslında Türkiye artık dopingle alakalı olarak olumsuz anılmıyor. Geçmişte oldu, doğru. 2012'de biz olumsuzlukla da anıldık, 2008'de. Ama sadece Türkiye değil, birçok ülkenin sporcusu maalesef bu noktada olumsuzlukla anıldı. 2016 Rio Olimpiyatlarına menedilen ülkeler oldu branş branş. Halter bunlardan bir tanesi, Türkiye menedilmedi ama başka ülkeler menedildi ve katılımına izin verilmedi IOC tarafından. Biz, elhamdülillah, 2016'ya herhangi bir olumsuzluk gölgesi altında gitmedik. Şu ana kadar da çok şükür yaşadığımız bir olumsuzluk yok ama bunun altında çok ciddi bir çalışma var. Bunu da özellikle dile getirmek istiyorum ve burada yoğun mesai harcayan arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Bunun aslında meyvelerini de Türkiye olarak gördük. Birincisi, WADA Başkanının Türkiye'de İstanbul'da yapmış olduğu konuşmada "Türkiye dopingle mücadele eden ülkeler kendilerine Türkiye'yi örnek alsın" dedi. Bunu Türkiye'de söyledi ve biraz evvel bir haber geldi, şu anda artık Türkiye'nin temsili açısından bence önemli gördüğüm bir konu,. Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmek üzere ben Gençlik ve Spor Bakanı olarak WADA üyesi seçilmiş durumdayım ve bu da ilk kez biraz evvel geldi haberi, kesinleşti. (Alkışlar) Dolayısıyla ülkemizi inşallah en iyi şekilde...

BAŞKAN - Hayırlı olsun Bakanım.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Teşekkür ediyorum.

Bu, hepimizin başarısı, yani bu, spor camiamızın ve gerçekten yaşadığımız olumsuzluklara karşı hep beraber bir araya gelip de biz bunu aşmak durumundayız, bunu yaşatmamalıyız bu ülkeye dediğimiz bir noktada beraberce başardığımız bir şey. İnşallah, bu anlamda da ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye çalışacağım.

Tabii ki farklı ülkelerin sporcularını veya farklı ülkelerde doğmuş olan sporcuların Türkiye adına uluslararası müsabakalara katılmaları, yani halk arasında ve genel kültürde "devşirme sporcu" olarak bilinen yapıdır ki ben onu, "devşirme" sözünü açıkçası çok doğru bulmuyorum çünkü bir kişi, bir ülke adına ve o ülkenin bayrağı adına ter dökmeyi, yarışmayı kabul ediyorsa, talep ediyorsa ve bunun da hakkını veriyorsa o artık bizim kardeşimizdir. Ha şunu söylemiyorum: Biz yurt dışından Türkiye'ye gelecek olan sporcularla madalyaları alalım. Asla bunu söylemiyorum. Zaten bundan dolayıdır ki Millî Eğitim Bakanlığımızla yaptığımız protokol çerçevesinde ki bunu bu sene yaptık. Artık ilkokul 4'ten sonraki tüm öğrencilerimiz taranacak. Neyle taranacak? Sportif anlamdaki kabiliyetleri doğrultusunda. Yani burada bir tespit yapılacak, burada bir havuz oluşacak. İşte atıyorum, birisinin atlama mesafesi uzundur, birisinin kolu şeydir, gelecekte bunlar profesyonellerle, beden eğitim hocalarıyla ve aynı zamanda bu işte uzman olan arkadaşlarla beraber yapılacak olan bir çalışma ve buradan, biz, bu kardeşlerimizi sekiz yıllık, on iki yıllık planlar çerçevesinde kulüplerimizle beraber inşallah geleceğe hazırlayacağız ve yetiştireceğiz. Dolayısıyla bu anlamda da bu çalışmalarımıza hızlı bir şekilde devam edeceğiz.

Evet, 2024 için aday olmadık. 2024 için aday olmamamızla beraber, biliyorsunuz, son düzlükte aday olan şehirlerden birisi olan Roma da çekildi son iki hafta, üç hafta kadar önce yaptığı açıklamada. 2020 adaylığımızda biz çok ciddi bir tecrübe edindik. Ben o dönem içerisinde bu görevde değildim ama tabii ki oradan gelen bilgi birikimi ve toplanan tecrübenin aktarıldığı bir noktadayım. Dolayısıyla 2024 için bir nefes alalım, kendimizi de çek edelim, kendimize de bakalım, acaba neden, nerede bir eksiklik yaptık veya bizde mi eksiklik var veya uluslararası camia içerisinde bizim lobicilikte mi bir eksiğimiz var veya onlarda mı bir farklılık var, bu, neden oldu diye bir inceleme tabii ki yapmak üzere de kendimize nefes aldık. 2028 var ondan sonra, daha sonra başka yıllar olacaktır ama şunu her zaman söylüyorum: Cumhurbaşkanımızın da dile getirmiş olduğu bir konu var. Türkiye mutlaka bir olimpiyat yapacaktır. Türkiye, zaten bunun doğal ülkesidir, konumu, yapısı. İstanbul da bir şehir olarak iki kıtayı bir araya getiren, farklı kültürleri barındıran, geçmişinden günümüze farklı inançların da merkezi olmuş olan hem ülkemiz hem önemli bir medeniyet şehri olan İstanbul doğal bir olimpiyat şehridir, yapısı itibarıyla zaten olimpik ruhu ve olimpik sporcu ruhunu, olimpiyatların ruhunu temsil eden doğal bir şehirdir. Dolayısıyla bence bu anlamda İstanbul'un Hazırlık Komitesinin sorgulanması değil, "daha iyi nasıl bir çalışma yaparız, beraberce ülkemizi bu uluslararası spor camiasının içerisinde nasıl daha iyi bir noktaya taşırız"ı çalışmalıyız. Biz geçen hafta Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Sayın Bach'la da beraberdik İsviçre'de. Orada bunları konuştuk. Dolayısıyla inşallah, bu çalışmaları ülkemizin sporu adına farklı noktalara taşımak üzere yapacağız. Tabii ki sadece ve sadece İstanbul'la kısıtlı kalmıyor, yani Hazırlık ve Denetleme Kurulunun yaptığı olimpik ruhun ve sporcunun yetiştirilmesi, onun desteklenmesi çalışmaları çerçevesinde de ülkemize ciddi bir katkı koyuyor.

Tabii, İbrahim Bey'in ve -yanlış hatırlamıyorsam- Zülfikar Bey'in dile getirmiş olduğu gönüllülük esasına dayalı olan Gençlik ve Spor Bakanlığımızın altında yaptığımız çalışmalarla ilgili olan eleştirilere de bir cevap vermek istiyorum müsaadenizle Başkanım.

BAŞKAN - Tabii, tabii, müsaade.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Oraya geçeyim mi yoksa teknik bir şey varsa bekleyeyim mi?

BAŞKAN - Sayın Bakanım, yok. Cevapları almaya devam edelim ama vaktimiz de bizim sınırlı.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Öyle mi?

BAŞKAN - Evet.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Ne kadar vaktimiz var?

BAŞKAN - Vallahi çok kısa sürede toparlarız diye düşünmüştük.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Peki, o zaman hızlı bir şekilde cevap vereyim.

BAŞKAN - Yazılı da cevapları alabiliyoruz biliyorsunuz tabii ki.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Eyvallah ama bunun cevap gerektiren bir konu olduğunu düşünüyorum.

BAŞKAN - Tabii, buyurun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Biz Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak gençliğimizin gelecekle alakalı olarak yetiştirilmesi, desteklenmesi çalışmalarını farklı kurumlarla ortak protokoller çerçevesinde yapıyoruz ve devam ediyoruz ve yapacağız. Bu iki kurumdan bir tanesi de mesela DİEMSTER Başkanlığıdır bir diğeri de Millî Eğitim Bakanlığıdır. Bu sadece anda verebileceğim örneklerle ilgili olarak söylüyorum.

Dile getirmiş olduğunuz Gençler Sabah Namazında Buluşuyor Projesi, zannedersem, bu noktada İbrahim Bey'de yanlış bir bilgi var. Personel değil çünkü siz çalışan ve giden gelmeyen konusunu da dile getirdiğiniz için. Çalışanlarla alakalı değil, gençlerle ilgili, gençlik merkezlerimize gelip de orada gönüllülük faaliyetlerine katılan farklı kardeşlerimizin olduğu ve dediğim gibi gönüllülük esasına dayalı projelerdir bunlar ve bunları neden biz? Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığımızı dile getirdiniz. İşte Diyanet İşleri Başkanlığıyla ortak yapıyoruz zaten. Yani sonuçta Gençlik ve Spor Bakanlığının kendi bünyemizde bizim din görevlilerimiz memur olarak görev yapmıyor ama biz Diyanet İşleri Başkanlığıyla yaptığımız protokol çerçevesinde buradaki yaptığımız çalışmalara zaman zaman onlardan destek alıyoruz. Bu, onlardan bir tanesidir ve tekrar altını çiziyorum: Tamamen ve tamamen gönüllülük esasına dayalıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızla da beraber yaptığımız çalışmalar var. Örneğin sevgievlerinde veya yetiştirme yurtlarında bulunan genç kardeşlerimiz veya çocuklarımıza, örneğin Kredi ve Yurtlar Kurumunda barınan kardeşlerimize duyuru yapıyoruz. Diyoruz ki biz bu hafta sonu veya bu akşam sevgievlerine ve aynı zamanda yetiştirme yurtlarına bir ziyaret yapacağız; siz ağabeyleri ve ablaları olarak, daha büyük yaşta olan üniversite öğrencileri olarak burada katılmak ister misiniz, destek vermek ister misiniz? Oraya da gelen oluyor. Aynı şekilde en az 12 kişinin bir araya geldiği herhangi bir sosyal faaliyet talebi olduğu takdirde bunlar da gerçekleştiriliyor. Yani bunun içerisinde dil eğitimi var, bu gençlik merkezlerinde yapılıyor, Kredi ve Yurtlar Kurumunda da yapılıyor. Aynı şekilde bu seyahatler, geziler, bunlar yapılıyor ve yapılmaya devam edilecek.

İbrahim Bey bir şey dile getirdi: "Demokratik ve laik bir cumhuriyetin bunu yapmaması gerekir." Ben kesinlikle size bu konuda katılmıyorum. Demokratik ve laik bir cumhuriyetin kültüründen geleneğinden ve inancından kaynaklanan değerlerini, gençlerine ve gelecek nesillerine en eşit şekilde herkese karşı durarak aktarma görevi vardır. Biz sadece ve sadece bu anlamda görevimizi yapmıyoruz. Biz farklı kültürel çalışmaları da yapıyoruz. O zaman sizin düşüncenize göre bizim hiçbir kültürel faaliyet yapmamamız gerekir.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Bir şey sorabilir miyim Sayın Bakan?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Bitireyim ondan sonra.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Cevap vermeniz için.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Buyurun.

BAŞKAN - Sayın Özdiş, karşılıklı olmasın. Lütfen, sonra.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Ben, müsaadenizle bitireyim, ondan sonra buradayım zaten.

BAŞKAN - Buyurun.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Ve şunu söylüyorum: Bakın, katılması hiç kimsenin zorunlu değil bunlara ve siz eğer farklı inançları dile getirdiniz. Bakın, AK PARTİ iktidarlarında farklı inançlara karşı yapılan çalışmalar ortadadır, Van Akdamar'da yapılan çalışma ortadadır. İstanbul'daki birçok cemaatin, yabancı cemaatin, yani farklı inançlara mensup olan cemaatin Hükûmetimizden taleplerinin nasıl karşılandığı ortadadır. AK PARTİ iktidarları dönemindeki yapılan değişiklikler ve inanç anlamındaki engellerin önündeki engellemelerin kaldırılması zaten ortadadır. Eğer kardeşlerimizin bu noktada bir talebi olursa bu da alınır, değerlendirilir. Bu, doğal bir şeydir. Ama şunu üstüne basa basa söylüyorum: Eğer bizim Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak görevlerimizden bir tanesinin de gençliğimize, millî ve manevi değerlerimizi mümkün olan en iyi şekilde aktarmak bizim görevimiz değil diye düşünürsek veya böyle algılandığımızı düşünürsek burada yanılırız. Hem kuruluş amacımızda vardır hem de açıkçası -ben bunu genç bir milletvekili olarak diyeyim, ben genç sayılırım- bu bizim görevimizdir, geleceğe millî ve manevi değerlerimizi aktarmak. Değerlerimizin içerisinde bakın, biz Çanakkale'ye de gidiyoruz. Gençlerimizi Çanakkale'ye de götürüyoruz. Aynı zamanda Dumlupınar'a da seyahatler düzenliyoruz, Sarıkamış'a da gidiyoruz. Bunların hepsini yapıyoruz. Niye yapıyoruz? E bunlar bizim millî değerlerimiz. Kurtuluş Savaşı'mızda yapılan, ortaya konan, Türkiye Cumhuriyeti'mizin kuruluşuna giden yollarda ortaya konan çalışmaların hepsini ortaya koymak ve hatırlatmak -zannederim- aynı zamanda gençliğimize de bunları aktarmak bizim görevimiz diye düşünüyorum. Biz bu çalışmalara devam edeceğiz çünkü bunları -tekrar altını çizerek söylüyorum- gönüllülük esasıyla yapıyoruz; katılmak isteyen kardeşlerimiz katılır, katılmak istemeyenler de katılmaz ama aynı zamanda Devletimiz Diyanet İşleri Başkanlığıyla bunu yaptığımızı da hatırlatmak istiyorum.