| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 25 .11.2014 |
SÜMER ORAL (Manisa) - Sayın Başkan, sizi, Sayın Bakanı, değerli milletvekili arkadaşlarımı, Maliye Bakanlığının değerli elemanlarını iyi dileklerimle selamlıyor ve saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, otuz iki gündür -bugün otuz ikinci gün tahmin ediyorum- bütçe bütün boyutlarıyla tartışıldı. Âdeta tartışılmayan, değinilmeyen bir yönü de kalmadı. Özellikle bütçenin sunuşu olsun, Maliye Bakanlığı bütçesi olsun, Hazine Müsteşarlığı bütçesi olsun, Kalkınma Bakanlığı bütçesinde ekonominin ve maliyenin bütün konuları ele alındı. Ben sadece bir iki temel nokta üzerinde durmak istiyorum.
Şimdi -diğer bazı arkadaşlarımız da değindiler- gerçekten bütçe hakkı ve vergi koyma yetkisi meclislerin temel, ana yetkisidir. Hatta meclislerin doğuş nedeni de bunda yatar.
Şimdi, biz burada bütçeyi görüştük, işte, aşağı yukarı otuz iki gün görüştük. Öyle görülüyor ki bir daha bu Komisyon bütçeyi, bütçe ödeneklerini tam bir sene sonra ele alabilecek, bu arada herhangi bir bütçe, ödenek meselesi görüşülmüyor. Yani, bu esasında doğru bir uygulama değil çünkü bugün 472 milyar büyüklüğünde bir bütçeyi Komisyondan geçiriyoruz. Bunun 441 milyarlık bölümü vergi gelirleriyle tahsil edilecek, işte, vergi dışı gelirler var ve açıkla gidecek ama bir daha bunu görüşmeyeceğiz. Hâlbuki 472 milyar ödenek yeterli bulunmuyor, buna yeni ilaveler yapılıyor. Bu ilave muhtelif boyutta olur. Hatta ödenek ilavesi 1 lira dâhi olsa gene bu Meclisten geçmesi lazım.
Önceden ek ödenek kanun tasarıları vardı. Bu ek ödenek kanun tasarıları bence çok yararlı oluyordu. Belki çok sık değil ama orada hem mevcut bütçenin durumu görüşülürdü ve bu ilave ödeneğin hangi kaynaktan karşılanacağı tartışılırdı, dağılımı görüşülürdü. Şimdi bunların hiçbirisini Meclis görüşmüyor. O zaman Meclisin bu yetkisi önemli bir ölçüde elinden alınmış oluyor ki yani bu konuda bence en büyük hassasiyeti Maliyenin göstermesi gerekir. Bunun normal şekilde, her şeyin Meclisten geçerek uygulanmış olması çok daha yerinde olacaktır.
Şimdi, ikinci bir konu olarak, bu 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu var, bunun da bazı maddeleri bütçe kanunuyla askıya alınmakta. Bu da bence çok doğru bir şey değil.
Şimdi, 5018 sayılı Kanun'dan önce 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu vardı; çok eski bir kanundu, değişmesi gerekirdi ve değişti. Daha önceki, o 5018 sayılı Kanun'dan önceki 1050 sayılı Kanun'unun da bazı maddeleri askıya alınırdı ama bu çok doğru bir uygulama değildi. Yeni bir anlayışla 5018 sayılı Kanun'u getirdik ve bu Kanun'un hazırlanmasında benim de çok emeğim geçti, zaten 2002'nin sonunda aşağı yukarı tasarı hâline gelmişti bu. Ama, şimdi biz yavaş yavaş 5018 sayılı Kanun'dan da geriye adım atarak 1050'ye dönmeyelim yani ona benzer uygulamaların içerisinde girmemek lazım.
Bakın, 2007'den bu yana 5018'in bazı maddeleri askıya alınıyor, devamlı suretle 2007'den bugüne kadar, yedi sekiz... Bence eğer bunda büyük bir ihtiyaç görüyorsa Hükûmet, her sene bütçe kanunun bazı maddeleri ile 5018'in bazı maddelerini askıya almaktansa 5018 sayılı Kanun'un 21'inci maddesini yeniden düzenlenip bir kanun tasarısının içerisinde buradan geçirilir, bence daha uygun olur eğer buna ihtiyaç olursa, hem de 5018'in bilincine ters düşülmez yani anlamına aykırı bir davranış içerisine girilmez. Yani, bence bunun üzerinde durulmalıdır Sayın Bakan.
Bir diğer konu bütçelerin yapısıyla ilgili. Bütçeler esnekliğini büyük ölçüde yitirmeye başladı, zaten faiz dışı bütçe harcamalarına baktığımızda bunu çok net bir şekilde görüyoruz. Ayrıca şunu da görüyoruz: Faiz dışı fazla faiz dışı harcamalardaki artışı da karşılamakta yetmez bir hâle geldi. Bakın, 2014 yılı harcaması tahminlere göre 398 milyar TL civarında gerçekleşecek, harcama olarak. 2013'teki harcama 358 milyar TL'de kapandı. Arada aşağı yukarı 40 milyarlık faiz dışı harcamalarda bir artış var, ama iki yıl arasındaki faiz dışı fazla 25 milyar civarında. Demek ki faiz dışı fazla faiz dışı harcamalardaki artışı artık karşılamıyor. Bu, bütçenin gider ayağında ciddi bir sorun. Kaldı ki ileriye dönük tabloya bakacak olursak, çok daha sıkıntılı kalemlerin bulunduğunu da görmek mümkün.
Bütçenin gelir ayağına baktığımızda, vergiler. Vergiler de yetersiz kalmaya başlamıştır büyüklük olarak, yetersiz kalmıştır ki bir defaya mahsus kaynaklara müracaat ediliyor. Yani, vergiler bir kere hem yeterli değil hem de adil değil. Şimdi, bütçenin dolaylı vergilerinin son on iki yılda 5 veya 6 puan artmış olması önemli bir şey. Dolaylı vergilerin fazla büyüklüğe ulaşması hem vergi adaletini bozacaktır hem de özel sektörde ciddi sorunlar yaratmaktadır. Yani, bunlar da bütçenin gelir ayağındaki önemli sorunlardır.
Şimdi, özelleştirme gelirleriyle, 2/B gelirleriyle veya yıl içindeki gelir düzenlemeleriyle bütçe açığı bir miktar daha küçültülüyor ama bu, sorunların hâlli anlamına gelmez yani bunun üzerinde çok ciddi bir şekilde, vakit geçirmeden durulması lazım. Yani, bütçenin her iki ayağının da yapısal düzenleme ihtiyacı olduğu ortada ama -geçen bütçede de söyledim, gene de söylüyorum- konjonktür buna uygun değil. Yani, şimdi, bir eylem planı açıklandı geçenlerde ama bu eylem planında öngörülen yapısal düzenlemeler beklenen sonucu verirse bünyeyi düzeltecek. Yani, yaparsınız, beklenen sonucu alamazsanız o da çok fazla değere sahip olmaz. O bakımdan, konjonktür çok müsait değil yani o eylem planından elde edilecek sonuç çok zor çünkü bütün bunların sonunda bizim büyüme ortamını sağlamamız lazım. Bütün bu politikaların temel hedefi Türkiye'de enflasyonu belli bir noktada tutarak sürdürülebilir bir büyüme ortamını yaratmaktır ama bunlar bu ortamın sağlanmasına engel. Bakınız, enflasyon. Enflasyonda hâlâ tek haneli, istikrarlı bir noktaya gelemedik. 2013 enflasyonu yüzde 18'dir, yani, 2002'de 29'u esas almamak lazım. 2003'teki 18 enflasyon da AKP yönetiminin ekonomik politikalarının sonucu değildir, o 2000'den itibaren gelen eğilimin bir sonucudur. Ama on bir, on iki senede bu 18 tek haneli, istikrarlı bir yapıya da kavuşturulamadı, yani, bunların mutlaka sağlıklı bir yapıya kavuşması lazım.
Sayın Başkan, biraz da mali disiplin üzerinde duracağım. Bütçe açıklarının düşük düzeyde seyri olumlu, gerçekten iyi bir nokta. Zaten daha çok onun üzerinde yani ekonominin dışa dayanıklılığı konusunda en önemli ayak o ancak mali disiplinin ölçüsü de sadece bütçe açığından ibaret değildir. Bir kere, açığın küçük düzeyde seyrinde gittikçe önemli boyutlara çıkan bir defaya mahsus gelirlerin payı olduğunu biraz evvel ifade ettim yani bunu göz önüne almak lazım. Burada kamu maliyesini düzenleyen mevzuatın da kaliteli şekilde uygulanması önemi haizdir. Mesela -biraz evvel ifade ettim, maddelerde de bunu konuşma imkânımız var- Kamu Mali Yönetimi Kanunu'nda. Mesela Kamu İhale Kanunu. Kamu İhale Kanunu da ana felsefesi ve özelliğinden büyük ölçüde kayıplara uğradı. Yani, sağlıklı ve kaliteli mali disiplinin sağlanması lazım, sadece bütçe açığıyla mali disiplinin uygulandığını söylemek durum yeterli olarak ortaya koymaz. Yani, mali disiplin, geçici tedbirlerden çok, kalıcı yapısal düzenlemelere dayanmalı.
Şimdi, geçen sene veya evvelki seneki bütçe üzerinde de durduğum bir konu vardı Sayın Başkan, şimdi arkadaşlarımız da durdular. Acaba, bütçede israf ne ölçüde veya bütçede tasarruf edilemez mi? Şimdi, geçen veya evvelki sene de söylediğim konu şuydu: Maliye veya Kalkınma Bakanlığı kamu harcamalarındaki tasarrufu net bir şekilde koyabilmeli yani şu denilebilmeli: "2015 yılında biz devlet çarkının dönmesi için -yani yatırımı, transferi falan bırakalım- normal kamu harcamalarının çarkının bir yılda dönmesi için gerekli ödeneklerde tasarruf ediyoruz." Ne kadar? "Gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1'i veya 2'si oranında 2015'te tasarruf ediyoruz." Ama bu yüzde 2'nin hesabını bir görmemiz lazım. Bunu bazı batı ülkeleri uyguluyor ve tasarruf da oradan çıkar. "Yoksa biz tasarruf yapıyoruz, mali disiplini uyguluyoruz, bütçe açığımız da açık, tamam tasarruf ediyoruz." anlamına gelmez bu. Çok net bir şekilde o çark dönerken, devlet çarkı "Ben bu sene geçen seneye nazaran daha az..." Ha, bu harcamaların muhtelif kaleminde olur, yurt içi harcırahında olur, hizmet alımında olur, çeşitli kalemlerde olur ama neticede "Yüzde 1 tasarruf ettim." veya "Yıl sonunda da bunu tam sağlayamadım, şu kadarını sağladım..." Bu söylenebilmeli ve vatandaşa da belirtilmeli yani vatandaşın ödediği verginin nereye ne şekilde gittiğini, israf edilip edilmediğini öğrenmiş olması lazım. Bence bu yapılabilir. Bilmiyorum, belki de bunun hesapları var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Oral, toparlayabilirseniz...
SÜMER ORAL (Manisa) - Bir de iki nokta üzerinde tespitim var, onu anlatıp sözlerimi bitireceğim.
Birincisi şu: 2015 bütçe kanunuyla ilgili olarak, 2'nci maddesinin (2)'nci fıkrasında özel bütçeli kuruluşların net finansmanı 55,964 milyon TL olarak öngörülmüştür. Bilindiği üzere, özel bütçeli kuruluşların açıkları hazine yardımlarıyla kapatılarak hesaplama yapılmakta ve merkezî bütçe açığının finansmanı içinde değerlendirilmektedir. 2'nci maddede ifade edilen finansman açığının nedeni madde metninden ve ekli cetvellerden anlaşılamamaktadır yani benim gördüğüm durum. Bütçe gerekçesinde ya da madde gerekçesinde açıklanması gerekirdi. (F) cetveli ve ekte yer alan tablolarda yeterli açıklama bulunmamaktadır. Yani bu konuda da bir bilgi istiyorum.
Diğer bir konu şu, bununla da bitireceğim: Yasadaki ekli (E) işaretli cetvel ayrıntılı olarak Mecliste görüşülmeden geçen gizli bir torba kanun hâlinde gelmiştir yani böyle bir tablo var. Eskiden madde olarak yer alan pek çok konu bu cetvele eklenmiştir. Amacın, Mecliste görüşülme sürelerini azaltmak olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıntılı olarak incelendiğinde, cetveldeki 91 kalemin yarısından fazlasının kanun metninde ya da müstakil bir kanunda düzenlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, pek çok fon yaratıldığı ya da kanunla düzenlenmesi gereken harcama esaslarının oluşturulduğu görülmektedir. Yani, bu konuların da önem arz ettiğini düşünüyorum, herhâlde Sayın Bakanın bu konuda da bir açıklaması olacak.
Maliye Bakanlığı bütçesinin Maliye Bakanlığı mensuplarına, Sayın Bakana ve ülkemize başarılar getirmesini temenni ediyor, hepinize teşekkür ediyorum Sayın Başkan.